Dizi sektörü, özellikle son 10 yılda yaptığı atılımla ev halkına hitap etme konusunda farklı seviyeye ulaştı. Tıpkı “Çizgi Roman” ve “Süper Kahraman” modasının 1940-1990 arasında sınıflandırıldığı “Altın Çağ” – “Gümüş Çağ” nitelendirmesinde olduğu gibi dizi sektöründe de bir “çağ atlama” durumu söz konusu.
Eğer Twin Peaks, The X-Files, Yalan Rüzgarları, Alacakaranlık Kuşağı gibi seriler dizi sektörünün “Altın Çağı” ise şüphesiz 2005-2015 arası dönem ve halihazırda yaşamakta olduğumuz süreç bu sektörün “Gümüş Çağı” olmaya aday. Burada yanlış anlamayı düzeltmek gerekiyor; olimpiyat madalyalarındaki “Altın – Gümüş – Bronz” sıralaması, entertaintment – eğlence sektörü için aynı düzende işlemiyor. Burada kastedilen “Altın Çağ” ortaya çıkışı, “Gümüş Çağ” ise ortaya çıkışta ortaya çıkan alevin tekrar harlanmasını niteliyor. Özetle, “The Flash” serisinin Jay Garrick ve ilk Barry Allen’lı dönemleri “Altın Çağ” iken modern Barry Allen, Wally West ve Bart Allen’lı çağları “Gümüş Çağ” olarak adlandırılıyor. Yani arada bir “daha iyi – daha kötü” nitelemesi yok, aksine bir “Taş devri” – “Demir devri” – “Yazının bulunması” sıralaması var.
Hal böyle olunca, içinde bulunduğumuz dönemi “Dizilerin Gümüş Çağı” olarak nitelemek, “Altın Çağ”ın gerisinde olduğumuzu değil, ona yetiştiğimizi, hatta geçmekte olduğumuzu niteliyor.
İşte bu “Gümüş Çağı”nın patlama noktasında en önemli basamak taşlarından birisi, belki sayıca çok fazla kişiye ulaşamamış, ancak ulaştığı kesim tarafından bir “Kült” olarak nitelenmiş olan “Battlestar Galactica” serisi. Hatta daha ileri giderek şunu söyleyebiliriz, tıpkı Star Wars, Yüzüklerin Efendisi serileri gibi T-Shirt’lerin üzerine Battlestar Galactica mottoları işleten bir nesil mevcut. Burada şunu belirtmem gerekiyor, ben de bu neslin bir elemanıyım ve bu sevginin “abartı” olmaktan uzak olduğunu, “hakedilmiş” bir biçimde bir “başarı hikayesinin” meyvesi olduğunu düşünüyorum.
Peki nedir Battlestar Galactica’yı bu kadar özel kılan?
… ve dahası, IMDb gibi “zor” ve “amaçlı” biçimde tasarlanmış bir platformda yıllardır 8,8 – 9,0 puan aralığında seyretmesini sağlayan?
Pek çok faktör var, dilerseniz bunları konu başlıklarıyla sıralayalım ve “izlemek isteyenlerin” ya da bu yazıyı okuyup da “izlemeli miyim?” sorusuna cevap arayanların ağzına bir kaşık bal çalalım…
Spoiler’a çok bulaşmaksızın “Pilot” ve özetler aracılığıyla bu balı ağızlara çalmaya çalışacağım.
HİKAYE
Battlestar Galactica Evreni
Günümüzden çok ileride olduğunu sezebileceğiniz bir zamandayız… Uzay teknolojisi fazlaca ilerlemiş, ışık hızı aşılmış, yörüngede gezegenleri (!) korumakla görevli uzay gemileri (Battle Stars – Savaş Yıldızları) mevcut. Gezegenler diyoruz, çünkü günümüzdeki gibi “Tek Gezegen” ve “Tek Yıldız” değil 12 farklı gezegen ve 2 yıldız sistemi mevcut. Bu 12 gezegen 2 güneşin etrafında 6’lı takımlar halinde dönüyorlar ve “Koloni” adı verilen bir sistemin parçası halindeler. Belirtmekte fayda var, bu 12 gezegenin isimleri, gerçek hayatımızda “Burçlar” olarak nitelendirdiğimiz astrolojik simgelerden oluşuyor; başkent Caprica (Oğlak), asi gezegen Saggitarrion (Yay), hırsıyla tanınan Tauron (Boğa) vb.
Kolonilerin kendine has yapıları ve demografik özelliklerine rağmen barışın ve düzenin hakim olduğu bir yapı var. Ancak “Savaş Yıldızları” yörüngeden hiç ayrılmıyorlar. Bunun için geçerli bir sebepleri var!
Uzay teknolojisinde olduğu kadar “Yapay zeka” konusunda da teknoloji çok ilerlemiş durumda. İnsanlar, dizinin başlangıç tarihinden bir süre önce “Düşünebilen robotlar”ı keşfetmişler. Bu robotlar, başta, programlandıkları yapı gereği insanlara hizmet eden ve hayatlarını kolaylaştıran birer unsurlar. Ancak teknoloji ilerledikçe “Yeni nesil Yapay Zeka”nın geliştirilmesi görevini de robotlar üstleniyor. “Kendi kendilerini üreten robotlar”, yazılım altyapıları geliştikçe “Özgür İradeye Sahip Yeni Nesiller” üretmeyi başarıyorlar.
Birinci Cylon Savaşı
İşte bu keşif, insan ırkı için yeni bir tehtidin başlangıcı oluyor. Yeni nesil robotlar, felsefeyle ve insanlar tarafından oluşturulmuş yasalarla yoğurdukları fikilerinden kendilerinin “köle bir ırk” oldukları kanısına varıyorlar ve bu köleliği bitirmek üzere bir isyan hareketi başlatıyorlar.
Battlestar Galactica evreninde “Cylonlar” olarak adlandırılan bu ırk, insanlara karşı ilk isyan nitelikli saldırılarını gerçekleştiriyorlar ve 12 kolonide başlayan bu isyan hem insanlardan, hem de Cylon’lardan çok sayıda ferdin yok oluşuna sebep oluyor.
Henüz ne olduğunu kavrayamayan insan ırkı, “Savaş Yıldızları” ve askerlerin direnciyle hayatta kalmayı başarıyorlar, ancak anlamlandıramadıkları bir şekilde “Cylonlar” insanlara karşı saldırılarını sonlandırıp “Ateşkes” yaparak 12 koloniyi terkediyorlar. Ayrılırken bıraktıkları sinyal ile “Ateşkes” olduğunu ve her yeni evrede (senede 1 – senenin bizimkiyle aynı olmadığını unutmamakta fayda var) bu aktin yenilenmesi için temsilci gönderilmesi gerektiğini söylüyorlar.
İşte bizler için dizi bu noktada başlıyor. Cylon’lar ile yapılan savaşın üzerinden onlarca sene geçmiş, insan ırkı düzenini yeniden sağlamış ve savaşa karşı hala temkinli biçimde önlem almaya devam ediyorlar. Savaş Yıldızları modernize ediliyor ve sayıları artırılıyor. Her sene Cylon’larla anlaşmanın yenileneceği uzay üssüne temsilci gönderilmeye devam ediliyor, ancak dizinin başladığı noktada Cylon’ların çok uzun zamandır barışı yenilemek üzere temsilci göndermediği haberini alıyoruz.
İkinci Cylon Savaşı ve Kolonilerin Yok Oluşu
İnsanların gönderdiği son temsilciden haber alınamıyor. Kolonilerde herhangi bir savaş beklentisi yok. Ancak umulmadık bir anda, başkent Caprica’da insanların oluşturduğu “Savunma Ağı”nın tüm kalkanları kalkıyor ve saldırıya açık hale geliyor.
İşte tam bu esnada Cylon’lar, barıştan on yıllar sonra insanlara tekrar ve bu sefer “ırkın soyunu tüketmek” üzere saldırmaya başlıyorlar. 12 gezegende yer alan tüm insanlar, ardı ardına gelen nükleer patlamalar sonucu soykırıma uğrayarak yok oluyorlar. Savunma ağını çökerten Cylon’lar, yörüngede yer alan tüm “Savaş Yıldızları”nı da ani bir saldırıyla yok etmeyi başarıyorlar.
İnsanoğlu için tam bir yıkım yaşanıyor. Kaçmaya çalışanlar, ışık hızını aşmış olan teknolojilerini (warp) kullanarak uzayın derinliklerine ışınlanıyorlar. Kurtulanlar, uzayın 4 bir yanına savrulan bir avuç insandan ibaret… Halen havada ve uzakta olanlara ise insan ırkının tamamen yok olduğunu bildiren mesajlar iletiliyor… “Kaçın ve canınızı kurtarın…”
Savaş Yıldızı Galactica
İşte bu esnada, 12 koloninin en eski savaş yıldızlarından birisi olan “Battlestar Galactica” emekliye ayrılmak üzere ve koloniden bir hayli uzakta. Yardım sinyallerini aldıklarında bir Cylon saldırısının başladığını farkeden deneyimli komutan William Adama, koloniye dönüp savaşmak niyetinde. Ancak öncelikle yardım çağrısı yapan yakındaki siyaset, ticaret ve koloni gemilerine yardım ediyor. Yardım ettikleri gemilerden birisi de, Galactica’nın emekliye ayrılışı sebebiyle gemiye gelen ve Caprica’ya dönmek üzere yola çıkan hükümet temsilcisi Laura Roslin’i taşıyor. Kendisi Caprica hükümetinin eğitim bakanı… Koloniden gelen yardım sinyalleri doğrultusunda Başkan’ın da öldüğünü öğreniyoruz. Dahası, kabineden hayatta kalan kimse yok, dolayısıyla 12 koloniyi yöneten hükümetten geriye kalan tek kişi eğitim bakanı Laura Roslin artık başkan sıfatını devralmak durumunda kalıyor. 12 koloninin yeni başkanı Roslin’in ilk emri ise çok net: “İnsan ırkının geleceği bizlere bağlı ve geri dönemeyiz, Cylon’lardan kaçıyoruz ve Battlestar Galactica bizleri korumakla görevli…”
Komutan Adama’nın itirazlarına rağmen karar uygulamaya alınıyor, 30 civarında korunmaya muhtaç gemi ve onları korumakla görevli 1 adet savaş yıldızı uzayın derinliklerine doğru ışık hızından daha hızlı biçimde sıçramalar yaparak koloniden uzaklaşmaya ve Cylon gemilerinden kaçmaya başlıyorlar. Tabi Cylon’lar da kalan insan ırkının son temsilcilerinin peşinden uzayın derinliklerine doğru yolculuğa başlıyor.