Don’t Worry Darling Film Eleştirisi

3625
'Don't Worry Darling' New Line Cinema

İçeriğinden çok sansasyonlarıyla gündeme gelmek zorunda kalan, Olivia Wilde’ın ikinci kez yönetmen koltuğuna oturduğu Don’t Worry Darling / Dert Etme Sevgilim, 23 Eylül itibari ile ülkemizde de gösterime giriyor. Film Florence Pugh’un başını çektiği oyuncu kadrosunda Harry Styles, Olivia Wilde, Gemma Chan, Kiki Layne, Nick Kroll ve Chris Pine gibi isimleri de karşımıza çıkarmakta.

Don’t Worry Darling / Dert Etme Sevgilim: Konusu

1950’li yılların Kaliforniya’sındayız. Birbirlerine delicesine tutkun Alice ve Jack Chambers çifti Victory adını taşıyan ütopik bir kasabada mutlu ve mesut bir hayat sürmektedir. Kasabada her şey tam bir sistem üzerinde ilerlemektedir. Erkekler sabah eşleri tarafından yolcu edilir, Frank’in yaratıcısı olduğu Zafer Projesi’nin genel merkezindeki işlerine giderler ve burada yenilikçi malzemelerin geliştirilmesi için çalışırlar. Kadınların ise günleri genel olarak temizlikle, bale dersleriyle ve kendi aralarında sohbetlerle geçer. Burada bulunan her şey güzel, herkes ise mutludur. Fakat bir gün Frank ve eşi Shelley’nin kendi evlerinde verdikleri bir davette yaşananlar bu mutlu kasabada çatlakların başlamasına neden olur. İşte Alice de bu çatlakların devamını getirir. Birtakım şeyler görmeye, birtakım sesler duymaya başlayan Alice, bu cennet görünümlü kasabada neler olup bittiğini öğrenmek için harekete geçer. Zafer Projesi’ndeki amacın ne olduğunu, burada ne yapmaya çalıştıklarını kendince araştırmaya başlar. Fakat sınırları zorladıkça ortaya çıkanlar kendisini hiç de güzel bir sona doğru götürmez.

Filmde Alice Chambers rolünü Florence Pugh üstleniyor. Muhteşem bir performans sergileyen Pugh, etkili oyunculuğuyla filmin kesinlikle öne çıkan ismi. Filmin tüm yükünü resmen üzerine almış. Jack Chambers rolünde büyük bir hayran kitlesine sahip diyebileceğimiz müzisyen ve son zamanlarda oyuncu Harry Styles yer almakta. Olivia Wilde filmin yönetmenliği dışında Alice’in komşusu ve topluluktaki en yakın arkadaşı Bunny rolünü üstleniyor. Gemma Chan’i Frank’in eşi Shelley rolünde izliyoruz. Kiki Layne, olayların fitilini ateşleyen Margaret rolünde. Nick Kroll, Bunny’nin eşi Bill rolünü üstlenmekte. Filmde Pugh’dan sonra beni etkileyen ikinci isim ise Frank rolüne hayat veren Chris Pine. Pine ve Pugh’un karşılıklı sahnelerini çok beğendim.

Filmin başlamasıyla birlikte 1950’lere giriş yapmış oluyorsunuz. Sanat yönetmenliğinin gayet iyi çalıştığını gördüğümüz filmde kıyafetlerden saçlara, mobilyalardan aksesuarlara kadar her küçük detaya ne kadar dikkat edildiği belli oluyor. Tabii bu durum seçilen müziklere de yansımış. (Filmi izlerken Mad Men ve The Marvelous Mrs. Maisel’ın yarattığı o şahane dünyaları hatırlamadım değil.) Filmin süresi 2 saat 2 dakika, biraz uzun mu diye düşünebilirsiniz ki başta ben de neden diye düşünmedim değil. Fakat hikâyenin sonlara doğru farklı bir boyut alması aslında neden bazı kısımların bu kadar uzun tutulduğunu açıklıyor.

The O.C.’deki oyunculuğuyla kendisini tanıdığım Olivia Wilde yönetmen olarak iyi bir iş çıkarmış mıdır orası şüpheli ama film daha fragmanının ilk gösteriminden bu yana adını sansasyonel olaylarla duyurmaya başladı. CinemaCon kongresinde Olivia Wilde’a sahnedeyken çocuklarının velayetiyle ilgili evrakların verilmesi mi dersiniz, film için ilk seçilen erkek başrol Shia LeBouf’un projeden kovuldu kovulmadı mı muhabbeti dersiniz. Hele ki bu yıl Venedik Film Festivali’nde yapılan ilk gösterim ise bunların üzerine tuz biber ekti. Yok Wilde-Pugh arasında yaşanan gerginlik yüzünden Pugh gösterim sonunda salonu erken terk etmiş, o yüzden film az alkış almış, yok Harry Styles Chris Pine’a tükürmüş. Üst üste yaşanan bu durumların iyi eleştiriler alacak bir filmin itibarıyla oynadığını düşünüyorum kendimce. Çünkü film bittikten sonra “Bu kadar olay bu hikâyeye yazık etmiş” dedim.  

Don’t Worry Darling / Dert Etme Sevgilim: Son Söz

Don’t Worry Darling / Dert Etme Sevgilim, kesinlikle spoiler almadan izlenmesi gereken bir film. O yüzden söyleyebileceğim tek şey, son yıllarda gündemde olan bir konuya bakış açısı sunmuş olması. Film bittikten sonra sizin de kafanızda “Neden?” diyeceğiniz birçok soru oluşabilir. Henüz IMDB tarafından puan verilmeyen filme benim puanım 7.2 oldu. Şayet ön yargınız varsa onu bir kenara atın ve filmin yarattığı dünyanın içine bir giriş yapın. Bakalım sonunda sizde nasıl bir etki bırakacak? Şimdiden iyi seyirler.