Avatar The Last Airbender (Netflix) İncelemesi

494
Gordon Cormier as Aang in episode 101 of Avatar: The Last Airbender. Cr. Robert Falconer/Netflix © 2023

Uzun zamandır hem merakla hem de biraz endişeyle beklediğimiz Netflix’in Avatar The Last Airbender dizisi sonunda yayınlandı. Peki, bu live-action uyarlama nasıl olmuş, orijinal animasyon kadar başarılı mı, yoksa film uyarlaması kadar kötü mü?

Kendimi büyük bir hayran olarak tanımlamasam da, 2005-2008 yılları arasında 3 sezon olarak yayınlanan Nickelodeon yapımı Avatar The Last Airbender’ın gerçekten kusursuz bir yapım olduğunu düşünüyorum. Bunu çok fazla şey için söylemem ama orijinal çizgi film için samimi olarak böyle düşünüyorum. Ki eminim pek çok kişi de benimle aynı fikirdedir. (Henüz izlemeyenler için bir hatırlatma yapmış olayım, bu harika çizgi seriyi mutlaka izlemelisiniz). Çizgi serinin 2010 yılında The Last Airbender isimli bir film uyarlaması da çekilmişti, bu filmden herkes nefret etti. Haklı sebeplerle de gelmiş geçmiş en kötü uyarlamalardan biri olarak tarihteki yerini aldı.

Daha sonra 2018 yılına geldiğimizde ise Netflix, Avatar: The Last Airbender live action uyarlamasını duyurdu. Diziyi uzun zamandır bekliyoruz, üzerinde tam 6 yıldır çalışılıyor… Önce çizgi filmin yaratıcıları Michael Dante DiMartino ve Bryan Konietzko‘nun bu dizi projesinde de yer alacağı açıklandı. Ancak bu isimler daha sonra “yaratıcı farklar” sebebiyle projeden ayrıldıklarını söylediler.

Ve sonunda 22 Şubat’ta 8 bölümlük ilk sezon, Netflix’te yayınlandı. Diziyi izlediğimden beri karmaşık duygular içerisindeyim. Geçenlerde okuduğum bir yorum, benim de düşüncelerimi özetler nitelikte aslında: “Sanki çok iyi bir dizi ve çok kötü bir dizi blenderdan geçirilmiş ve ortaya Avatar çıkmış gibi”.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Avatar the Last Airbender İnceleme Videosu

Öncelikle şunu söylemek istiyorum. Pek çok kişinin aksine ben diziden nefret etmedim. Avatar: The Last Airbender fena bir dizi değil. Uzun zamandır merakla beklediğimden olsa gerek, bir çırpıda izledim. İzlediğime pişman değilim, vakit kaybı olarak görmüyorum. Orijinal esere hakaret niteliğinde olduğunu da düşünmüyorum. Sürükleyici buldum, izlerken sıkılmadım.

Ancak sorun şu ki, bu uyarlama, orijinal animasyonun kalitesinden çok uzak bir yapım. Çizgi filmin cazibesine, albenisine, eğlencesine asla sahip değil…

Bir defa 8 bölümlük dizi sezonu olmaz. Şimdi bu Avatar’dan bağımsız, genel bir sorun zaten. Streaming platformları önce 13 bölümlük sezonlarla başladılar, bölüm sayısı azaldı, azaldı 8 bölüme kadar düştü. Bölüm süresi ne kadar uzun olursa olsun, 8 bölüm bir sezon için kesinlikle yeterli değil. 8 bölümlük mini dizi olur, dizi sezonu olmaz.

Çizgi filmin ilk sezonu 22 dakikalık 22 bölümden oluşuyordu. Yani tüm süreye bakınca belki birbirlerine yakın süreler ancak yine de 8 bölüme bir sürü hikâye sığdırmaya çalışmışlar. Bu sebeple de her şey çok ama çok hızlı gerçekleşiyor. Her şey çok aceleye getirilmiş. Bazı hikâye örgülerini birleştirmek durumunda kalmışlar, bazı 2. sezon hikayelerini ve karakterlerini ilk sezona eklemişler. Ama o kadar çok olay ve karakter göstermeye çalışıyorlar ki, asıl önemli olan unutuluyor.

Ian Ousley as Sokka, Gordon Cormier as Aang, Kiawentiio as Katara in season 1 of Avatar: The Last Airbender. Cr. Robert Falconer/Netflix © 2024

Avatar: The Last Airbender zamana yayılan bir yol ve yolculuk hikayesi, bir büyüme hikayesi… Aang hikâyenin başında henüz bir çocuk. Avatar olmanın gerçekte ne demek olduğunu anlaması ve bu sorumluluğu gerçekten taşımaya başlaması zaman alıyor. Hem kendi başına bir sürü yeni şey öğreniyor, hem bu yolculuk sırasında tanıştığı insanlardan bir sürü şey öğreniyor hem de Katara ve Sokka başta olmak üzere arkadaşlarından destek görüyor ve onlardan bir sürü şey öğreniyor. Hem kendisi değişiyor hem de etrafındaki insanlar…

Dizi kısa olduğu ve hızlı ilerlediği için, karakter gelişimlerine ve özellikle Aang’in diğerleriyle olan ilişkisinin derinleşmesine tanık olamıyoruz. Ana üçlü arasında arkadaşlık nasıl oluşuyor ve derinleşiyor dizi bize bunu hiç anlatmıyor. Birbirlerini tanımaya fırsatları olmuyor. Halbuki bu üçlü arasında dinamik çok önemli. Live-action uyarlama maalesef tüm bunları es geçmiş.

Hikayeyle ilgili çok ciddi problemlerden bir diğeri de şu. Aslında ilk sezon tamamen su bükme üzerine kurulu olmalıydı. Avatar’ın ateş ulusuna karşı çıkabilecek kapasiteye gelebilmesi için, pek çok şeyin yanı sıra en başta 4 elementi de bükmeyi öğrenmesi gerekiyor. Katara kendisini su bükme konusunda geliştirmeye çalışırken, bir taraftan da Aang’e su bükmeyi öğretmeye başlaması lazım. Bu, iki karakter için de çok kritik. Ve Aang ilk sezonda su bükmeyi denemiyor bile. Bunu hikâyenin gelişimi açısından neden bu şekilde yaptılar, ne amaçlıyorlar, cidden hiçbir fikrim yok.

Kiawentiio as Katara, Gordon Cormier as Aang in season 1 of Avatar: The Last Airbender. Cr. Robert Falconer/Netflix © 2024

Diğer taraftan, yine her şey çok hızlı ilerlediği için, karakterlerin 1 ayda alması gereken yolu 3 günde aldırıyorlar bu da hikâyenin inandırıcılığını yitirmesine sebep oluyor. Bir bakıyoruz Katara ilk gün su topu bile yapamazken, bir hafta içerisinde su bükme ustası mertebesine ulaşmış. Açıkçası gelişimini en az sevdiğim karakter kesinlikle Katara oldu. Çizgi filmdeki Katara’yı, dizide asla yansıtamadıklarını düşünüyorum. Sokka bile fena değil, onda bile bir değişiklik, bir gelişme oluyor ama Katara… Bu müthiş karakterleri soktukları durum cidden çok sinir bozucuydu.

Hızlı ilerlerken, tüm hikayeleri yetiştirmeye çalışırken en çok eğlenceli kısımları kesmişler. Aang’in çocukluk ettiği, bir çocuk gibi şapşalca davrandığı kısımları tamamen atmışlar. O eğlenceli sahneleri dizinin ruhunun içinden çekip almışlar sanki. Hikaye çok daha karanlık Diziyi çok daha yetişkin işi yapmaya çalışmışlar. Komik gelecek size belki ama Neden bu yola girdiklerini aslında anlıyorum ama yine de anlamıyorum. Çünkü Avatar’dan çocuksuluğu ve eğlenceyi çekip aldığınız zaman elinizde kalan şey bir diğer standart YA fantastik dizisi.

Bu noktada şunu sormak lazım, acaba bu uyarlamayı yaparken hedef kitlenin kim olacağın düşündüler? Orijinal eserin hayranları için, hiçbir cezbedici tarafı yok. Yeni izleyiciler içinse farklı bir tarafı yok. Hani bu diziyi sevmek için çizgi filmden bağımsız düşünmeniz gerek diyeceğim ama o şekilde bile çok beğenilebilir mi bilmiyorum. Çünkü dediğim gibi her şey çok hızlı ilerliyor çok fazla şey de izleyiciye gösterilmektense anlatılıyor, diyaloglar çok kötü yazılmış, efekt kısmına da birazdan geleceğim zaten… Yani sonuç olarak, bir uyarlama olmasa da çok başarılı bir iş çıkaramıyor bence.

Arden Cho as June, Dallas Liu as Prince Zuko, Paul Sun-Hyung Lee as Iroh in season 1 of Avatar: The Last Airbender. Cr. Robert Falconer/Netflix © 2024

Zaten dolu dolu olan bu sezona ateş ulusunu bu denli dahil etmeleri de ilginç olmuş. Ateş Lordu Ozai’yi ve Azulayı falan ilk sezonda bu kadar görmemize gerek var mıydı… Bence yoktu. Bence böyle yaparak Aang’in hikayesinden çalmışlar. Diğer taraftan, hikâye gelişimi açısından bir tek Zuko ve Iroh açısından iyi iş çıkardıklarını düşünüyorum. Benim için diziyi kurtaranlar onlar oldu. Bu ikisinin hikâyesini gayet iyi işlemişler, hatta biraz da geliştirmişler. Hatta bence dizide Zuko’yu Aang’den çok daha iyi tanıtmışlar.

Gelelim efektler konusuna… Dizi çamur gibi renklere sahip. Ki bu durum da Avatar’a özgü değil, son yıllarda her şey nedense kirli bir filtreden izliyormuşuz gibi görünüyor. Renk kullanımından hakikaten nefret ettim. Şu notu da düşeyim, Netflix bu dizinin ilk sezonuna 120 milyon dolar para harcadı, bölüm başına 15 milyon dolar yani ve ben samimiyetle bu parayı nereye harcadıklarını merak ediyorum.

Efektlerin çok iyi göründüğü yerler de var ama çok kötü göründüğü yerler de var. Güney ve Kuzey su kabilelerinde geçen tüm sahneler acayip kötüydü örneğin. Küçük bir odada çekmiş gibiler, soğuk bir ortamda olmadıkları ya da açık alanda olmadıkları her hallerinden belli. Element bükme sahnelerini ise genel olarak beğendim, Dövüş koreografileri ile birleşen bükme sahneleri hiç fena olmamış. En iyisi ateş bükme olmuş. Ki aksiyon sahneleri de bayağı iyiydi. Toprak bükme geliştirilebilir, su bükme ise güzel görünüyor ama çok yavaş.

Ve bu noktada sormak istiyorum, gerçek mekanlarda çekim yapmayacaksanız, efektlere ve CGI’ya bu kadar bel bağlayacaksanız live-action uyarlama yapmanın manası nedir? Keşke bu kadar parayı yeni bir Avatar animasyonu için harcasaydınız.

Genel olarak oyunculuklar ve oyuncu seçimleri fena değil, en azından projenin arkasındaki kişilerin orijinal esere sevgi duyulduğu anlaşılıyor. Diyaloglar kötü yazıldığı için, oyuncular da ellerinden geleni yapmışlar kendilerine verilenle. Bu noktada yaşı küçük oyuncuları zorbalamanın da bir anlamı yok diye düşünüyorum.

Amber Midthunder as Princess Yue in season 1 of Avatar: The Last Airbender. Cr. Robert Falconer/Netflix © 2024

Bir tek, Prenses Yue’nin hayatımda gördüğüm en kötü casting olduğunu ve gelmiş geçmiş en kötü peruğa sahip olduğunu düşünüyorum.

Sonuç olarak, Avatar the Last Airbender’ın orijinal serinin fena bir uyarlaması olmadığını düşünüyorum ama asıl eserin ruhunu koruyabildiklerini de pek sanmıyorum. Çöp bir dizi değil bence ama 2. sezon için geliştirmeleri gereken çok nokta var. Son olarak, Netflix’in diziye 2. ve 3. sezon onayını verdiğini de ekleyelim.