Game of Thrones’un Geleceğine İlişkin Teoriler – Spoiler’lar
Soru 1: Jon Snow öldi mu, Issız Westeors kaldi mu?
Cevap: Jon Snow bedensel olarak büyük ihtimalle öldü. Ancak bu, Jon Snow’un tamamiyle öldüğü ya da geri gelmeyeceği anlamına gelmiyor. Zira Westeros’da ölüleri diriltme hususunda fazlasıyla yetenekli isimler mevcut. Ölüp dirilenler de bir hayli fazla.
Örnek olarak Berrick Dondarion’u verebiliriz. Hatırlayanlar olacaktır, “Hound” Clagene, Arya Stark’ı kaçırdığı zaman bir ara yakalanmış ve tek gözü kör bir adam tarafından çadırda tutsak alınmıştı. Onu tutsak alan kişinin adı Lord Berrick Dondarion‘dur. Kendisi, Lord of Light inancının bir üyesidir ve kızıl büyücü Melisandre gibi o da ışığa hizmet eder. Bu yolda kendisine ölümsüzlük benzeri bir armağan verilmiştir. Dondarion, dizinin o bölümünde Hound ile dövüşürken Hound kılıcını boydan boya Lord Dondarion’un omuzundan göğsüne kadar sokmuş, ölen Dondarion, kısa bir süre sonra hiçbir şey olmamışçasına tekrar ayağa kalkmayı başarmıştı. Tabi yaraları vücudunda kalmak şartıyla.
Yani özetle, eğer Jon Snow diriltilecekse, bunun için yeterli malzeme ve zemin elimizde. Jon suikaste uğradığında kızıl büyücü Melisandre de kaledeydi. Yani eğer “Işığın Hizmetkarları” diriltmek isterlerse, Jon’un geri dönmemesi için bir sebep yok. Ancak iş o kadar da kolay değil. Şahsen ben Jon’un dizide uzun bir süre olmayacağı inancındayım. Çünkü George R.R. Martin, Jon gibi bir karakteri bir sezon finalinde öldürüp diğer sezon prömiyerinde geri getirecek kadar saf ve sevecen bir adam değil.
Soru 2: Jon Snow neden bu kadar önemli?
Cevap: Acaba gerçekten önemli mi? Aslında önce bu soruyu sormamız gerekiyor. Zira düşündüğümüz gibiyse aslında kendisi çok önemli. Düşündüğümüz ne mi? Bu bizim için 2 farklı sorunun cevabında gizli. Birinci soru, Jon Snow gerçekte kim? İkinci soru, Azor Ahai kim?
Soru 3: Jon Snow gerçekte kim?
Cevap: Yukarıda anlattığımız hikayede, Targaryen hanedanını yıkan olaylardan bahsetmiştik. Kendisinin “Seçilmiş Prens” olduğuna inanan Rhaegar Targaryen, Stark hanesinden Lyanna’yı kaçırmıştı. Westeros’daki söylentiler, Rhaegar’ın Lyanna’yı kaçırışı mevzusunun tek taraflı bir davranış olmadığı yönünde. Büyük bir kesim, kral Robert’ın kendilerini katledeceğinden korkmadığı anlarda şunu dile getiriyor:
“Rhaegar, Lyanna’yı kaçırıp tecavüz etmedi. Rhaegar aşık olduğu kadını kaçırdı ve kendisine aşık olan kadını kaçırdı. Çünkü Lyanna da Rhaegar’a aşıktı. Nişanlı olduğu için elinden bir şey gelmiyordu ancak o da Son Ejderha’ya büyük bir aşkla bağlıydı. Bunu bilen Rhaegar, ölümü de göze alarak Lyanna’yı kaçırdı. Onu kaçırırken hem hanedanı, hem varisliğini hem de hayatını tehlikeye attığını biliyordu. Ancak yüreğine söz geçiremedi.
İşte bu aşk, yani “Ateş olan Rhaegar” ve “Buz olan Lyanna”nın büyük aşkı – yani bir diğer deyişle “Buz ile Ateş’in Şarkısı” bir meyve verdi. Rhaegar ve Lyanna’nın aşkından bir çocuk doğdu. Tüm seriye adını veren “Buz ve Ateş’in Şarkısı” olan bu çocuğun kim olduğunu henüz bilmiyoruz.
Bu çocuğun kim olduğunu bilmesek de, kim olabileceğine dair elimizde birkaç gösterge mevcut.
Lyanna Stark, ölümünden hemen önce, yanında olan ağabeyi Eddard Stark’ın kulağına sürekli aynı şeyi fısıldıyor:
-“Söz ver Ned, bana söz ver…”
Lyanna’nın ölüm döşeğinde ısrarla söz ver diyecek kadar endişelendiği şey nedir? Rhaegar’a olan aşkı mı? Gerçekçi değil, zira ölmek üzere olan birisi, kendisini kaçıran bir prense aşık olduğunu gizleme gereği duymaz.
Bu durumda akıllara tek bir ihtimal geliyor, Rhaegar ve Lyanna aşkından doğan çocuk… Lyanna, Rhaegar’ın Robert tarafından katledildiğini ve kendisinin de öleceğini bildiği için, büyük ihtimalle Robert’ın öldürmesinden korktuğu yeni doğan bebeğini ağabeyi Eddard Stark’a emanet ediyor ve ona tembihliyor:
“Söz ver Ned, kimseye söylemeyeceğine dair söz ver…”
Dizinin muhtelif yerlerinde Catelyn’in Ned’e hala kendisini aldattığı için kızgın olduğunu görüyoruz. Ancak her seferinde çevresinden “Ned sana ihanet edecek tarzda bir adam değil aslında” tepkisini alıyoruz. Gerçekten de Ned Stark, karısı Catelyn’e tutku derecesinde bağlı ve onurlu bir adam. Onun Robert ile yaptığı sohbetlerde de karısını aldatmaya yanaşmadığına ilişkin emareler bir hayli fazla. Ancak Robert, özellikle Kings Landing yolunda “Neydi şu senin piçin annesi? Onu çok sevmiş olmalısın, fazla bahsetmiyorsun” diyordu. Ned de bir süre düşünüp cevap verebilmişti (muhtemelen öyle bir kadın olmadığı için duraksıyordu).
İşte tüm bu göstergeler bize şunu söylüyor:
Ned muhtemelen eşi Catelyn’i aldatmadı, yanındaki çocuğun kendi çocuğu olduğu fikrini aşılamak ve bunu eşinden bile saklayabilmek adına karısına onu aldattığını söyledi. Aynı yalanı Robert’a da söyledi çünkü muhtemelen Robert’ın çocuğu öldürmesinden korkuyordu. Bu da bize Lyanna tarafından “kimseye söyleme” şeklinde korunmaya çalışılan çocuğun aslında Ned Stark’ın piçi olduğunu, yani Jon Snow olduğunu gösteriyor.
Daha açık şekilde yazacak olursak:
Muhtemelen Jon Snow, Rhaegar Targaryen ve Lyanna Stark’ın oğlu, buz ve ateşin şarkısından doğan çocuk, Targaryen Hanedanı’nın kalan son varisi, tahtın gerçek sahibi, Daenerys Targaryen’ın ve babası bildiğimiz Ned Stark’ın öz yeğeni…
Ortalık karıştı değil mi? Ama aslında tam olarak, yeterince karışmadı!
Soru 4: Azor Ahai kim?
Cevap: Azor Ahai, Light Bringer’ın sahibi. Light Bringer yanan bir kılıç. Alev alev. İşte bu sebeple Azor Ahai olan kişinin öncelikle ateşten etkilenmemesi, ateşe dokunabilmesi gerekiyor. Targaryen hanedanında yer alan üyeler, kendilerinin “Ejderha Kanı” taşıdıkları inancındalar. Bu sebeple ateşe dayanıklı olmaları gerekiyor. Ancak uzun zamandır ne gerçek bir ejderha, ne de liyakat sahibi bir Targaryen var olmadığından, ateşe elini sokacak kadar saf bir Targaryen da doğmamış görünüyor.
Ancak, dizinin muhtelif yerlerinde Daenerys Targaryen’ın ateşe olan direncine şahit oluyoruz. Önce Dothraki lideri Drogo’yla evlenmeden önce banyo yaparken kaynar suya gözü kapalı dalması, sonrasında Dothrak çadırında büyücünün yaptığı büyü sonrası Ejderha’larla birlikte alevlerin arasında çıkması, Daenerys’i gerçek bir Targaryen yapıyor. Yani bu da demek oluyor ki, Targaryen’lerin ateşe olan dayanıklılığı bir gerçek ve Azor Ahai, muhtemelen bir Targaryen. (Viserys’in ateşe dayanıklı olmadığını ve Khal Drogo tarafından kafasına dökülen erişimiş altın sebebiyle öldüğünü hatırlatalım.)
Şimdi gelelim işin diğer boyutuna… Azor Ahai’nin geri dönüp dönmeyeceğini bilmiyoruz, ancak “Winter is Coming” yani kışın geldiğini biliyoruz. Bu durumda eğer bir kış ve bir uzun gece olacaksa, Westeros’u kurtaracak olan ve Light Bringer’ı eline alacak olan bir kahramanın gelmesi olası. Bu kişi bir erkek mi olacak bir kadın mı bilmiyoruz. Ancak “Beklenen Prens” terimi bize bunun bir erkek olmasının olası olduğunu gösteriyor. Yani Azor Ahai gelecekse ve bir kadın değilse, geriye yaşayan tek bir Targaryen kalıyor, o da Rhaegar’ın oğlu olduğuna inandığım Jon Snow…
İşte bu faktörler bir araya geldiğinde, Jon Snow’un gerçek anlamıyla, tam olarak ölmüş olması pek olası değil. Öldüyse bile Jon Snow olarak ölmüş olması söz konusu. Bedenen ölümün bu dizide çok bir anlam ifade etmediğini tekrarlamama gerek yok sanırım.
Diğer bir faktör ise Melisandre’nin rüyalarında saklı. Daha önce Stannis’e “Beklenen Prens” ve “Işığın Oğlu” yakıştırmasını yapan Melisandre, bu dönemde aslında rüyalarında kehanete konu prensin yüzünü tam olarak görmüyordu. Ancak duvara taşındığında ve Jon Snow’la yakınlaştığında Melisandre’nin rüyalarında sürekli olarak Jon Snow’u gördüğünü biliyoruz (rüyalarını netleştirmek adına Jon Snow’la ilişkiye girmek istemesi bundan). Eğer Melisandre başarılı bir kahin ise ve Azor Ahai’nin geleceğini görebiliyorsa, rüyalarında yüzünü net seçebildiği Jon Snow’un Azor Ahai olması büyük bir olasılık. Yine de bunların tamamen teori olduğunu anımsatmakta fayda var.
Son bir şey…
Duvarda Jon Snow’a hediye edilen Valyrian çeliği kılıç, hikayelerde betimlenen Light Bringer’a şeklen çok benziyor. Jon, bu kılıçla ak yürüyenlerden birilerini hakladığında “Azor Ahai bu!” narasını attığımı hatırlıyorum. Eğer kılıç Light Bringer ise, alev almak için muhtemelen Jon Snow’un Azor Ahai’ye dönüşmesini bekliyor olmalı.