Cylon’ların evrimi
Bir yandan Cylon tehtidiyle, bir yandan da uzayda gemileriyle sürüklenirken yaşadıkları kaynak sıkıntılarıyla mücadele eden insan ırkının son temsicilerinin sayısı yaklaşık 50.000 kişi civarında… Cylon’lar tarafından yapılan her yeni saldırıda hem nüfus azalıyor, hem de kaynaklar tükeniyor. Kaynaklar tükendikçe hayatta kalanlar arasında yeni bir mücadele başlıyor. Cylon’lardan uzaklaştıkça tehtidin azaldığına inanmaya başladıkları anda yeni bir tehditle yüzleşmek zorunda kalıyorlar:
– Cylon’lar evrimleşmiş durumdalar ve tıpkı insanlar gibi görünen yeni nesiller üretmeyi başarmışlar,
Tehdit bu kadarla da sınırlı değil:
– Hayatta kalanların bulunduğu gemilerde de bu Cylon’lardan var ve kimin Cylon kimin insan olduğu bilinmiyor,
Tehdit hala bu kadarla sınırlı değil:
– İnsanların arasında bulunan Cylon’lardan bazıları, kendilerinin Cylon olduğundan bile haberdar değil…
Yani, tehtidin ucu bucağı yok…
Herhangi birisi Cylon ajanı olabilir. En yakın dostunuz, karınız, kocanız, sizi koruduğuna inandığınız Galactica mürettebatı, başkan ve kabinede sizlerin hayatını yönetmekle görevli olan hükümet görevlileri, hayati kararları almakla görevli komutlanlar ve üst düzey askerler, yemeğinizi beraber yediğiniz yan koğuştaki komşunuz…
Herkes, ama herkes Cylon olabilir ve Cylon olduğunun farkında bile olmayabilir…
…ve uzayda hayatta kalmak için attığınız her adımda, ilerlediğiniz her yeni mekanda ve uzayın derinliğinde yanınızda Cylon’larla bu yolculuğa devam etmek zorundasınız.
İşte “Battlestar Galactica’yı bir Kült yapan en önemli parametreler”den birisiyle karşı karşıyayız:
– Altı tamamen doldurulmuş ve boşluk bırakılmamış bir hikaye ve paranoya ağıyla baş başayız ve dizinin başlangıcından bitimine kadar her dakika ters köşe olma ihtimaliyle karşı karşıyayız.
Şunu rahatlıkla söyleyebilirim, Battlestar Galactica’da heyecanın ve adrenalinin dozu bir an dahi olsa düşmüyor. “Bu bölüm de çok gereksizmiş, yapmasalar da olurmuş” dediğiniz bir bölüm olmuyor neredeyse. Hemen her bölüm bir gereklilik üzerine ve dolu dolu tasarlanmış. “Şu da çok saçma olmuş ya, mantığa aykırı” diyebileceğiniz bir açık bırakılmamış, ya da hikaye örgüsünde o kadar güzel yedirilmiş ki farketmeye fırsat bulamıyorsunuz ve her bölüm heyecanın dorukta olduğu ve bir sonraki bölüme soluksuz başlamanıza neden olacak noktalarda sonlanıyor.
Bu seriye başlamasına vesile olduğum pek çok arkadaşım var ve hemen hepsi gecesini gündüzünü feda edip “devamında ne olduğunu bekleyecek sabrım yok” diyerek seriyi çok kısa sürede sonlandırdı.
Her bölümü ortalama 42 dakika olan ve 72 bölümden, ara sezon mini serilerden ve yine devam halindeyken çekilen sinema filmlerinden bir çıkarım yaparsak, harcamanız gereken uzun ancak harcadığınıza değecek uzun bir serüven sizleri bekliyor diyebiliriz.
Karakter İşleyişi
Battlestar Galactica’yı özel ve “Kült” yapan sadece hikayesi ve hikayeyi işleme biçimi değil elbete… En az bu kadar önem arzeden bir diğer özelliği de dizide yer alan ve bir süre sonra “özdeşleşeceğiniz” karakterleri tabiri caizse ilmek ilmek işlemesi de en az hikaye örgüsü kadar bağımlılık yapıcı…
Bu zamana kadar diziyi izleyen arkadaşlarımla yaptığımız sohbetlerde hemen herkesin farklı bir karakteri “favori karakter” seçtiğini gördüm. Çünkü her bir karakterin kendine has hayranlık verici özellikleri var. Bir zaman sonra karakterlerin “kötü yanlarını” ve “zaaflarını” bile sahiplendiğinizi farkediyorsunuz. Öyle ki; dizinin kötü adamı olan ve hemen her hareketinde ortalığı karıştıran bir karakterin bile çok sayıda kişi tarafından “favori karakter” seçildiğine şahit oldum. Burada etkili olan faktör Star Wars’daki Anakin – Darth Vader karakterinde olduğu gibi “karizmatik, kışkırtıcı ve gizemli” olması değil, karakterin işleniş biçimi. Her karakterin geçmişinde kendinizden birşeyler bulmanızı sağlayacak nüanslar diziyi süslüyor.
Hemen bir özet yaparak bu karakterlerle sizi diziden önce tanıştıralım:
– Commander William Adama (Edward James Olmos): Battlestar Galactica’nın komutanı, 50’li yaşlarının ortasında ve tam bir kurt. İlk Cylon savaşında ön saflarda savaşmış. Hayalindeki gemi olan Galactica’ya tabiri caizse tırnaklarıyla kazıyarak gelmiş. Başlarda güvertesinde boru tesisatını tamir ettiği gemide önce Viper (efsanevi Star Wars X-Wing’leriyle özdeş bir savaş makinesi) pilotu, sonra tüm koloninin saygı duyduğu gözü pek bir komutan olmayı başarmış. İnatçı, dediğim dedik, idealist, ölüme gözü kapalı atlayan ancak kurallarından asla taviz vermeyen bir bayrak adam.
– Captain Apollo Lee Adama (Jamie Bamber): İsminden de anlaşılacağı üzere Komutan Adama’nın oğlu. Kaptanın hayatta kalan tek oğlu demek daha doğru, zira kardeşi Zac’i bir eğitim uçuşunda kaybetmiş. Koloni filosunun en parlak Viper pilotlarından ve yeni pilotların eğitmenliğini üstlenmiş bir yetenek. Ancak filoda onun babasından torpilli olduğuna inananlara kendisini kanıtlamak zorunda hissediyor. Ayrıca “filonun en iyi pilotu” unvanını almasını engelleyen bir rakibi var, bayan teğmen “Kara Thrace” nam-ı diğer “Starbuck”
– Teğmen Starbuck Kara Thrace (Katee Sackhoff): Filonun en yetenekli ancak en asi ve uyumsuz pilotu. Bir bayan olmasına rağmen filonun hemen tüm erkek pilotlarının çekindiği, düzensiz hayatıyla, içki ve sigara alışkanlığıyla, kavgaya meyilli tutumuyla izleyenlerin sevgilisi olmayı başaran aykırı bir karakter. En büyük rakibi ve en iyi dostu, filonun en yetenekli ikinci pilotu olan Yüzbaşı Lee Adama. Aralarında zıtlığın getirdiği bir çekim ancak asla uyuşmayacak kadar da inatçı bir keçi boynuzlaşması mevcut.
– Başkan Laura Roslin (Mary McDonnell): Eğitim bakanı olduğu kabinede hayatta kalan kimse kalmayınca zorunlu olarak “Başkan” unvanını almak durumunda kalan eski bir öğretmen. Naif ve kibar tavrının altında inatçı ve dişli bir karakter var. Akranı olan komutan Adama’yla aralarında hem bir güven ve çekim, hem de kararların uyuşmazlığından ötürü bir savaş mevcut. “Demokrasi ve Asker kavgası”nın en keyifli örneklerini izlerken Roslin’in bunda etkisi yadsınamaz. Ancak Roslin’in durumunu karmaşık hale getiren bir durum var, kanser hastası ve ölümcül evreyi geçmiş durumda.
– Profesör Gaius Baltar (James Callis): Diziyi takip edenlerin en büyük ikilemi… 12 koloninin en zeki bilim adamı, ancak buluşlarının faydası olduğu kadar aldığı kararların zararı var. Tarafını asla anlayamadığınız, her seferinde kafanızı karıştırmayı başaran, bir taraftan akıllara zarar zeka örnekleri sunan, bir taraftan da saflık derecesinde aptallaşabilen uç bir karakter. 12 koloninin kaderinin her saniyesinde parmağı var, ancak siz ne diziyi izlerken, ne de dizi sona ererken bunun ne kadar büyük önem arzettiğini kavrayacak kadar hakim olamayacaksınız. Baltar, sizi her seferinde şaşırtmayı başaracak. Çünkü yalnız değil, yanında “Number 6” var.
– Number 6 – Caprica 6 (Tricia Helfer): Onun bir Cylon olduğunu söylemek Spoiler olmayacaktır. Zira dizi başlar başlamaz “Cylon” olduğunu öğreniyoruz. Ancak “Cylon” olduğunu bilmek, onun hakkında herşeyi bildiğiniz anlamına gelmiyor. Onun bir özgür iradesi, aşka karşı müthiş tutkusu, insan içgüdülerini keşfetmeye yönelik inanılmaz bir merakı var. Ve en büyük takıntısı Baltar… Ve belirtmekte fayda var, Caprica 6 eski bir Victoria’s Secret meleği…
– Teğmen Sharon Valeri (Grace Park): Uzak doğulu, sevimli mi sevimli bir teğmen. Başarısız bir pilot olmasına rağmen gözüpekliği ve güvenilirliği ile filonun en arzulanan gemilerinden birinde Raptor (Yardım ve keşif aracı) pilotu olmayı başarmış. Şef Galen ile aralarında bir yakınlık söz konusu.
– Chief Galen (Aaron Douglas): Galatcica’nın teknik güverte sorumlusu, en eğlenceli isimlerinden ve de en akıllı. Zor anlarda paniklemeyen yapısı ile günü kurtarma konusunda üzerine yok. Hayatı, yetersiz sayıda elemanla Viper’ları tamir etmekten dolayı kesintisiz hızla yaşıyor. Anca sürprizlerle dolu bir karakter. Teğmen Valeri ile birlikteler…
– Teğmen Carl Agathon (Tahmoh Penikett): Filonun en vakur elemanlarından. Yakışıklı, atletik, ahlaklı ve arkadaşları için gözünü kırpmadan kendisini feda edebilecek bir karakter. Sharon Valeri’ye aşık ancak Valeri’nin şef Galen ile olan ilişkisinden haberdar ve geride durmayı seçiyor.
Genel Değerlendirme
Battlestar Galactica için anlatılacak o kadar çok şey var ki, uzun olduğunu farkettiğim bu yazıda yazdıklarım, dizi hakkında edineceğiniz fikir havuzunun sadece küçük bir damlası diyebilirim.
Öyle ki, dizi boyunca siyaset, entrika, ahlak, paranoya, aşk, felsefe, tarih gibi pek çok başlık altında akla hayale gelmeyecek deneyimler yaşıyorsunuz. Ancak bu deneyimleriniz sonlanmıyor, aksine her seferinde bir üst seviyeye çıkarak aklınızın bir kenarında tetikte durmanızı sağlıyor.
Daha da önemlisi, dizinin kurgusu ve ilerleyişi, sizin hayata bakış açınızı sorgulamanıza sebep oluyor. Azılı bir muhafazakar olsanız dahi dini inançlarınızı sorgular halde bulabiliyorsunuz kendinizi. Ki dizinin ilerleyen aşamalarında bu hususta çok büyük bir şok yaşayacağınızın garantisini verebilirim.
Dizinin en bağlayıcı yanlarından birisi de sürekli yaptığı ters köşeler. Zaten paranoya halinde izlediğiniz bölümlerde “hadi canım?” şeklinde haykırmanıza neden olacak pek çok olayla karşılaşıyorsunuz.
…ve dizi, belki de dizi tarihinin en derli toplu ve en tatmin edici finallerinden biriyle sonlanıyor!
İşte tüm bu unsurlar bir araya geldiğinde, Battlestar Galactica serisi bir dizi olmaktan öte, bir sanat eseri, bir “Kült” olma unvanını fazlasıyla hakediyor.
Bittiğinde damağınızda bıraktığı tat, “keşke bitmeseydi” hissi, onun bitişinin verdiği boşluk hissi, Yüzüklerin Efendisi üçlemesinin finalindeki Frodo’lu, Bilbo’lu sahnelerle eş değer diyebilirim.
Diziyi 3 kere baştan seyrettim ve her izleyişimde yeni bir keyif unsuru bulmayı başardım. Bu sebeple, bu diziyi izlemeyen her dizi severin “büyük bir görsel şöleni kaçırdığı” kanısındayım.
İzlemenizi “şiddetle” tavsiye ediyor, bu uzun yazıyı okuduğunuz için sizlere teşekkür ediyorum.
Sağlıcakla…
“So Say We All”
Puanlama
Senaryo – Hikaye: 10/10
Kurgu: 9/10
Karakter İşleyişi: 9/10
Akıcılık: 9/10
Final: 10/10
Genel Ortalama: 9,5/10
IMDb Puanı (01.02.2016): 8,8/10
