Bazı hikâyeler ve kült haline gelen kimi karakterler yıllar içinde yeniden uyarlamalarıyla izleyicinin karşısına çıkmaya devam ediyor. Bunların arasında izlemekten sıkılmayacağın ne olur deseler, benim için bir tanesi hiç şüphesiz Kurt Adam’dır. İşte 2025 yılının ilk ayında iç ürpertici bir Kurt Adam uyarlaması beyazperdede yerini alıyor. 1941 yapımı The Wolf Man filminden yola çıkarak hazırlanan ve bir Blumhouse yapımı olan Kurt Adam, Christopher Abbott ve Julia Garner’ın başrollerinde, Leigh Whannell’ın yönetmenliğinde 24 Ocak’ta sinema severlerle buluşuyor.
Hikâyenin başında ilk olarak 1995 yılına bir yolculuk yapıyoruz. Oregon’un o eşsiz doğasına eşlik eden dağlık bölgede bir yürüyüşçü kaybolmuş, hatta hayvanlardan kaptığı bir hastalık yüzünden kurt surat olarak tabir edilen bir yaratığa dönüşmüştür. Küçük Blake Lovell ve sert tavırlı babası Grady, avlanmaya çıktıkları bir gün efsaneye dönüşmüş bu yaratıkla karşılaşırlar. Tüyler ürperten bu olayın üzerinden 30 yıl geçmiştir ve Blake’i bu defa San Francisco sokaklarında kızı Ginger’la birlikte görürüz. Yazarlık yapan ama halihazırda işsiz olan Blake, gazeteci eşi Charlotte ve kızıyla birlikte hayatını sürdürmektedir. Her evlilikte olduğu gibi onların da kendilerine göre sorunları vardır. Ve bir gün Blake, uzun zamandır kayıp olan babası Grady’nin ölü varsayılması üzerine Oregon’daki aile evinin kendisine miras kaldığını öğrenir. Travmatik çocukluk anılarına da ev sahipliği yapan bu topraklara eşi ve kızıyla birlikte ziyaret etmeye karar verir ve Charlotte’u da ikna eder. Şehirden biraz uzaklaşmak ve bir aile olarak beraber vakit geçirmek belki evliliklerine de iyi gelecektir. Ve nihayet yola çıkarlar. Aradan uzun zaman geçtiği için yolları karıştıran Blake’e ormanda gördükleri babasının arkadaşı Dan’in oğlu Derek yardımcı olmaya çalışır. Hava kararmışken ve yollar daha da ıssız bir manzaraya bürünmüşken, karşılarına çıkan bir yaratık onlara uzun ve unutamayacakları bir gece yaşatacaktır.
Filmde Blake Lovell rolüne Christopher Abbott hayat vermekte. Girls dizisinden bu yana severek takip ettiğim bir oyuncu olan Abbott, filmde oldukça iyi bir performans sergiliyor. Blake’in eşi Charlotte rolündeyse yine son yılların başarılı isimlerinden Julia Garner’ı görüyoruz. Çiftin kızları Ginger rolünde Matilda Firth yer almakta. Baba Grady Lovell rolünü ise Sam Jaeger üstlenmekte. Son zamanların ilgi çekici korku filmlerinde imzası bulunan Blumhouse bu filmin de yapım şirketi. Tabii Jason Blum’ın yanı sıra Ryan Gosling’in de yapımcı kimliğiyle bu projede yer aldığını belirtelim. Leigh Whannell’ın yönetmenliğinde ortaya çıkan filmin görüntü yönetmeni Stefan Duscio.Korku filmlerindeki en önemli unsur tabii ki izleyiciyi huzursuz edecek sesler ve bu filmde ses tasarımı P.K. Hooker ve Will Files’a ait. Muhteşem bir doğa manzarasını da göstermekten kaçınmayan filmin çekimleri ise hikâyede bahsi geçen Oregon’un aksine Yeni Zelanda’da gerçekleşmiş.
Kurt Adam, 1995 yılında başlayan hikâyesiyle birlikte sizi ormanın içinde ürpertici bir ortama sokuyor. Küçük Blake ve babasının gözcü kulübesinde yaratıktan korunmaya çalışmaları tedirgin ve gerilimli anların başlangıcını yapıyor. Zaten yaratığın sadece sesi bile izleyeni huzursuz etmeye yeterli. Blake’in ailesini ikna ederek yeniden Oregon’a dönüşü ürpertici sahneleri peşi sıra getiriyor. Zaten filmin büyük bir zaman diliminde Oregon’a varılan gecede yaşananları izliyoruz. Yaratık tarafından kolu çizilen Blake, gecenin ilerleyen saatlerinde kurt adam dönüşümünü aşama aşama gerçekleştirmeye başlıyor ki o dönüşüm de gerçekten iyi bir şekilde bölünerek seyirciye aktarılıyor. Zaten bir kurt adam hikâyesinde en önemli unsur, o dönüşümü gerçekçi ve kaliteli bir şekilde yansıtmaktır ve bu filmde bunun başarılı olduğunu söyleyebilirim. (Gerçi benim için hâlâ en iyisi Hemlock Grove’daki Peter Rumancek dönüşümüdür.) Önce dişlerini kaybetmeye başlayan Blake, yavaş yavaş konuşmayı bırakıyor hatta konuşulanları anlama yetisini kaybediyor. Ailesiyle iletişim kurmaya çalıştığı anlar efektler sayesinde her iki tarafın da farklı bakış açısını gösteriyor. Blake’in en ufak sesi bile algılamaya başlaması, filmin huzursuzluk yaratan bir başka sahnesi diyebilirim. Ailenin kaçma yolları ararken nihayet esas kurt adamla karşılaşmaları, etkili bir ürkütücülükte yansıtılıyor. Filmin başlangıcından beri belli belirsiz görünen bu yaratığı nihayet tam anlamıyla o andan itibaren idrak edebiliyoruz. Tahmin edilebilir bir sürpriz filmin sonlarına doğru ortaya çıkarken hikâye de bir nevi her şeyin başladığı yerde sona eriyor.
Kurt Adam, korku ve gerilimi sevenlerin mutlaka şans vermesi gereken yapımlardan biri. Ki korku seven biri değilseniz bile bence bu sene kendinizle ilgili bir değişiklik yapın ve bu türü de izleyebilecekleriniz arasına ekleyin. (Mesela ben korku filmlerini izlemeyi bırakalı yıllar yıllar olmuştu ama Nosferatu’yla bunu kırmaya çalıştım ve şimdilik başardım gibi gözüküyor.) Christopher Abbott ve Julia Garner’ın iyi oyunculuklarını görmek, başarılı bir kurt adam dönüşümü deneyimlemek ve tabii ki insanın içini ürperten bir ortamı hissetmek bu filmle mümkün. Şimdiden iyi seyirler diliyorum.
