Yıl 2019’du. Birçoğumuz o zamana kadar hem film hem de dizi olarak Batman’i ve Gotham şehrinin kendine has karakterlerini farklı anlatımlarla izlemiş, bazılarına hayran kalmış bazılarına da “eh işte” demiştik. DC Comics’in o özel karakterlerinden biri de Arthur Fleck, yani namı diğer Joker’di. İşte 2019 yılında Todd Phillips’in yönetmenliğinde, Joaquin Phoenix’in oyunculuğunda öyle bir Joker hikâyesi karşımıza çıkmıştı ki, bir komedyen olmak için çabalayan Arthur Fleck’in o karanlık dönüşümü izleyen herkesi fazlasıyla etkilemişti. Filmden çıkan herkes acaba devamı gelir mi diye düşünürken aylar aylar sonra pandemi oldu ve hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Kayıplar, üzüntüler, tedirginlikler yaşadık. Ve yeni alışkanlıklar edinmek zorunda kaldık. 2022 yılına geldiğimizde nihayet beklenen açıklama geldi ve Joker filminin devamı üzerinde çalışıldığı ve bir müzikal olacağı ortaya çıktı. Phoenix yeniden Joker’e hayat verecek, Lady Gaga da Harley Quinn karakteriyle hikâyeye dahil olacaktı. Zaman aktı geçti ve nihayet 2024 ekim ayına geldik. Uzun zamandır merak uyandıran Joker: İkili Delilik (Joker: Folie à Deux) 4 Ekim itibariyle sinema salonlarında yerini alıyor. Hem de izleyicilere IMAX deneyim şansını da sunarak…
Son olarak ünlü talk show sunucusu Murray Franklin’i canlı yayında öldüren Arthur Fleck, Arkham Hastanesi’nde işlediği suçlardan ötürü mahkemeye çıkacağı günleri beklemektedir. Bir zamanlar gardiyanlara ve diğer mahkûm arkadaşlarına şakalar yapan Arthur’dan eser kalmamıştır. Zayıf ve çökmüş Arthur için her gün bir diğerinden farklı değildir. Dışarıdaysa ünlü bir kişiliğe dönüşmüş, hayran kitlesi oluşmuştur. Hatta onu anlatan bir televizyon filmi bile yapılmıştır. İçine kapanık ve sessizliğe bürünen Arthur’un değişimi hastanedeki müzik sınıfına dahil olmasıyla başlar. Burada kendisine hayranlık duyan hastalardan Lee ile tanışır. Lee anlattıklarıyla Arthur’u etkisi altına alır. İçinde aşkın kıpırtıları başlamıştır başlamasına ama dava gününe de hazırlanması gerekir. Savcı Harvey Dent idamdan başka bir seçeneğin olmadığını her gün televizyondan açıklıyor, avukatı Maryanne ise içindeki ikinci bir benliğin bunlara sebep olduğunu savunarak Arthur’un farklı bir tedavi altına alınması için çaba sarf ediyor. Kim bilir, belki dava öncesinde Paddy Meyers’ın kendisiyle yapacağı televizyon röportajı lehine yarayabilir. Sonunda dava başlar. Arthur, içindeki ikinci kimliği Joker’in etkisi altında mı bu suçları gerçekleştirmiştir yoksa yaptıklarının sorumlusu bizzat kendisi midir?
Joker: İkili Delilik filminin senaryosu ilkinde olduğu gibi yine Todd Phillips – Scott Silver ikilisine ait. Phillips yine yönetmenliği üstlenirken Joaquin Phoenix de karşımıza çıkardığı Joker karakterini hiç çizgisinden sapmadan aynı etkileyicilikle canlandırmaya devam ediyor. Hikâyeye Lee yani namı diğer Harley Quinn rolüyle dahil olan Lady Gaga da hem oyunculuğuyla hem de sesiyle fazlasıyla iyi bir performans sergilemekte. Brendan Gleeson, Arkham’ın gardiyanlarından Jackie Sullivan rolünde. Catherine Keener ise Arthur’un avukatı Maryanne’e hayat veriyor. Steve Coogan, Arthur’la hapishanede röportaj yapan ünlü TV yıldızı Paddy Meyers rolünü üstlenirken, Industry dizisinin başarılı oyuncularından Harry Lowtey Harvey Dent rolünde karşımıza çıkmakta. (Hatta dizide beraber rol aldıkları Ken Leung’la mahkeme sırasında karşılıklı sahneleri de var.) Zazie Beetz, Leigh Gill ve Sharon Washington da devam filmine az ama öz sahnelerle geri dönüyorlar.
İlginç bir başlangıçla hikâyeye giriş yapan Joker: İkili Delilik, yine o ilk filmdeki karanlık havayı sürdürmeye çalışıyor. Çalışıyor diyorum çünkü bir müzikal olması filmin bazı noktalarında algıyı birden bambaşka bir yere çekiyor ve içine girdiğiniz o ruh halini darmadağın ediyor. Ve ne yazık ki bu iyi bir yönde değil. Evet, şarkılar hikâyenin akışına uygun bir şekilde seçilmiş. Fakat Arthur’un içindeki müziği olayların akışına göre keşfetmesi bazı sahnelerde izleyicinin algısını başka yere çekerek var olan hikâyeden de koparıyor. Hatta Lee ve Arthur’un birlikte şarkı söyledikleri sahnelerden bir tanesi bende bir La La Land izlenimi bırakmadı değil. Kendi adıma müzikal olarak etkilendiğim iki sahne oldu. Bunlardan bir tanesi hastanede Harvey Dent’in açıklamalarını izlerken seslendirdiği For Once in My Life, diğeri ise mahkeme salonundaki The Joker performansı. (Bu arada The Joker şarkısının film için özel yazıldığını zannediyordum ama 1964 yılında bir müzikal için yazılmış. Şarkıyı ilk seslendiren Anthony Newley’den ayrıca dinlemenizi tavsiye ederim.)
Ve tabii bir de Lee yani namı diğer Harley Quinn’e değinmemiz gerekiyor. Hastanedeki karşılaşmalarıyla birlikte Lee artık Arthur’un bir parçası. Lee’nin Harley Quinn’e dönüşmesinin nasıl olduğunu hikâyeye aşina olan ya da daha önceki uyarlamalarda izleyen herkes biliyor. Fakat bu ne yazık ki bu filmde fazlasıyla cimri kullanılmış. Lady Gaga’ya bol bol şarkı söylettirmenin yanı sıra karakterinin arka planını dolduracak dramatik sahneler yazılsaydı daha tatmin edici olabilirdi. (Bu sene yayınlanan Prime Video animasyon serisi Batman: Caped Crusader’da bile daha iyi bir Harley Quinn dönüşümü seyrettim.) Gerçi filmin sonuna doğru olanları düşünürsek belki ayrı bir Harley Quinn filmi de çıkabilir. Hikâyede ara ara Arthur için bir TV filmi yapıldığından bahsediliyor. Bu kadar vurgulanan TV filmini yönetmen belki bir sahnede yer verir diye düşünürken o da hayal kırıklığı oluyor ve sadece diyaloglarda kalıyor. Görsellik ve görüntüler açısından söylenecek pek bir şey yok, çünkü görüntü yönetmeni Lawrence Sher ilk filmde olduğu gibi burada da harika bir iş çıkarmış. Müzikal olduğu için şarkılardan da biraz bahsedelim. That’s Life’tan Get Happy’ye, If You Go Away’den That’s Entertainment’a, Gonna Build a Mountain’dan Smile’a birçok şarkının cover versiyonları filmin hikâyesinde kendine yer buluyor. Hatta Lady Gaga’nın geçtiğimiz günlerde çıkardığı Harlequin albümünde bunları dinleme şansına sahipsiniz.
IMAX sertifikalı dijital kameralarla çekilen Joker: İkili Delilik filmini ise IMAX with Laser teknolojisine sahip Cinenova Marmara Forum’da izleme şansına eriştik. Sinema severler biliyor ki IMAX teknolojisiyle çekilen filmleri İstanbul’da hatta ülkemizde izleyebilmek büyük bir sıkıntı. İstanbul’da IMAX salona sahip olan sinemalar bir elin beş parmağını geçmeyecek durumda ve lokasyonları açısından da çoğu zaman sıkıntı. Evet IMAX salon ciddi bir maliyet ama izleyiciyi de sinemaya çekecek en önemli unsurlardan biri. Basın gösterimi öncesi Cinenova’nın kurucusu Muzaffer Yıldırım ve IMAX Kıdemli Başkan Yardımcısı John Schreiner de IMAX’in önemini fazlasıyla vurguladı. Schreiner, IMAX teknolojisiyle çekilen filmlerin nasıl meşakkatli bir işlemden geçtiğini ayrıntılı bir şekilde anlatırken (görüntülerin, seslerin remaster edilmesi gibi) 2025 yılında vizyona girecek ve gişe rekorları kırması muhtemel 14 filmin de bu teknolojiye sahip olduğunu belirtti. Şubat ayında Captan America: Brave New World ile başlayacak olan bu yeni IMAX teknolojisi, mayıs-eylül ayları arasında vizyona girecek filmlerde uygulanacak. Muzaffer Yıldırım ise IMAX deneyimi yaşatacak başka salonların açılışını müjdelerken sektördeki içerik sıkıntısına değinmeden geçmedi. Sanatçıların gişe kaygısını bir kenara bırakıp sinemalar için film yapmaya davet ederken kendisinin ise bu yıl içinde 7-8 tane film yapacağını ve film yapmaktan da hiçbir şekilde vazgeçmeyeceğini söyledi. Evet, dediği gibi son yıllarda çekilme şansına sahip senaryolar çok vasat olabilir ama çok iyi senaryoya sahip olup da sektörde bir isim olmadığı için yapımcı bulamayan insanlar da var. Bence bunların arayışına girilirse izleyici de daha derin ve anlamlı hikâyeleri izleme şansına erişecektir.
Joker: İkili Delilik, beklentilerin çok yüksek tutulduğu bir devam filmi olduğu için biraz hayal kırıklığı yaratabilir. Filmi sevip sevmemek arasında bir ikilem yaşayacağınıza hiç şüphem yok. Yine de Joaquin Phoenix’i yeniden Joker rolüyle izlemek ayrı bir keyif. Kendinize bir güzellik yaparak IMAX teknolojisine sahip bir salonu tercih edin. Filmin IMDb puanı şimdilik 5.6 ama belki biraz daha yükselir. Şimdiden herkese keyifli seyirler.