Hayata Röveşata Çeken Adam Film İncelemesi

1645

İsveçli yazar Fredrik Backman’ın A Man Called Ove adlı romanı, 2015 yılındaki ilk film uyarlamasının ardından bu defa İngilizce bir uyarlamayla yeniden karşımıza çıkıyor. Marc Foster’ın yönetmen koltuğunda oturduğu ve Tom Hanks’in başrolünü üstlendiği “A Man Called Otto” filmi 3 Mart itibari ile ülkemizde de gösterime girdi.

A Man Called Otto / Hayata Röveşata Çeken Adam: Konusu

60’lı yaşlarında olan Otto Anderson, kısa bir süre önce yaşamının tek anlamı diyebileceğimiz sevgili eşi Sonya’yı kaybetmiştir. Pittsburgh’taki banliyö evinde yaşamını sürdüren Otto, tam bir düzen-nizam-intizam insanı olarak komşularını da yeri geldiğinde çileden çıkarmayı başarır. Otto, çalıştığı şirketten de emekli olunca intihar planını devreye sokmaya karar verir. Hatta evinin elektriğini, telefonunu bile kapattırır. Fakat intihar girişimi yeni gelen komşuları Marisol, Tommy ve kızları tarafından sekteye uğrar. Bu karşılaşmayla birlikte Otto ve Marisol arasında ise beklenmedik bir bağ oluşur. İntihar girişimlerinden de vazgeçmeyen Otto, zaman geçtikçe çevresindeki insanlara daha duyarlı bir hale dönüşür.

Filmde Otto Anderson rolüne usta oyuncu Tom Hanks hayat vermekte. Otto’nun bir nevi hayata bağlanmasını sağlayan komşusu Marisol rolünde ise Mariana Treviño’yu izliyoruz. Marisol’ün eşi Tommy rolünde Manuel Garcia-Rulfo yer alırken Cameron Britton, Mack Bayda, Juanita Jennings ve Peter Lawson Jones filmin oyuncu kadrosunda bulunuyor. Filmde hem Otto’yu ve hem de eşi Sonya ile aralarındaki ilişkiyi anlamak adına geçmişe geri dönüşler sıkça karşımıza çıkmakta. Genç Otto rolünde Tom Hanks’in oğlu Truman Hanks’i izlerken, eşi Sonya rolünü üstlenen isim ise Rachel Keller. Filmin yönetmen koltuğunda Marc Foster’ı görüyoruz. Hanks başrolün yanı sıra eşi Rita Wilson ile filmin yapımcıları arasında yer alıyor.

Film, başlangıcından sonuna aynı durağanlıkla ilerlemesine rağmen beni kesinlikle sıkmadığını söyleyebilirim. Marisol ve ailesinin taşınmasıyla birlikte Otto’nun o sakin ve karamsar hayatının biraz da olsa tek düzeden çıkması izleyenleri de bir nevi hikâyenin içine çekiyor. Bu arada Tom Hanks ve Mariana Treviño’nun filmde iyi bir dinamik yakaladıklarını da belirtmek lazım.

Hayata Röveşata Çeken Adam – A Man Called Otto

Filmde geçmişe yapılan geri dönüşlerle Otto’yu biraz daha yakından tanıyoruz. Gençliğinde yaşadığı zorlu durumlar, biricik eşi Sonya ile tanışmaları ve evliliğe giden süreci de görüyoruz. Bu sahneler ister istemez izleyenlere “bizim hayatımızda da böyle bir aşk olsa” dedirtecek türden.

Bu arada filmin en sevimli karakterine değinmeden olmaz. Huysuz ve hayattan haz almayan Otto’nun sürekli karşısına çıkan o güzel kedi, filmin rol çalan karakteri diyebilirim. Otto ve kedi arasındaki ilişki de Marisol’le arasında oluşan bağ kadar izleyeni etkiliyor. (Keşke izlediğimiz filmlerin çoğu hayvan sevgisini birazcık da olsa barındırsa, ne güzel olurdu değil mi…)

A Man Called Otto / Hayata Röveşata Çeken Adam: Son Söz

İnsanın sevdiği birini kaybetmesi gerçekten çok zor atlatılan bir durum. Kaybı yaşayanlar için hayatın anlamı bir anlamda yok oluyor. Hele ki yaşanan kayıp insanın hayat arkadaşı, eşi olunca… İşte film en sevdiğinin kaybıyla hayatının anlamını yitirmiş bir insanın zamanla bunu tersine çevirme yolculuğunu anlatıyor. Hem de acıyı gözümüze sokmadan, gayet doğal bir şekilde. IMDB puanı şimdilik 7.5 olan filme benim puanım 7. Hem sevdiklerinizin hem de hayatın kıymetini anlayacağınız bu filme şans vermekte fayda var. Şimdiden iyi seyirler.