Bölüm İncelemesi: Supernatural 11×18 “Hell’s Angel”

2585
Supernatural -- "Hell's Angel" - Pictured (L-R): Misha Collins as Castiel, Jared Padalecki as Sam, Mark Sheppard as Crowley and Jensen Ackles as Dean -- Photo: Liane Hentscher /The CW -- © 2016 The CW Network, LLC. All Rights Reserved

(Yoğunluğu sebebiyle bölüm incelemesini bu hafta devraldığım Beyza Uzuntuna’nın affına sığınarak 🙂 )

Supernatural’ın son bölümü Hell’s Angel, IMDb’de sezonun en yüksek puanlarından birini almayı başararak 9,4 ortalama tutturdu. 23. bölümle sezon finali yapacak olan 11. sezonda bölümün bu kadar yüksek puan almasının sebebi şüphesiz ana konuya dönüş yapılması ve tansiyonun bir hayli yükseltilmesi.

Geçmişte 2 ya da 3 ayaklı olan iyi adam, kötü adam, orta adam tasarımı belki de ilk defa bu kadar çok ayaklı bir hale gelmiş durumda ana konuda…

Bir tarafta Winchester Biraderler, bir tarafta Darkness (Karanlık)/Amara, bir tarafta Lucifer, bir tarafta Crowley, bir tarafta tarafı şaşmış Castiel, bir tarafta ne yapacağı hususunda fikri olmayan Angels (Melekler)… Hatta spoiler vermeye kalkacak olsak birkaç taraf daha mevcut savaşın aktörü olan…

Hal böyle olunca ana hikaye bir hayli karışık ancak eğlenceli hale geldi.

Hemen hemen her yaratılmış varlık, melekler dahil yaratılış mitolojisini “Tanrı önce evreni yarattı, sonra cenneti ve cehennemi yarattı, sonra melekleri yarattı, sonra cinleri ve insanları yarattı, sonra insanları kutsadı, meleklerine insanlar önünde eğilmesi emredildi, kabul etmeyen Lucifer lanetlendi, insanlar melekleri korur, Tanrı yaratılmışları yönetir ve yargılar” şeklinde bildiğinden hikayeye dahil olanlar çelişmedikçe yabancılaşmıyorduk.

Hatta Lucifer’ın babasına ihanet ettiği hikayeyi dile getirirken “O hikaye sizlere yanlış anlatıldı, aslında Baba’mı en çok ben seviyordum, ona ondan başkasını onun kadar sevemeyeceğimi söylediğim için beni cezalandırdı…” bakış açısını bile fazlasıyla benimsedik. İçimizde gizliden gizliye Lucifer’a hayranlık besleyenlerle birlikte açık açık ona tapanlar bile mevcut 🙂

Supernatural -- "Hell's Angel" -- Image SN1118A_0406.jpg -- Pictured: Jensen Ackles as Dean -- Photo: Liane Hentscher /The CW -- © 2016 The CW Network, LLC. All Rights Reserved
Supernatural — “Hell’s Angel” – Pictured: Jensen Ackles as Dean — Photo: Liane Hentscher /The CW — © 2016 The CW Network, LLC. All Rights Reserved

Ancak şuan durum biraz daha karışık. Savaşımızın destek ayağı olan “Ana Kötü” karakter Amara, yani Darkness diğer adıyla Karanlık… Bu zamana kadar hiçbir hikayede Tanrı’nın bir kız kardeşi olduğunu ya da o kız kardeşiyle didiştiğini, hatta onu hapsettiğini, feda ettiğini falan duymamıştık. Yani “Darkness” hikayesi hepimiz için yeni bir bakış açısı ve serüven.

Tanrı ve Darkness arasındaki mücadeleyi dinlerken aslında Tanrı’nın amiyane tabirle Darkness’a yamuk yaptığını hisseden sanırım bir tek ben değilimdir. Darkness , mitolojide “Gods Elder Sister” olarak betimlenmiş. Bu haliyle Yunan mitolojisindeki “Nyx”e denk geliyor gibi görünüyor. Zaten Supernatural evreni, dünya üzerinde var olan bütün inançsal terminolojiyi kapsadığı için bu durum bizim için gayet doğal ancak alışılmadık bir yapılanma.

Yeni bölümle birlikte tansiyonun hayli yükseldiğini belirtmiştik. Ana konudan uzaklaşma eğilimi mevcutken bu durum açıkçası ilaç gibi geldi. Sam ve Dean, Lucifer tarafından ele geçirilen Castiel’i ve bedenini kurtarmanın derdindelerken Crowley kendisine işkence eden Lucifer’ın elinden kaçmış olma durumunu “Ondan nasıl kurtulurum?” sorusunun cevabını arayarak geçiriyordu. Lucifer Cehennemi avucunun içine aldıktan sonra rotasını Cennet’e ve orada pısırık biçimde oturmakta olan ve ne yapacağını bilmeyen meleklere çevirmiş. Amacı melekleri arkasına alıp daha önce bir kez yendiği ve kilitlemeyi başardığı Darkness’ı tekrar kilit altına almak ve akabinde Tanrı tarafından zaten unutulmuş ve terk edilmiş Cennet’in başına geçmek.

Diziye eklenen ve beni heyecanlandıran, izleyen diğer arkadaşları da bir hayli heyecanlandırdığına inandığım diğer ayrıntı da “Hand of God” kavramı açıkçası. Tanrının geçmişte önemli anlarda meleklerine ya da peygamberlerine (prophets) destek olmak amacıyla elini değdirdiği bazı tılsımlı malzemeler “Tanrısal Güç” gösteriyor. Bu bölümde de Lucifer’ın elinden kaçan Crowley’nin Yeşu (Joshou) Boynuzu’nu Arap Çölleri’nden bulup getirdiğini gördük ki, o anda zaten bulduğu bu efsanevi itemi Winchester Birader’lere getireceğini tahmin edebiliyorduk. Crowley Hand of God‘ın Lucifer’ı yok etmek için kullanılması gerektiği konusunda ısrarcıyken Winchester Bireder’ler onu Lucifer’a verip Lucifer’ın öncelikle Darkness’ı hapsetmesini sağlamak amacındalar. Sonrasında da Lucifer’ın icabına bakacaklarını düşünüyorlar ki bu öz güvenin kaynağı nedir merak ediyorum açıkçası. Zira Lucifer’ı daha önce hapsedişleri hiç kolay olmamıştı ve Michael’dan yardım almışlardı.