Her Kore dizi izleyicisinin aklından şunlar geçmiştir eminiz: “Bir dakika, bir dakika… Ben bu sahneyi bir yerden hatırlıyorum ama”… Merak etmeyin, yalnız değilsiniz, aynı düşünceler bizde de var… Çünkü klişeler, Kore dizilerinin olmazsa olmazlarından.
Öncelikle şu konuda anlaşalım: Kore dizisi demek, klişe öğelerin kullanımı demek. “Klişe” denilince aklınıza hemen olumsuz düşünceler üşüşmesin, Kore dizilerinin güzelliği bir yerde o klişelerden geliyor çünkü. Hatta ben ellerinde bir klişe kontrol listesi olduğunu ve dizileri çekerken bu kontrol listesinin üzerinden birer birer geçtiklerini düşünüyorum 🙂 Şaka bir yana, Kore dizilerinin vazgeçilmezi klişeleri seviyoruz. Bazılarını daha çok seviyoruz, bazılarına anlam veremiyoruz ama onlarsız da yapamıyoruz.
Bu yazımızda k-dramalarda en çok kullanılan Kore dizi klişeleri neler, onları listeledik.
1- Arkadan Sarılma
İster dram olsun ister komedi, Kore dizilerinin türü ne olursa olsun biraz da olsa romantizm içerdiği bir sır değil. İşte dizilerin o romantik anlarının vazgeçilmez sahnesi; arkadan sarılma sahnesi oluyor çoğunlukla. Erkek ya da kadın fark etmez, beklenmedik bir anda karakterimiz arkadan sarılıverir sevdiğine. Çoğunlukla bu arkadan sarılan, sevdiğinin gitmesine engel olmak ister. Bu sahneler, romantizmin doruk sahneleridir ve çoğu zaman (Kore dizileri için elbette) ilk öpücük kadar değerlidir.
Saymadık ama sanırım bu arkadan sarılma anları, normal sarılmalardan çok daha fazladır. “Arkadan sarılma” için k-dramalarda da İngilizce söylenişi olan “Back Hug” kullanılıyor. Bu back hug’lar Kore dizilerinde o kadar önemli ve yaygın ki, bazı diziler (Örneğin My Love from the Star ya da Oh My Venus) kendileriyle biraz dalga bile geçiyorlar bu konuda.
2- Ayakkabı Giydirme
Kore dizi sektörünün peri masallarına karşı oldukça şaşırtıcı bir ilgisi var. Hemen her dizide bahsi geçen bir masal oluyor. (Mesela Secret Garden – Küçük Denizkızı). Sindirella da Kore insanının en etkilendiği masallardan biri olmalı ki, hemen her dizide bir ayakkabı giydirme-ayakkabı bağcığı bağlama sahnesi mevcut. En alakasız görünen dizilerde dahi; çoğunlukla erkek baş rol, bir çift ayakkabı alır ve sevdiceğine giydirir. Ayakkabı almamışsa, çıkan ayakkabısını giydirir. Ayakkabı ayağındaysa da bir şekilde bağcığını bağlar. Topuklu ayakkabıların topuğu her zaman kırılmaya meyillidir. Her k-dramada mutlaka bir ayakkabı sahnesi mevcuttur.
Tabi Kore dizilerindeki “masal” etkisi bununla sınırlı değil. Bir defa çoğu dizide, baş roldeki kızın giydirilip, süslendiği; bir partiye hazırlandığı sahne vardır. Ayrıca çoğu dizide baş roldeki kızımız Sindirella Kompleksi‘nden muzdariptir. (Kadınlarda bağımsızlık korkusu olarak literatüre geçen Andromeda Kompleksi ya da diğer tanımıyla Sindirella Kompleksi, her kadının bilinçli ya da bilinçsiz yaşadığı beyaz atlı prensi bekleme durumudur. Kaynak*) Kadın karakterleri güçsüz ve ezik gösteren bu kompleksten, son dönem Kore dizileri biraz da olsa kurtulmuş görünüyor. (Kore Dizileri ve Sindirella Kompleksi isimli yazımızda bu konuya detaylı olarak değineceğiz.)
3- Sırtta Taşıma
“Sırtta Taşıma” klişesi, Kore dizilerinin vazgeçilmezi ve sanıyorum Türk insanına da en tuhaf geleni. Erkek karakterimizin, sevdiği (ya da seveceği) kadını sırtında taşımasının genellikle iki sebebi olur: kızımız çok sarhoş olmuştur ya da ayak bileğini incitmiştir. Biz daha çok çocukların sırtta taşınmasına alışkın olduğumuzdan, yetişkin bir erkeğin, yetişkin bir kadını kucağında taşımak varken neden sırtında taşıdığını pek anlayamıyoruz elbette 🙂 Ancak sanıyoruz “sırtta taşıma”, Kore insanı için büyük bir yakınlaşmayı temsil ediyor.
Arkadan sarılma ile sırtta taşıma (İngilizce: Piggyback Ride) Kore dizilerinin tartışmasız en çok kullanılan iki klişesi. Eğer kimse birini bir yerden bir yere sırtında taşımıyorsa, o Kore dizisi eksik kalmıştır 🙂
4- Bilekten Tutup Çekme
Bilekten tutup çekme sahnelerinde sizin de aklınıza hep “Şimdi kızın kolu çıkacak!” düşüncesi geliyor mu? Yalnız değilsiniz 🙂 Eğer çiftimizin arasında hararetli bir konuşma geçiyorsa, kızlarımız genelde konuşmanın ortasında çekip gitme eğilimindedir Kore dizilerinde. Hal böyle olunca, erkek karakterimiz de kızımı bir hışım el bileğinden tutarak geri çevirir. Hiç bir zaman elden tutulmaz, hep bilekten tutulur. Ve bu mümkün olduğunca sert yapılır. Genellikle bileğinden tutulup çekilen kız, bir yere götürülür ve tartışmaya orada devam edilir.
Kore dizilerinde bilekten tutup çekme iki amaçla kullanılır genellikle: birini konuşmak için başka bir yere götürme ya da birinin gitmesine engel olma. Yukarıdaki sahnede (Heirs) olduğu gibi, bir kişinin tutmasının yeterli olmadığı durumlarda, iki kişinin bilekten tuttuğu sahneler de mevcut elbette 🙂
5- Aynı Evde Yaşama
Kişisel olarak en favori Kore dizi klişem, “aynı evde yaşama”. Eğer Kore dizilerine aşinaysanız, evlenmeden önce aynı çatı altında yaşamanın Kore toplumu için nasıl da büyük bir tabu olduğunu bilirsiniz. (Tabi bu dizilerde bize yansıtılan…) Dolayısıyla, aynı evde (ya da otel odasında) birlikte kalmak durumda olan erkek ve kadın arasındaki cinsel gerilim, bu klişeyi izlemesi en keyifli olanlardan birisi haline getiriyor. Başlarda birbirinden pek de hoşlanmayan baş rol oyuncularımız, bir şekilde aynı çatı altında yaşamak zorunda kalırlar. Bu tek gecelik kısa sürecek bir birlikte yaşama da olabilir, bir anlaşma sebebiyle çok daha uzun da sürebilir. Tabi eğer bir otele gidilmek zorunda kalındıysa, her zaman otelde çift kişilik tek bir yatak bulunan, tek bir oda boştadır 🙂 Ve her zaman kimin yatakta yatacağı, kimin yerde yatacağı konusunda bir tartışma yaşanır.
Birlikte yaşayan çiftimiz bir süre sonra bu duruma çok alışır ve birbirlerinden ayrılmak istemezler. Birlikte yaşama süreci elbette pek çok komik olayı da beraberinde getirecektir.
6- Sürpriz Öpücük / Kazara Öpücük
Kore dizileri çoğunlukla öpüşme konusunda cimri davranır izleyiciye karşı. Seks sahneleri, hele ki evlilik öncesi seks sahneleri, zaten yok denecek kadar azken, öpüşme sahneleri de sayılı olarak yer alır. İşte o sayılı öpüşme sahnelerinden -çoğunlukla ilki- kazara ya da sürpriz şekilde yaşanıyor. Mesela yere düşen çiftimiz, nasıl oluyor bilmiyoruz ama bir şekilde dudak dudağa buluveriyorlar kendinlerini. Ya da çok sarhoş/çok hasta/uyku sersemi olan karakterimiz, kendisiyle ilgilenen kişiyi bir başkası sanarak öpüverir.
Üstteki örneğimiz, Noble My Love isimli diziden, absürt seviyede zorlama (bir o kadar da sevimli) bir kazara öpücük 🙂 Tabi bu kazara öpücükler genelde iki tarafın da bir türlü aklından çıkmaz, birbirlerinden ne kadar da hoşlandıklarını bu sayede anlamaya başlarlar.
Bu ilk öpücüklerin bazıları da, bir taraf için sürpriz olarak gerçekleşir. Karakterlerimizden birisi, diğerini hazırlıksız yakalar ve beklenmedik bir anda öpüverir. Çoğu zaman bu öpüşmelerde hazırlıksız yakalanan tarafın gözleri kocaman açık kalacaktır.
7- Zengin Erkek, Fakir Kız
Sanıyorum bu hemen her Kore dizisinde yer alan klişenin yine Kore insanının peri masallarına olan düşkünlüğü ile alakası var. Çünkü dizilerimizde hep “Beyaz Atlı Prens” olmaya soyunan ve zor durumdaki kızımı içinde bulunduğu durumdan kurtarmaya çalışan bir varisimiz mevcut. Kore dizilerinde genelde erkek baş rolümüz çok zengin bir ailenin oğludur. Bu aile Kore ekonomisinin büyük bir kısmına sahiptir neredeyse ve gencimizden de er geç aile işinin başına geçmesi beklenir. Şirket ne olursa olsun fark etmez, bizim gencimizin işi bellidir: CEO olmak. Tabii bizim gencimizin hayalleri genelde farklıdır ve kendisi bu sorumluluğu hiç bir zaman kabul etmek istemez. Sonra karşısına fakir ama gururlu, çok çalışkan ve çok sempatik, hayatı türlü sorunlar içerisinde geçen fakir kızımız çıkar. Zengin gencimiz, fakir kızı o korkunç hayattan çıkarıp ona paranın satın alabileceği her şeyi vaat eder: elbiseler, ayakkabılar, çantalar vs. vs. vs. Tam bir peri masalı hikayesi, değil mi?
İş ve toplum hayatında kadınlara karşı ayrımcılığın yüksek seviyelerde olduğu Kore’de, kadınları sürekli bir başka erkeğin yardımına muhtaç gösteren bu hikaye örgüsü eskisi kadar kabul görmüyor maalesef. (Kore Dizileri ve Sindirella Kompleksi isimli gelecek yazımızda bu konuya da detaylı olarak değineceğiz.)
8- Araba Kazası
Kore’de trafik kazası oranları gerçekte nasıl bilemiyoruz ama dizilerdeki oranlara bakarsak durum oldukça ciddi görünüyor. Çünkü her dizide bir “trafik kazası” hikayesi mutlaka bulunuyor. Ya karakterlerimizden birisi kaza geçiriyor (muhtemelen hafızasını yitirmekle sonuçlanan), ya kazadan son anda kurtulunuyor, ya çocukluk travmalarında bir trafik kazası bulunuyor ya da en sevdiklerini bir trafik kazasında kaybetmiş oluyorlar.
9- Doktorlara Duyulan Büyük Saygı
Kore dizilerinin en kutsal mesleği; doktorluk. Aile içerisinde bir doktor bulunuyor, olmazsa ailenin bir yakını mutlaka doktor oluyor, o da olmadı önemli karakterlerden birisi doktor olmak istiyor. Hatta, doktor diploması olmasına rağmen mesleğini yapmayan karakterlerimiz bile söz konusu. Boys Over Flowers’da hem Yoon Ji Ho’nun dedesi doktordu, hem de kendisi ve Geum Jan Di doktor olmak istiyordu. Oh My Venus’de Kim Young-ho diploması olmasına rağmen mesleğini yapmıyordu, Baek Seung Jo doktor olmak için çabalıyordu, My Love from the Stars’da Do Min-Joon dünyadaki uzun yılları sırasında tıp okumayı da ihmal etmemişti, Cain and Abel ise zaten çoğunlukla hastane de geçiyordu… Örnekler çoğaltılabilir.
10- Kötü Kalpli Anne
Üst sıralarda zengin erkek, fakir kız klişesinden bahsetmiştik. İşte “kötü kalpli anne” klişesi de onunla birlikte geliyor. Aşırı zengin ailenin, herkese üstten bakan soğuk annesi, biricik oğlunun elbetteki sıradan bir kızla evlenmesini istemiyor. Muhteşem oğlunun ne hissettiğine bakmaksızın, sadece sosyal statüsüne uygun birisiyle evlenmesini bekliyor ki bunun için yapmayacağı şey yok. Çiftimize türlü eziyetler ediliyor, yapılmadık şey bırakılmıyor. Öyle ki bu kötü kalpli anneler resmen bir canavar haline dönüşüyorlar. Tabi fakir kızı ikna etmek için önce para kullanılıyor (Yeşilçam?), bu tutmayınca da kız bir şekilde sevdikleriyle tehdit edilmeye başlanıyor. Dizilerin çoğunda bu kötü kalpli anne eninde sonunda yola gelse de, bir dizideki anne var ki o torun sahibi olduktan sonra bile oğlu ile gelinini görmeyi reddetmeye devam ediyor: Secret Garden. Böyle anne, düşman başına.
11- İçki İçme Sahnesi
Kore dizilerinde neredeyse her bölümde bir içki içme sahnesi bulunuyor. Hem yerel içkileri soju, hem de bira, şarap gibi diğer alkollü içkiler endişe verici boyutlarda tüketiliyor. Her dizide mutlaka ama mutlaka çadır lokantalarından birinde oturup, sarhoş olana dek içki içme sahnesi mevcut. Tabi bu sarhoşlukların ardından da genelde sırtta taşıma sahneleri geliyor 🙂
12- Obur Kadın Karakter
Kore insanının yemek yeme alışkanlıklarıyla, bizimkiler arasında gerçekten dağlar kadar fark var. Tavuk ayağı olsun, domuz derisi olsun tüm sakatatlara olan aşırı ilgileri bir yana, Kore dizilerinde hapur hupur, şapur şupur yemek yiyen, daha kabaca söylemekse “tıkınan” bir kadın karakter mutlaka bulunur ve bu genelde de başroldeki kızımız olur. Genelde başrol kızımız hep açtır. Olduk olmadık yerlerde karnı guruldar ve önüne konan her yemeği büyük bir iştahla mideye indirir. Hep iştahlı olan bu karakter, o kadar yer ama ne hikmetse hiç kilo almaz.
13- Havalimanı/Hastane Sahnesi
Araba kazası dedik, doktorluk çok önemli dedik, aşırı zengin bir karakter mutlaka bulunuyor dedik. Hal böyle olunca, havalimanı ve hastane sahneleri de kaçınılmaz oluyor elbette. Oldukça komik şekilde başlayan Kore dizileri ilerleyen bölümlerde dram dozunu arttırmaya başlar. Finale 2-3 bölüm kala da çoğu zaman dizinin dram kısmı pik yapar. İşte o anlarda baş rollerimizden biri ya hastaneye düşer ya da ülkeden ayrılmaya karar verir. Tabi hastaneye düşen sevgilinin başında beklenmeli ya da ülkeyi terk etmeye çalışan sevgiliye engel olmak için havalimanına koşarak gitmelidir.
14- Ateşlenme/Hastalanma Sahnesi
Kore dizilerinde ne zaman bir karakter kısa süreli de olsa sağanak yağmur altında kalsa, hemen ardından ateşlenip yataklara düşer, bilincini kaybedecek şekilde hasta olur. Tabi bu ateşlenme sırasında o anda yanında olan kişi (çoğu zamanda gelecekte ona aşık olacak kişi) onunla ilgilenmelidir. Islak bezle ateş düşsün diye başına bez koyulur ve mutlaka ya lapa ya da çorba yapılır. Tabi hasta bakıcı, uyuyan sevdiceği uzun uzun izlemeli, saçını okşamalıdır.
15- Duvara Yaslama
Ve geldik listemizin son maddesine. Efendim Kore dizilerinde çok seven ve artık dayanamayan erkek karakterimiz, yeri gelir çok hiddetlenir ve sevgilisini sert bir şekilde duvara yaslar. Bu çoğu zaman karşısındakine bir şeyi ispat etmek içindir. Tabi bu hareketten ürken kızımız da karısındaki sert erkeğe bakıp kalır. Bazen bu duvara yaslama sahneleri, erkek karakterin, kızı öpecekmiş gibi yapıp kandırmasıyla sonuçlanır.
BONUS: Bu da Kore dizi klişelerinin özet hali 🙂
Listemize katılıyor musunuz? Siz hangi klişeyi daha çok seviyorsunuz? Eksik olduğunu düşündüğünüz klişeler olduğunu düşünüyorsanız yorum bırakın, listemize ekleyelim…
Yükleniyor ...
