Yılın son gününden herkese merhaba, yeniden! Geçen sene kurduğum cümlelerle başlıyorum yeniden yazıma: “Bu yazıyı yazmayı bir süredir planlıyordum, kısmet bugüneymiş. 2019 yılının oldukça kişisel bir değerlendirmesi ile karşınızdayım. “
Her yıl sonunda, iyi – kötü, detaylı ya da yüzeysel bir genel değerlendirme yazısı yazmaya çalışıyorum; hem kendi hayatıma hem de dizi dünyasına dair. Dürüst olmalıyım, bu sene bu yazıyı yazmak hiç içimden gelmedi ve son ana dek erteledim. Bu yazıyı okuyacağını tahmin ettiğim herkesin bildiği üzere, 5,5 yıllık kanserle mücadelesinin ardından Şubat ayında babamı kaybettim. Bu hastalıktan kurtulamayacağını en başından beri biliyorduk, kendimi bu sona hazırlamaya çok çalışmış olsam da böyle bir şeye hazır olmak diye bir şey yok. Babamın durumu 2018 Ekim’inde kötüleşmeye başladı. 12 Şubat 2019’da hastaneye yattı. 21 Şubat’ta da hayatını kaybetti.
Tedavi süreci boyunca yatağa bağlı kalmadan, kemoterapi almaya bile araba kullanarak kendi gidip gelebildiği için seviniyorum. Uzun süreler boyunca ne hastanede kaldı ne de yoğun bakımda. Vedalaşmak için vaktimiz oldu. Hep bizim yanımızda, gözümüzün önündeydi. Bir evlat olarak hastalığı ile mücadele ettiğimiz tüm süreç boyunca babam için elimden geleni yapmış olduğumu bilmenin iç huzurunu yaşıyorum. Yine de, keşke onu daha fazla yaşatabilmek için yapabileceğim bir şeyler olsaydı…
Ne demeli? Bunlar sizleri hiç ilgilendirmiyor belki ama bir insanın babasını kaybetmesi demek… Hayata dair bir temeli kalmamış gibi hissetmesi demek. Hani böyle etrafında hiç kimse kalmadığı anda, tutunacak bir kişinin bile kalmaması demek. Kocaman bir yalnızlık hissi. Acı zamanla azalıyor. Kayıplarla yaşamayı öğreniyor insan ama mesela ben her kahvaltı ettiğim sırada babamı anımsıyorum örneğin. Atlatılabilecek bir acı, bir yokluk değil.
Hoşçakal babacığım. Umarım artık daha huzurlusundur.
2019 yılı hayatımın en zor yılı oldu. Ocak ayında aslında hızlı ve verimli bir başlangıç yapmışım; “2019 Yılında Dizi-Mania’da En Çok Okunanlar” yazısını hazırlarken fark ettim bunu. Yılın en çok okunan yazılarının çoğunu Ocak ayında yayımlamışız çünkü. Ayrıca YouTube kanalımı da Ocak ayında açmışım. Tabi Şubat ayı ile beraber hiçbir şeyin önemi kalmadı. Sanırım hem yaşadığım kaybın, hem de iş yerimdeki sorunların da etkisiyle uzun bir süre doğru dürüst bir şey yapamadım. Yeniden eski halime dönmem aylarımı aldı.
Biraz da güzel şeylerden bahsedeyim 🙂 Eylül ayında işimden ayrıldım. Uzun zamandır hayalini kurduğum şeylerin peşinden koşmak için büyük bir risk aldım. Verdiğim kararla ilgili olarak çok mutluyum, hayatımda verdiğim en doğru karar olabilir. Peki nedir hayallerim? Ben bir içerik üreticisi olarak hayatımı kazanabilmek istiyorum. Yıllardır başta diziler olmak üzere hemen her şey hakkında orada burada yazıyorum zaten. Bu “yazma” eylemini artık profesyonel olarak gerçekleştirmek istiyorum. YouTube kanalı da bunun bir parçası. Ayrıca üzerinde çalışmaya başladığım ve 2020 yılında yayınlanacağını umduğum bir de kitap projesi var. Umarım tğm bu alanlarda beni desteklemeye devam edersiniz.
Geçtiğimiz yıl Dizi-Mania için iki kişiyle özel röportaj yaptık: yönetmen Film Pawis ve oyuncu Joong Chen. Eğer okumadıysanız lütfen gidip okuyunuz: 2 Moons 2 Oyuncusu Joong Chen ile Kısa Bir Söyleşi ve Tayland Dizilerinin Yükselişi: Tayland’lı Yönetmen Film Pawis Sowsrion ile Röportaj. Bu iki yazının İngilizce versiyonları da yer alıyor sitede. Ayrıca geçen yıl sonunda Episode Dergi için hazırladığım “Öteki Uzak Doğu: Asya’yı Etkisi Altına Alan Tayland’ın “Boys’ Love” Dizileri” yazısının da İngilizce çevirisini siteye yükledik. Okumayan varsa, tık tık.
Hayat bize ilginç sürprizler yapmaya devam ediyor. Neredeyse ümidimizi kesmişken,eşim Gökhan Letonya’da bir iş teklifi aldı ve bu teklifi kabul etti. Kesin tarih henüz belli değil ama 2020’nin ilk aylarında Riga’ya taşınacağız, yepyeni bir başlangıç yapmak amacıyla. Burada her şeyi yoluna soktuğumu düşündüğüm, belli bir düzen kurduğumu sandığım bir anda gelen bu haber beni biraz ürkütmedi değil. Ama bu Gökhan ile beraber uzun süredir hayalimizdi. Bu sebeple hayatımızın yeni bölümüne beraber adım atacağımız için çok istekli ve heyecanlıyım. Oradan yazmaya ve video çekmeye devam edeceğim. Sık sık ziyarete de geleceğimi umuyorum.
2019 Yılında İzlediğim En İyi Diziler
2019 yılında kendimi dizilerin güvenli kollarına bırakmışım desem yalan olmaz. Twitter’daki listemde tam 80 dizi ismi var! Ama bunlardan bazılarını yarım bıraktığım düşünülürse, sanırım 65 diziyi tamamlamışım diyebilirim. Bu yıl izlediğim 2019 yapımı dizileri göz önüne alarak ve bir sıralama belirtmeksizin, izlediğim en iyi 10 dizi alttaki gibi:
- The Mandalorian
- The Witcher
- The Kominsky Method 2. Sezon
- The Boys
- Criminal Serileri
- How to Sell Drugs Online (Fast)
- Watchmen
- Kingdom
- Euphoria
- Theory of Love
Hepsine dair detaylara şuradan ulaşmanız mümkün:
2019 yılının en büyük hayal kırıklığı sanırım Veronica Mars ve Make Our Days Count dizilerinin finalleri oldu. İki finali de hatırlamak dahi istemiyorum ve hiç gerçekleşmemişler gibi davranmaya devam ediyorum.
2019 yılıma Theory of Love damgasını vurdu diyebilirim. Dizi Cumartesi akşamları yayınlandı Tayland’da ve ben 12 hafta boyunca her bölümünü yayınlandığı anda, tek kelimesini anlamadan da olsa izledim. Çok çok ağladım, finali ile içimi bir hüzün kapladı. Keşke daha fazla bölüm olsaydı… Theory of Love için çektiğim videoyu alta ekliyorum, belki izlemek istersiniz:
Eğer bir terslik çıkmazsa, Theory of Love dizisinin yönetmeni P’X ve başrol oyuncuları Off Jumpol ile Gun Atthaphan ile yaptığım röportaj, Episode derginin gelecek sayısında yer alacak. İki oyuncuyu da gerçekten çok seviyorum ve dediğim gibi, Theory of Love 2019 yılına damga vuran dizi oldu benim için. Bu röportajı yapabilmek için aylarca uğraştım, en büyük hayallerimden biriydi. Gerçekleşeceğini görmek beni inanılmaz şekilde heyecanlandırıyor ^^
Tahmin ettiğimden çok daha uzun olan bu yazıyı artık tamamlamamın zamanı geldi sanıyorum. 2020 umarım hepimiz için güzel ve dolu dolu geçen bir yıl olur. Şimdiden herkese MUTLU YILLAR diliyorum!