Bir Başkadır: “Benim Memleketim”

6530
Bir_Başkadır_Ethos_Netflix_Dizi-Mania

Hepimiz bir elin parmakları gibiyiz. Peki, gerçekten bu kadar farklı mıyız? Avucumuzdan farklı yönlere dağılan parmaklarımız, kızdığımızda ya da sevindiğimizde yumruk olarak tekrar bir araya gelmiyor mu? Tıpkı bizler gibi, Türkiye gibi… Berkun Oya’nın bize anlatmak istediği mottosu da tam olarak bu! Toplum olarak statülerimiz ya da sosyoekonomik düzeylerimiz ne kadar farklı olursa olsun, hepimizin yaşadıkları sıkıntılar benzer. Çünkü hepimiz bu topraklarda yaşıyoruz ve bu topraklara aitiz. Bizim hüzünlerimiz de bir, sevinçlerimiz de…

Bir Başkadır, farklı karakter ve statülerdeki insanların yaşamlarını konu ediniyor. Dizinin konusunu bu şekilde özetleyebiliriz. Yaşamlarında mutlu olamayan ya da mutlu gibi görünen insanların, derinlerde ne gibi sıkıntılarla boğuştuklarını izleyicinin yüzüne tokat gibi çarpıyor Bir Başkadır. Kısacası bize bizi bizle anlıyor.

Göze çarpan karakterlere geçmeden önce yazının bundan ötesinin SPOILER içerebileceğini belirtmek isterim.

Meryem (Öykü Karayel)

Dizinin ana karakteri diyebileceğimiz Meryem; abisi tarafından baskılanmış, abisinin evinin sorumluluğunu üstüne almak zorunda kalmış ve aynı zamanda da evine temizliğe gittiği adama içten içe gizli bir aşk besleyen bir kadın. Tüm bu sorunlarını paylaşacak cesareti olmadığından kendi içinde sıkışıp kalan Meryem, zaman zaman bayılarak sıkıntılarını bu şekilde dışavuruyor. Dini değerlerine bağlı bir ailede büyüyen Meryem, ailecek kendileri için apayrı bir konumda tuttukları Ali Sadi Hoca’ya olan bağlılığını psikoloğuyla kurduğu bağla birlikte gitgide kaybediyor. Meryem’in hocayı tanımlarken peygamber soyundan geldiğini söylemesi fakat hocanın bunu reddettiğini belirtmesine rağmen hâlâ inançla bunu savunması, insanın kutsal saydığına daha da kutsallık eklemesinin çok bariz bir örneği niteliğindeydi. Zira söylenen sözün değil, sözü söyleyen kişinin statüsünün etkili olduğu bir dünyada yaşıyoruz diyebiliriz!


Peri (Defne Kayalar)

Bir terzi düşünün kendi söküğünü dikemeyen ya da Peri gibi bir psikiyatrist düşünün kendi derdine çare bulamayan! Toplumun belli bir kesimini kabul edip, diğer kesimi örseleyen bir insan ne derece mutlu olabilir? Ve o insan, o örselediği kesimin güçlü olduğunu düşünüyorsa… Ülkesindeki doğal güzellikleri göremeyip Peru’daki doğadan bahseden ya da hocasından medet umuyor diyerek Meryem’i eleştirip kendisi şaman ayinlerinden medet uman bir insan ne denli haklı olabilir ki! İnsanın büyüdüğü aile ve çevrenin, karakter oluşumunda nasıl büyük bir yer kapladığını Peri’yle çok net bir şekilde ortaya koyuyor Berkun Oya.


Hayrunnisa (Bige Önal)

Büyüdüğü ailesinin hayat tarzından dolayı gerçek benliğini baskılamak, gizli gizli yaşamak zorunda kalmış bir kız Hayrunnisa. Hani bazen hayatımızın belli başlı dönüm noktaları olur ya, Hayrunnisa’nın dönüm noktası ise annesinin ölümü oluyor. Annesinin ölümüyle birlikte onu eski hayatına bağlayan halatlardan biri de kopmuş oluyor. Hayrunnisa’yı asıl bağlayan, tabiri caizse halatları elinde tutan kişi ise babası. Bu sebeple Hayrunnisa babasının da gitmesini istiyor. Ve altını doldurmayı bize ve babasına bırakıyor. İster mezara, ister doğaya…


Ruhiye (Funda Eryiğit)

Hayatta öyle travmalar vardır ki ne tarifi olur, ne acısı unutulur. Bir kadının yaşayabileceği travmalardan en kötüsünü yaşamış bir kadın Ruhiye. Bir insan niye susar? Çünkü sözün bittiği yerdedir! Niye intihara kalkışır? Çünkü kendince bir ölüden farksızdır! Yakınlarının Ruhiye’ye sunması gereken çözüm önerileri Hoca faktörüne takılınca, Ruhiye kendi çözümünü sorunun kaynağına inerek bulmuş oldu. Ruhiye’nin hikâyesiyle görüyoruz ki, yaşanan bazı olaylar sadece yaşayanları etkilemiyor. Etkisi çevreye bir sis bulutu misali dağılıyor. Ve ortaya bazen susan bir çocuk, bazense babasının hataları sonucu etiketlenen bir kız çıkıyor.


Genel Bir Değerlendirme

Dizide anlatılan hikâyeler o kadar bizden ki; sokağa çıkıp dolaştığımızda bu hikâyeleri yaşayan onlarca insanla karşılaşıyoruz. Karşılaşıyoruz karşılaşmasına ama bunun farkına bile varmıyoruz. Zira birbirimize öylesine yabancı, öylesine kopuğuz ki; “Biz ne ara bu hale geldik?” diye sormadan kendimizi alamıyoruz. Jeneriğe konan Ferdi Özbeğen şarkıları da bu sebepten olsa gerek! Berkun Oya’nın anlatım tarzı ile yakaladığı açı ve planlar gerçekten takdire şayan. Önceki dizisi Masum’a benzer şeyleri Bir Başkadır’da da göstermiş Berkun Oya. Oyunculuklara da değinmeden olmaz. Özellikle Meryem karakterini canlandıran Öykü Karayel’i tebrik etmek gerekiyor. Ve tabii ki dizinin Ruhiye’si Funda Eryiğit’i. Hangimiz Ruhiye’nin acısını yüreğimizde hissetmedik ki! Bunda şüphesiz karakteri adeta yaşayan Funda Eryiğit’in rolü büyük.

Sonuç olarak Bir Başkadır, bu topraklarda anlatılacak pek çok hikâyenin olduğunu ve istenilirse ne derece başarılı işler yapabileceğimizi bize bir kez daha göstermiş oldu. İçine “yabancı” maddeler katılmadan, sade ve bizden olunca…