Selamlar Sevgili Okur,
Bugün sana Japon bir BL (Boy’s Love) drama dizisini tanıtacağım çünkü neden tanıtmayayım?
“Love is Better on the Second Time Around“, benim Türkçeye çevirişimle “Aşk, İkinci Turda Daha Bir Datlıdır“, Japonca adını da merak ediyorsanız “Koi wo Surunara Nidome ga Joto“, 2024 yılı yapımı, altı bölümlük, IMDb puanı 7.5 (heyt be!) bir dizi.
Başrollerde Robin Furuya ve Makoto Hasegawa yer alıyor. Hasegawa zaten meşhur bir arkadaşımız. Japonya da dansçı, aktör ve The Rampage from Exile Tribe grubunun bir üyesi. Oldukça hoş, bad boy bir kardeşimiz. Robin Furuya görece daha taze bir yetenek. Esasen fotografçı, dizilerde oynamaya başlaması yeni, bu dizi de ilk patlayan (iyi anlamda) çalışması.
Renkler ve Görsel
Şimdi gelelim diziye. Öncelikle dizinin renk paletiyle konuya garip bir giriş yapacağım. Ben dizi veya film izlerken kullanılan renk paletine, konudan daha fazla önem veriyorum (Kız ben tuhaf mıyım yoksam?). O kadar ki o korkunç film Twilight‘ı (birincisini) sırf bu yüzden defalarca izledim. Zümrüt, ahşap ve kehribar renkleri film boyunca o kadar harika ve dengeli biçimde kullanılmıştı ki, bazen sesini falan kapatıp sadece renklere bakıyordum 🙂
Bu dizinin de renk paleti harika. Ayarında yeşil, kahve, bal, sarı, gri tonlarında bir dizi. Mesela şu aşağıdaki resimde yer alan mükemmel renk dizilimine bakın. Adeta tablo gibi.
Özetle görsellik on numara. Mekanlar, kıyafetler, ışıklar vs. harika. Ayrıca Japon yapımı diye mi bilmem, her şey çok minimalist ama kaliteli. Gözü yormayan, ama estetiğiyle retinaya masaj yapan bir çalışma…
Love is Better on the Second Time Around: Konusu
Genel olarak BL dramalarda senaryo pornografik derecede gelişkin, katmanlı, toplumsal analiz kasan, alt metinli, bilinçdışılı falan olmuyor ki onları en çok da bu yüzden seviyorum. Ben dizi/film izlerken fanteziye, dinlenmeye, biraz bulutların üzerinde gezmeye daha fazla önem veriyorum. Ben zaten koskoca bir sosyolojik, politik, psikolojik, antropolojik ve tarihi doktora tezinin içinde, yani Türkiye’de yaşıyorum. Film/ dizi dediğin realiteden kaçıştır, fantezidir, hayal gücüdür, yaratıcılıktır bana göre. Orada da gündelik kabusumu konu alan şeyleri neden izleyeyim, değil mi? O sebeple genelde IMDb’nin 6 falan verdiği sakin, romantik komedi, basit şeyleri izlerim. Bu yüzden bu sakin, daha çok iki kişinin aşkına odaklanan, diyaloglarla bezeli senaryoya bayıldım.
Kısaca konudan bahsetmek gerekirse Miyata ve Hoshizawa lisede birlikte okumuş, birbirlerine aşık olmuş iki genç. Miyata Hoshizawa’dan genç ve ona deli gibi aşık. Lisede birlikte kaçmaya karar veriyorlar. Fakat Miyata, Hoshizawa’nın onunla kaçması üzerine bahse girdiğini öğrenince bunun onun için sadece bir şaka olduğunu düşünüp yıkılıyor ve kaçışa gelmiyor. İkili böylece ayrılıyor.
Yıllar sonra Miyata büyümüş, otuzlu yaşlarında bir adam artık, editör olmuş falan. Bir gün dergisi için bir üniversite hocasıyla röportaj yapmaya gidiyor, bir bakıyor ki hoca Hoshizawa! Miyata bu sefer güvenecek mi yoksa “Aynı hataya ikinci kere düşmem ülen!” diyebilecek mi?
Bakın bu çok güzel ve kitlesi geniş bir konu 🙂 Ya hangimiz “Bu şahıs bir p*ç ve ben aklı selim bir insanım bu yüzden saçmalayacak değilim, ama sizce de çok çekici değil mi yahu?” durumuna düşmedik deliler gibi? Miyata’nın kendiyle cebelleşen hallerini, Hoshizawa’nın bad boy flörtöz tavırlarını izlemek gerçekten çok keyifliydi.
Aman Tanrım O Nasıl Seksi Seks Öyle!
Bir diğer can alıcı nokta dizideki yakınlaşma sahneleri. Elbette televizyon yapımı ve Asya menşeli olduğu için bu sahneler oldukça (ya da olabildiğince) diyelim usturupluydu ama bakın, bu kadar edep içinde izleyenin tüylerini diken diken edebilmek herkesin harcı değil. Çift arasındaki uyum mükemmel. Sahneler efsane. Uzun zamandır bu anlamda izlediğim en iyi Asya yapımı diyebilirim.
Neyse sevgili okur, “Love is Better on the Second Time Around” bir pazar günü açıp izlemelik, güzel bir dizi. Her şeyiyle leziz bir yapım. Özellikle Asya yapımlarını ve BL dizilerini sevenlere gönül rahatlığıyla tavsiye ederim.