Henüz üç bölüm yayınlandığı için diziye dair kesin bir yargıda bulunmak şu an için çok zor açıkçası ki zaten doğru da olmayacaktır. O yüzden izlediğim kısma dair aklımda kalanları paylaşmak istiyorum. Videonun bundan sonraki kısmı ufak tefek SPOILER bilgiler de içerecek bu arada, o konuda da sizleri uyarmak isterim.
- Dizi oldukça vurucu bir açılış yapıyor. Gecenin karanlığında ve yağmur altında 3 gencin bir cesedi ormana gömmelerini izliyoruz. Bu sahneyle başlama tercihlerini takdir ettim, beğendiğim bir sahne oldu.
- Neslihan aynı Müge Anlı ve Esra Erol gibi bir gündüz kuşağı programı sunucusu. Çok seviliyor, çok takdir ediliyor, çok iyi reytingler alıyor. Fazlasıyla hırslı bir kadın, korkusuz da bir kadın. Ancak şunu da görüyorsunuz ki, işini hayatının merkezine koymuş, bunu gerçekleri ortaya çıkarmak adına, adaleti bulmak adına yaptığını söylese de aslında içten içe bir reyting kaygısı da yaşadığını görüyorsunuz. Kendini beğenmiş bir kadına dönüşmüş, kendisini herkesten, hatta polisten bile üstün görmeye başlamış. Bu noktada, umuyorum dizi gündüz kuşağı programlarını etik açıdan eleştirme cesaretini de gösterir. Gerçekleri ortaya çıkarmak elbette önemli ama bunu yaparken insanların acılarını reyting malzemesi olarak kullanmak ne kadar doğru? Bu masaya yatırılması gereken bir durum bana sorarsanız.
- Diyalogların çok doğal olduğunu da düşünmüyorum bu arada, “kimse gündelik hayatta böyle konuşmuyor” dediğim çok kısım oldu. Diyaloglar konusu zaten Türk dizilerinin genel problemi biliyorsunuz ki… Nedense gerçekçi diyalog yazmayı bir türlü beceremiyoruz.
- İlk bölümde Bergüzar Korel’in oğlunun bir cinayete karıştığını öğrendiği anda verdiği tepkiler çok yerindeydi, oradaki oyunculuğunu beğendim. Çok doğal davranmış, gerçekçi bir performans sergilemiş. Kaan Miraç Sezen’in oyunculuğu şimdilik pek hoşuma gitmedi açıkçası. Hani korkmuş, sarsılmış bir gençten ziyade, Mucize Doktor’daki Ali Vefa gibi davranışları var.
- Keza, Neslihan’ın kocasını canlandıran Serkan Altunorak da bu role hiç uymamış bence, çok silik bir karakter olarak kalmış, bilemiyorum ilerleyen bölümlerde durum değişir mi? Bu arada bir de bu çiftin 19 yaşındaki oğullarına neden çocuk muamelesi yaptığını da hiç anlamadım. Çocuk üniversiteye gidiyor ama ortaokul çocuğu muamelesi görüyor. Belki bu durumun da senaryoda yeri vardır, göreceğiz.
- Caner Cindoruk, Neslihan’la yakın ilişkisi olan bir komiseri canlandırıyor. Bu role uygun bir seçim bence ama sanki kendisini hep bu rolde izliyor gibiyiz, yoksa bana mı öyle geliyor… Emin olamadım şimdi. Bu arada ilerleyen bölümlerde büyük ihtimalle Neslihan’la arasında bir gönül ilişkisi de başlayacak gibi, bakalım.
- Bir de çok erken olmasına rağmen diziye dair bir teorimi söyleyeceğim size. Can’ın öldürdüğünü düşündüğü Lal’in hamile olduğunu öğreniyoruz 2. ya da 3. bölümde. Bu hikâyede kilit bu bilgi olacak bana sorarsanız. Lal’i hamile bırakan kişinin Neslihan’ın kocası, Lal’in de üniversitedeki hocası Vural çıkacağını düşünüyorum ben. Hatta cinayeti de o işlemiş olabilir. Hiç şaşırmam.
Düğüm: Son Söz
Dürüst olmak gerekirse, hikâyenin nereye varacağını merak ediyor olsam da dizi bende öyle çok fazla “nasıl bekleyeceğim şimdi” hissiyatı oluşturmadı. Evet, yayınlandıkça bölümleri katilin kim olduğunu öğrenmek üzere diziyi izlerim ama bunun dışında dizinin çok farklı, çok sürükleyici bir tarafı yok. Dizi bende büyük bir heyecan yaratmadı, bana çok sıradan geldi. Ama yine de ekliyorum, henüz 3 bölüm izledik. O yüzden bu fikrim zamanla değişebilir.