Çilek Kokusu 12. bölümü ile dün akşam Star ekranlarındaydı, ben, çayım, çekirdeğim ve kakaolu bisküvim ise televizyon karşısında. Bir taraftan yeni bölümü izleyip, diğer taraftan twitterda insanların tepkilerini takip etmek o kadar keyifli ki anlatamam.
Dün akşam aksiyon yüklü, olayların art arda geliştiği bir bölüm izledik. Son bölümlerin oldukça durağan geçtiğini düşünürsek, bu bölümdeki farklılık ilaç gibi geldi izleyicilere. Senaristler demek ki izleyicilerin yorumlarını yakından takip ediyorlar. Çünkü izleyicilerin en büyük şikayeti olayların çok yavaş geliştiği, bölümlerde neredeyse hiç bir şey yaşanmadığı yönünde idi. 12. bölümde ise ne uzun uzun bakışmalı klip tadında sahneler, ne de flashbackler vardı; dizinin hızı bir an bile kesilmedi. Ve daha çok Aslı-Burak-Volkan-Çağla dörtgenine ağırlık verilmişti.
Gelelim dün gecenin yaşananlarına. Şöför Halil karakterini pek bir seviyorum. Geçen haftaki yazımda tahmin ettiğim üzere, Aslı ve Burak’ı çamaşır odasında yakalayan, daha doğrusu Selda Hanım’ın gelişine dair uyaran kişi Halil oldu. Meğer bir süredir farkındaymış durumun. Aslı ve Burak’ın arasındaki ilişkiye böyle yumuşak yaklaşması, yargılamadan kabul etmesi benim çok hoşuma gitti. Bu durum bir felaketi de önledi ayrıca. Yine geçen hafta üzerinde uzun uzun konuştuğumuz üzere, Burak biraz fevri davranıyor hareketlerinde. Eğer ailesi durumu öğrenirse Aslı ve annesinin başına neler gelebileceğini çok da kestiremiyor sanki. Aslı’ya sürekli bu konuda söz vermesine rağmen (son 4-5 bölümdür en az bir defa daha dikkatli olacağına dair söz veriyor kendisi) pratikte uygulamaya geçiremiyor.
Hem Çağla ile kulüpte yaşadıkları, hem de Selda Hanım’a neredeyse yakalanacak olmalarının korkusunun da etkisiyle Aslı kulüpteki işinden ayrıldı. Bazen Aslı ve Burak arasındaki durumu takip etmekte güçlük çekiyorum. Buradaki durum, “Peki şimdi biz neyiz?” durumu. Akşam kavgalı yatıyorlar, sabah el ele dudak dudağalar. Akşam sevgi sözcükleri ile uyuyorlar, sabah Aslı Burak’ın telefonlarına cevap vermiyor. Burak hissettiklerinde çok net ancak Çağla ile ilişkisini kestirip atamıyor ailesine karşı. Aslı ise hislerinden emin olsa da korkuları sebebiyle sürekli mesafeli davranıyor ve Burak’a karşı açık değil. (Bu konuya yeniden değineceğim 🙂 )
Efendim, nerede kalmıştık? Aslı işten ayrıldı ve Burak’ın telefonlarına cevap vermedi. Burak’a kızgın olması anlaşılır bir durum ama bu sırada Volkan (Mert Ekin Daymaz) ile görüşmesine ne demeli? Burak’ın yerinde kim olsa kızmaz mıydı? Kendi adıma, ben daha bile çok kızardım ne yalan söyleyeyim. Aslı, Volkan ile görüşürken, Burak da Çağla’nın sürpriz ziyaretine maruz kaldı. Çağla’nın bu ümitsiz çırpınışları, tüm gururunu yerle bir edercesine hareketleri sizce de biraz üzücü değil mi? Sanki aralarında hiç sorun yokmuş gibi davranmaya çalışması, kendine sarılmayan bir adama sarılması, sanki söylenenler hiç söylenmemiş gibi yapma çalışmaları, “Bütün gece ağladım…” yalanlarıyla Burak’ı etkileme çabaları… Onun yerinde kim olsa üzülürdü ama Çağla kontrolünü fazlasıyla kaybetti, bu onu Burak’ın gözünde de küçültüyor bence. Bu arada Burak’ın ofisinde Çağla’nın çıldırdığı sahneyi daha hararetli çekebilirlerdi bence, fragmanlardan ben daha etkileyici bir sahne göreceğimiz fikrine kapılmıştım. Bu sahne bana biraz sönük geldi.
Burak Çağla’ya ayrılmak istediğini söyledikçe Çağla daha da hırslanıyor. Ancak öfkesini Burak’a değil de, Aslı’ya yöneltiyor. Çağla’nın Burak ziyaretinin onun için tek artısı, Aslı’nın garson olduğunu öğrenmesi oldu. Elbette Çağla acımasız intikam planını hemen kurdu ve uygulamaya da geçti.
Aslı’nın Volkan’ın kendisine iş bulma teklifini geri çeviriyor olması akıllıca. Ancak aynı akıllıca tavrı maalesef Çağla’nın davetine karşı gösteremedi. Volkan ve Aslı bu işte bir bit yeniği olduğunu nasıl anlayamaz, inanılır gibi değil. Çağla’nın tavrı buram buram entrika kokuyordu. Hadi Aslı Çağla’yı pek tanımıyor, Volkan nasıl bu kadar naif davranabilir? Yoksa Volkan “Aslı ile birlikte vakit geçireyim de ne olursa olsun?” düşüncesinde mi? Ayrıca Volkan, Burak ile Aslı arasında bir ilişki olduğunu hala anlayamamış olamaz, değil mi?
Kendi telefonlarına cevap vermeyen Aslı’yı, Volkan ile birlikte gören Burak delirdi. Burak’ın sinirlenmesine hak veriyorum ancak sevgili senaristlere de sesleniyorum: mevzuyu kadına karşı sözlü ve ya fiziksel şiddet boyutuna getirmeyelim lütfen. Burak’ın hiddetle Aslı’nın kolunu tutmaları, zorla arabaya bindirmeleri, sık sık sesini yükseltiyor olması biraz rahatsız edici olmaya başladı, ne dersiniz? “Seven adam kıskanır, kıskanan adam bağırır çağırır” klişelerini normalleştirmeyelim daha fazla değil mi?