Bölüm İncelemesi: The Flash 2×19 “Back To Normal”

1732
The Flash 2x19 Back To Normal

18. bölümün vahametinden sonra Back To Normal isimli bu bölüm de aynı sıkıcılıkta geçti. Ana hikayeye olan 1-2 ufak etkisi dışında bölüm hikaye olarak bomboştu. Normalde takip ettiğim dizileri tek oturuşta ara vermeden izlememe rağmen, şu son 2 bölümdür Flash’ı durdurup başka işlerime bakarak 2-3 bölüm halinde izlemeyi adet edindim. Çünkü cidden bir 10 dk sonra sıkmaya başlıyor insanı. Mesela Killer Frost’un bu bölüm ki oyunculuğunu hiç beğenmedim. Caitlin ile aralarında geçen diyaloglar o kadar kötüydü ki çoğu yeri dinlemedim bile. Neredeyse Zoom’un ininde geçen tüm sekanslar aynı boğuculuktaydı. Neyse artık geçti gitti böyle bir bölüm de artık ileriye bakacağız. Bölümde incelemeye değer 1-2 unsur vardı onlara bir bakalım.

Bölümün ana konusu olan Flash’ın hızından bahsetmek istiyorum öncelikle. Daha önceki incelemelerimde bahsetmişmiydim bilmiyorum ama, Flash’dan speedforce’u öyle kolayca kazıyıp çıkaramazsın. Çünkü speedforce’un kaynağı Flash değildir. Flash (Barry Allen) evrendeki speedforce kaynağına doğrudan erişimi bulunan tek insandır. Hızı sadece geçici olarak yok edilebilir. Hücrelerinden kazıyıp çıkaramayız. Dizide bu kadar büyük bir olay nasıl atlandığına açıkçası çok akıl sır erdiremedim. Ama şu son iki sezondur Barry’nin dayak yemekten başka bir şey yapmadığını düşünürsek açıkçası çok da şaşırmamamız gerektiğini düşünüyorum. Çünkü senaristler ısrarla Flash’ı olabildiğince zayıf göstermenin derdindeler. Bunun ise nedeni nasılı nedir bilmiyorum.

Wells’in ikinci kez yıldırım çarptırma planı ise çizgi romanlarda çok farklı bir konseptte işlenmişti; Flashpoint. Barry zamanda geriye gidip annesini kurtardığı zaman geleceği de değiştirmişti ve kendisine hiç yıldırım çarpmamış bir gerçeklik oluşmuştu. Bu gerçekliği düzeltmek için de Batman ile el ele verip tekrar kendine yıldırım çarpmasını sağlamış ve güçlerine yeniden kavuşmuştu. Büyük ihtimal bu sahnenin çok benzerini de ya 20, ya da 21. bölümde izleyeceğiz. Kesin olan bir şey ise güçlerine sahip olmayan bir Flash’ın olduğu bölüme yeni bir metahuman koyup aksiyon bazlı bir bölüm oluşturma çabasının çok saçma olduğudur. Senaristlerin üst üste neden bu kadar yanlış kararlar aldığını anlayamıyorum.

Bir diğer değinmek istediğim nokta ise Hunter Zolomon‘un orijin hikayesi hakkında. Aslında orijin hikayesinden çok çocukluğu hakkında. Senaristlerin bence yanlış yaptığı bir diğer nokta da Zolomun’un orijini. Senaristler dizi boyunca istedikleri gibi çizgi romanların üstünde bir dolu oynama yaparak dizideki hikayeye uyarlıyorlar. Lakin tam da orijinini değiştirip daha orijinal bir hale getirmeleri gereken bir anda direkt olarak çizgi romandan kopyalamışlar. Bu bölümde de flash-backler ile gördüğümüz “çocukluğunda geçirdiği bir travma yüzünden bu hale geldi”  klişesi bence tam da üstünde oynanıp Zolomon’un aslında doğuştan gelen sosyopat ve sadist havasını verebilirdi. Çünkü şu anki Zoom’un karakterizasyonuna baktığımız zaman platonik aşık havalarında gezen bir amatörü görüyoruz resmen. Annesinin babasının fotoğrafını gördüğünde utanmasa oturup ağlayacak bir Zoom var elimizde. DC’nin o karanlık havasını dizilerde bulamamamızın sebeplerinden biri de bu işte. Karakterlerin doğaları düzgün yansıtılmıyor. King Kong misali sevdiği kızı kaçırıp inine esir etmiş bir Zoom var karşımızda daha neyini tartışabiliriz böyle bir karakterin. Uzun lafın kısası 2. sezonda ben çok umutluydum Zoom için, lakin beklentilerimi hiç karşılamadı maalesef. Şimdilerde en çok merak ettiğim şey ellerindeki kötü speedsterlar da bittiğine göre 3. sezon için nasıl bir hikaye yazacakları.

Dikkatimi çeken bir referans;

ACE kimyasal şirketinin DC evreninde ki önemi ciddi manada çok büyüktür. Çünkü tüm çizgi roman süper kötüleri arasından açık farkla en delisinin, kötüsünün, zaliminin, sadistinin ve en komiğinin doğuşu burada gerçekleşti. Tabii ki Joker‘den bahsediyorum. Yeni yakında animasyon film olarak da gelecek olan Killing Joke adlı hikayede ACE Checmicals’ın fabrikalarından birinde kimyasal dolu bir havuza düşmüş, ve Joker’in doğuşu gerçekleşmişti.