İki kuzen, bir yolculuk, bir yüzleşme ve yeniden kurulmaya çalışan ilişkiler. Kieran Culkin’e her ödül töreninde sektirmeden En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülünü kazandıran Gerçek Acı (A Real Pain), biraz geç kalmış olsa da nihayet 28 Şubat itibariyle ülkemizde gösterime giriyor. Senaryosunu, yönetmenliğini ve hatta başrolünü Jesse Eisenberg’in üstlendiği film, büyükannelerinin anısına Polonya’ya giden ve burada bir Holokost turuna katılan David ve Benjamin “Benji” Kaplan kuzenlerin yaşadıklarını konu alıyor.
Çocukluklarında birbirlerinden hiç kopmayan fakat hayatın akışıyla -David’in evlenmesi, baba olması ve New York’ta ikamet etmesiyle- aralarına mesafe giren kuzenler David ve Benji, büyükannelerinin ölümünün ardından bir Holokost turuna katılmaya karar vermişlerdir. Büyük mucizelerle soykırımdan sağ çıkmayı başarmış büyükannelerinin büyüdüğü evi de görmeyi planlarlar. New York Havaalanı’nda buluşan iki kuzen yolculuklarına başlar ve soluğu Polonya-Varşova’da alırlar. Burada rehberleri James ve turun diğer katılımcılarıyla buluşurlar: Yeni bir boşanma yaşamış Marcia, emekli çift Mark ve Diane, Ruanda soykırımından kurtulmayı başarmış ve sonradan Yahudiliğe geçmiş Eloge. Varşova’da Getto Kahramanları Anıtı’yla başlayan ve Lublin’deki Majdanek toplama kampına uzanan bu yolculuk, aile köklerini hissetmek isteyen David ve Benji’nin yüzleşmesine ve yeniden birbirleriyle bağ kurmasını sağlayacaktır.
Filmde Jesse Eisenberg’in canlandırdığı David, internetteki banner reklamların pazarlama işinde, evli ve bir çocuk babası. Hayata daha gerçekçi bir bakış açısına sahip, spontanenin aksine daima programlı bir şekilde ilerlemeyi tercih ediyor. Kendine dair sıkıntıları yok değil, özellikle de girişkenlik konusunda. Kieran Culkin’in canlandırdığı Benji ise David’in aksine akışına göre yaşayan, ağzı laf yapan, girdiği her ortamda adeta rol çalan bir karakter. Ve tabii çok fazla duygu iniş çıkışları yaşıyor. Spontane tavrının sonucunda hayatında düzene dair hiçbir şey yok. Ne zaman ne yapacağı (ya da ne söyleyeceği) belli olmayan Benji, “varlığı bir dert, yokluğu yara” denecek türden bir kişilik. Will Sharpe’ın canlandırdığı James ise grubun İngiliz tur rehberi. Yahudi olmadığı halde Yahudilerin tarihine merak duyduğu için bu mesleği oldukça istekli bir şekilde yapıyor. Fakat o da tur sırasında Benji’den payını alıyor. Turun katılımcıların Marcia rolünde Jennifer Grey’i izliyoruz. (Bu arada Jennifer Grey deyince hemen hemen herkesin aklına Dirty Dancing gelecektir ama filmde kendisinin o haline benzer hiçbir yanı kalmamış. Yaptırdığı estetikler kötü değil ama en azından benim bildiğim Jennifer Grey değil.) Yahudiliğe geçen Eloge rolünde Kurt Egyiawan yer alırken Diane ve Mark çiftini Liza Sadovy ve Daniel Oreskes canlandırmakta.
Gerçek Acı, birbirlerinden uzaklaşan iki kuzenin yeniden bir bağ kurmasını bazen komik bazen de duygusal anlatıyor. Ve geri plandaysa sadece tura katılanlara değil tüm izleyenlere ufak da olsa bir Polonya ve Holokost turu sunmakta. Çoğu sahnede kendimi tura katılan üyelerden biri gibi hissettiğimi söyleyebilirim. Varşova’da Grzybów Meydanı, Varşova Ayaklanması Anıtı, Lublin’de Yahudi Kapısı olarak da bilinen Grodzka Kapısı, Polonya’daki en eski Yahudi mezarının yer aldığı -1541 yılında hayatını kaybeden Jacob Kopelman Levi’ya ait- mezarlık ve tabii ki insanın içini büyük bir üzüntü ve dehşete sokan Majdanek Kampı. Bu arada görüntü yönetmeni Michał Dymek’in ortaya çıkardığı planlar da bir o kadar iyi, özellikle de turun Majdanek Kampı durağındaki görüntüler.
Ve filmin oyunculuklarına gelirsek. Dünya üzerinde nerede bir ödül töreni yapılıyorsa, neredeyse hepsinde En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülünü kazanan Kieran Culkin bu filmin merak uyandıran en önemli nedeni. Çünkü senaryo özgün olsa da daha önce görmediğimiz ya da bilmediğimiz bir şey değil. Culkin’in oyunculuğu iyi mi, iyi. Fazlasıyla duygu değişimi yaşayan Benji karakteri, içindeki kederi ve acıyı itiraf etmesiyle kendini izleyiciye daha da fazla bağlıyor. Özellikle filmin son sahnesinde çok etkilendiğimi belirtmek isterim. Fakat bu kadar ödülü hak ediyor mu, tartışılır. (A Complete Unknown’da rol alan Edward Norton bence göz ardı edilmemesi gereken bir performans sergiliyordu.) Bu arada filmde David rolüne hayat veren Jesse Eisenberg de gayet iyi bir oyunculuk sergilemekte. Takıntılı ve güvensiz David karakteriyle, kimi sahnelerde kendisini Culkin’den daha fazla beğendim.
Gerçek Acı, insanı hem üzen hem de tebessüm ettiren bir yolculuk hikâyesi. Ama eleştirilerde bahsedildiği gibi bir şaheser ya da “sinema budur işte” dedirtecek bir film değil. (Geçtiğimiz yılın en fazla abartılan filmlerinden biri olduğunu düşünüyorum. İlk sıramda ise hiç şüphesiz Anora var.) Acıya, kedere, yeniden bağlanmaya dair bir hikâyenin yanı sıra Polonya’yı izlemek istiyorsanız ve tabii “Kieran Culkin ne oynamış bir bakalım” diyenlerdenseniz sinemada yerinizi ayırtabilirsiniz. Şimdiden iyi seyirler diliyorum.