– Yazıya girişmeden önce büyük bir soğukkanlılıkla belirtmek isterim ki; bu kelimeler yığını tamamen benim şahsi fikirlerimden oluşmaktadır –
– Buna ek olarak bu dosya büyük çoğunlukla diziyi hiç izlemeyenler için hazırlanmıştır –
Hemen hemen her bilim kurgu hayranının tanıdığı bir isimdir J.J. Abrams. Ve nasıl Peter Jackson söz konusu olduğunda akla The Lord of the Rings geliyor, George Lucas’ın bahsi açıldığında kafalarda Star Wars’ın jenerik müziği çınlıyorsa, mevzu bahis JJ Abrams olduğunda da akılda ilk Fringe ve akabinde de Walter’ın meyan kökü şekerlemeleri belirir. (Alex Kurtzman’ı unutmadan) En azından durum benim açımdan aynen böyledir. – Açıkçası Star Wars :TFA nın arefesinde konuşmak da daha kolay geldi –
Peki Fringe‘i bu kadar iyi yapan nedir? Hemen hemen izleyen herkesin ”efsane dizi” olarak nitelendirdiği, hitap ettiği kitle dışında kalan seyircilerin dahi asla kötüleyemediği bu yapımın konusu nedir? Hikayesi tam olarak hangi zamanda ve nerede geçmektedir? Karakterler nasıl şekillenmiştir? İşte bu dosyamızın konusu da tam olarak bunlar ve daha fazlası…
Fringe ve ya başka bir sinematik yapım söz konusu olduğunda akla ilk gelen soru pekala konusudur. Fringe ise belki de izlediğim en melez ve bir o kadar da saf, en çeşitli ve yine bir o kadar da sade bir olay örgüsüne sahiptir. Fringe en saf hali ile bilim kurgudur evet, lakin azıcık deşmeye başladığımızda; paralel evrenler, zamanda yolculuk, klonlar, telepati, telekinezi, ışınlanma, yapay zekalar, karanlık madde, sibernetik, trans modifikasyon ve sosyal bilim kurgunun göz bebeği olan distopyalar gibi bilim kurgunun çeşitli alt dalları karşımıza çıkacaktır. Konuyu ise elimden geldiğince spoiler vermemeye çalışarak açıklamaya çalışacağım. Lakin tüm bunlardan önce bütün olayların ortasında olan şu 6 karaktere kuş bakışı ve spoiler vermeden bir değinelim;
Olivia Dunham: Anna Torv tarafından bir FBI ajanı olarak canlandırılan, dizimizin başrol oyuncusu. Bir karizma ve güzellik timsali. Departmanın en iyi ajanı. İleri derecede bir fotografik hafızası bulununan Dunham, gördüğü hemen hemen hiçbir şeyi unutmuyor ve hikayenin ileriki safhalarında da bu yeteneğinin çok yardımını görüyor. (Tek bakışta 12 haneli bir sayıyı ezberlemekten bahsediyorum.) Bunun dışında da -ve belki biraz klişe olarak- dizi boyunca kendi ayaklarının üstünde durabilen güçlü bir kadın profili sergiliyor. Yabancıların da dediği gibi tam bir “bad-ass” FBI ajanıdır kendileri. Tüm bu olayların ve hikayenin de tam göbeğinde bulunuyor. Ek olarak da geçmişinde kendisinin dahi bilmediği sırlar ve güçler barındırıyor. Nedense de hep Scully’e benzetmişimdir kendisini.
Walter Bishop (John Noble): Dahi bilim adamı. Aynı zamanda da Peter Bishop’ın babası. İlk bakışta sizi klişe bir “deli bilim adamı” karakteri gibi gelen, lakin sezonları bir kenara attıkça size çok keskin u dönüşleri yaptırtan bir karakter. Geçmişinde yaşamış olduğu bazı trajik olaylardan sonra ilim ve irfandan elini çekip bir akıl hastanesine kafa dinlemeye yerleş(tiril)miş. Olivia’nın Peter’ı Irak’tan getirmesinden ve kendisini akıl hastanesinden çıkarmalarından sonra da artık ekibin bir parçası haline geliyor. Harvard’daki eski laboratuvarına yerleşiyor ve bundan sonra da orası Fringe ekibimizin bir nevi üssü haline geliyor. Ne ilginçtir ki Astrid ismini bir türlü doğru söyleyemez. Tatlıya, meyan kökü şekerine ve yemek yapmaya bir düşkünlüğü var. Lakin bunu doğal yollardan değil de laboratuvarın da yapmayı tercih ediyor. Onu zaman zaman bir beherglas içinde kendi deyimiyle eşsiz bir sos hazırlamaya çalışırken ve ya bir cesedin elinden aldığı yarım dürümü yerken yakalayabilirsiniz. Sakın korkmayın oldukça zararsızdır. Unutmamanız gereken şey de onu gözünüzün önünden ayırmamanız gerektiğidir. Şayet çok kolay kaybolabilir. Ve son olarak iddia ediyorum ki çoğunuzun da dizi boyunca en sevdiği karakter olacak.
Peter Bishop (Joshua Jackson): Dahi, sorumsuz, MIT terk bir dolandırıcı. Walter Bishop’ın oğlu. İlk bölümde “düzeni” ve olayları araştırmak üzere Walter Bishop’ı akıl hastanesinden çıkartmak için Olivia aracılığı ile Irak’tan getiriliyor. Hikayenin ilerleyen bölümlerinde de “Fringe Departmanının” bir üyesi oluyor. Babasına yani Walter’a karşı onun “Deli” kimliğini bahane ederek olabildiğince soğuk davranıyor. Bu da doğal olarak kendisinden zaman zaman gıcık kapmanıza neden olabilir. Özellikle birinci sezonun en göze çarpan karakteri.
Nina Sharp (Blair Brown): Dünyanın en büyük şirketlerinden biri olan ve hikaye boyunca da gıcık kapacağımız bir şirket olan “Massive Dynamic”in CEO’su. Özellikle ilk sezonda her olayın altından nasıl bir “MD” imzası çıktığını göreceksiniz. Ek olarak da Walter’ın eski arkadaşı.
Philip Broyles (Lance Reddick): Babacan, güvenilir ve işinde de başarılı bir FBI ajanı olarak göze çarpıyor. Bunun dışında Olivia Dunham’ın patronu ve FBI’ın yetkili kişilerinden. Fringe Departmanının da en üst halkası.
Astrid Farnsworth (Jasika Nicole): Walter’ın laboratuvar asistanıdır. Hakeza yine kendisi de Fringe Departmanının bir üyesidir. Walter ise ismini sadece dizinin finalinde doğru olarak söyleyebilmiştir.
Ve Bonus olarak da; William Bell (Leonard Nimoy): Açıkçası kendisi hakkında spoiler vermeden fazla söylenebilecek bir şey yok. Walter Bishop’ın eski labaratuvar arkadaşı. Birlikte yüzlerce deney ve araştırmaya imza atmışlar lakin bir müddet sonra yolları ayrılmış. “Massive Dynamic”in kurucusu ve sahibi. Lakin şu anda hiç kimse nerede olduğunu bilmiyor. – En azından bizim evrenimiz de – NOT : Zaman olarak 1. sezon kast edilmiştir.
Evet, aşağı yukarı ana karakterler ve minik de olsa analizleri böyle. Şimdi karakterleri kabataslak da olsa tanıdığımıza göre hikayenin konusuna geçebiliriz. Fringe tanıtımımız yazı dizimizin 2.kısmında.
