Önce insanların neden beğenmedikleri ile başlayalım; cevap basit; klişe ve zor bir senaryo…
Bence modern bir Fight Club izliyoruz. Bugün çıkıp “Evet bu bir Fight Club yorumudur” denilse önünde saygı ile eğilirim ama zannetmiyorum.
Hastalık derecesinde sorunlu adam ✔
Ultra zeki ✔
Uyuşturucu ✔
Seksi ✔
Hayali bir karakter ✔
Dizinin Hitchcock vari bir giriş ile gönlümüzü alıyor olması zaten içsel bir mesele anlatacağını delalet. Keza sorunlu bir hacker macerası izliyoruz ama görünen o ki tüm hayatı bize film tadında sunulacak. Diziler ile ilgili genel problemim, aslında sinema filmi olması gereken bir senaryoyu bitmesi gereken yerden sonra zorla uzatmalarıdır. Burada derin bir inceleme var. Bu mantıktan uzak.
Geriye aydınlanmayı anlatmak kalıyor. Fincher filmde gereğinden fazla metafor kullanarak yapmıştı bunu. Mevzu dizi olunca karakteri oturtmak ve hissettirmek daha kolay olacaktır. Gerek müzik kullanımı, gerekse uzun vadede işlenebilecek ayrıntılar barındırabilmesi, tahmin ettiğim gibi bir amacı varsa dizinin en büyük kozları olacaktır.
Dizideki ana karakterin amacı da aslına Fight Club ile bir ölçüde paralellik gösteriyor. Evil Corporation‘ın dizde dünya kapitalizmini sembolize ettiğini söyleyebiliriz. Bu anlamda filmdeki sistemi yok etme amacı ile dizideki şirketi yok etme amacı benzer. Hikayenin sonu ne olur bilmiyorum ama iyi bir yolda gittiği kesin. Dizinin evreninde insanlar o ve ya bu şekilde Evil Corporation‘ın bir ölçüde müşterisi. (Bu arada E Corp logosu ile Dell’in logosunun birbirine benzerliği gözden kaçamayacak kadar belirgin) İlk bölümlerde gösterilen modern toplum eleştirisi ve gizli kahramanlık, zamanla daha büyük bir hedef ve agresif bir devrimciliğe doğru evriliyor.
5 bölüm geçti ve beni True Detective’in ilk sezonundaki meşhur sahnesi hariç bu kadar etkileyen bir iş yapılmamıştı TV ekranında. 4. bölümde yaşanan uyuşturucu tribi bana biraz David Lynch havası verdi. Hatta genel bir sürrealizmden farklı olarak, dizinin senaryosuna dair net olarak ipuçları verdiğini de görebiliyoruz. Belki de bunun da bir amacı var bilemiyorum. Ama dediğim gibi TV ekranında izlediğim en iyi işlerden biriydi. Resmen koltuğa çivilendim.
Karakterin kendi iç hesaplaşmaları ile yaşadığı dünyaya karşı beslediği öfke bence tam kararında işlenmiş. Klasik eşcinsellik, uyuşturucu vs. gibi temalar bence bu tarz bir işe göre az bile kullanılmış.
Yer yer sıradan insan ile sıra dışı insan karşılaştırılması, bazen direkt bazen de dolaylı olarak gözümüze sokuluyor. Buradan ana karakter ile ilgili bir anti-kahraman altyapısı oluşturulduğunu düşünüyorum. Bu yapı aniden yerle bir de edilebilir, bunun üzerine bir senaryo da kurulabilir. Zaman gösterecek ancak her iki durumda da dizinin, izleyiciyi bağlayabilecek bir anlatım ve karakter derinliğine sahip olduğunu ilk 5 bölümden anlayabileceğimizi düşünüyorum.
Umarım bu tempoyu koruyarak aynı düzlemde diziyi devam ettirebilirler. Çünkü hissettiğim kadarıyla çok akıllı bir ekip ve başarılı olma potansiyeli yüksek bir senaryo var.