Charlie Brooker tarafından 2011 yılında yaratılan ve üç sezondur devam eden, Rod Serling’in “Twilight Zone”u esintili bu harika İngiliz drama & bilim-kurgu dizisi Black Mirror’a başlamanız için 5 sağlam sebep sunuyoruz.
1. Hangi zaman diliminde geçtiğinin belli olmaması:
Dizinin en güzel özelliği bu ütopik ortam diyebiliriz, çevresel faktörler, sosyal yaşam, ilişkiler vb unsurların hepsi içinde bulunduğumuz yıla uygun iken teknoloji genelde çağımızın epey ilerisinde; fakat aynı teknolojinin yapılması şu anki gelişmelere bakılarak çok da imkansız görünmüyor. Bu da izlerken aldığınız inanılmaz hazzın yanında sürekli tedirgin hissetmenizi sağlıyor çünkü aynı şeylerin ileride gerçek olmaması, hatta bizim başımıza gelmemesi için bir sebep göremiyorsunuz. (Özellikle birinci sezonun ilk bölümü gerçekten korkutucu olurdu!)
2. Oyuncu Seçimi:
Bütün oyuncuların harika rol yaptıklarını söylemeye bile gerek yok; fakat kadro seçiminde dizilerin tanıdık simalarını kullanmak yerine, filmlerden tanıdığımız ve ya çok az yapımda rol almış kişilerin seçilmesi diziye büyük bir avantaj sağlıyor. Bu sayede her karaktere çabuk ısınıyor, kalıplaşmış rolleriyle hafızamıza kazınan kişileri neredeyse hiç görmüyoruz.
3. Özgün Senaryo:
Artık son yıllarda çekilen dizilerin hepsinin ana konusu cinayet, politika ve ya aşk üzerine kurulmaya başladı. İnsanlar dizi izlemeye başlarken orijinal olmasına dikkat eder oldular çünkü etraf birbirine benzeyen yapımlarla dolup taşmakta; fakat Black Mirror bütün bu saydığımız öğeleri barındırmakla beraber daha önce ana konu olarak işlenmemiş ve belki de insanlığı en çok ilgilendiren konulardan birini baz alıyor: Teknoloji. Diziyi izlerken kendi yaratmakta olduğumuz gelecekten korkmaya başlıyoruz adeta. Sadece bu yanıyla da değil sürprizli sonları, yaratıcı fikirleri ve zeka dolu senaryosuyla da bir çok dizinin arasından ayrılmayı başarıyor.
4. İngiliz Yapımı Olması:
Dünyanın belki de en güzel aksanına sahip İngilizleri izlemek insana ayrı bir keyif veriyor. Hatta sırf bunun için İngiliz dizilerini tercih edenler bile var. Aksan konusunun haricinde Sherlock, Doctor Who gibi kült haline gelmiş yapımları izlemiş iseniz eminiz ki İngilizlerin bu sektörde ne kadar başarılı işlere imza attığını da biliyorsunuzdur. Black Mirror da bu geleneği bozmadan ortaya üçer bölümden oluşan harika üç sezon sunuyor. (Christmas özel bölümü hariç.)
5. Verilen Mesajın Çarpıcılığı:
Dizi, bir mesajı olması ve çarpıcı gerçeklere (en azından gerçek olabilecek olaylara) dayanmasıyla bir diziden çok film etkisi yaratıyor. Her bölümün anlatmak istediği hem ortak hem de bireysel mesajlar var. Şüphesiz ki ana mesaj, teknolojinin gelişmesinin, hayalini kurduğumuz her şeyin üretilmesinin bize yarardan çok zarar sağladığı ve belki de insani özelliklerimizin zayıflamasına ve herkesin birbirine karşı acımasızlaşmasına çok büyük katkısı olduğudur.
Mutluluk Bonusu:
Dizinin Yılbaşı Özel bölümünde, Mad Men’in yakışıklı baş rolü Jon Hamm’ı izlemek ayrı bir keyifti. Hayranları için de hoş bir sürpriz oldu diyebiliriz 🙂