Netflix Keşifleri: Cain and Abel

9825

Kore dizileri, yani kısaca K-Drama‘lar gerçekten ayrı bir dünya. Öyle bir dünya ki, insanda ciddi bir bağımlılık yaratıyor, içine girince çıkmak zor oluyor (-muş, benim henüz çıkmaya niyetim yok). Ben de Kore dizilerine kaptırmış gidiyorum ve açık konuşmak gerekirse, dizilerin eleştirilerini dizileri izlediğim hızda yazamıyorum. Ancak ne kadar gecikirse geciksin, izlediğim her Kore dizisiyle ilgili olarak bir şeyler yazmakta kararlıyım. Bu yazımıza da bu itirafla başlamış olalım 🙂

Netflix Keşifleri yazı dizimizin, 5. kısmı ile karşınızdayız. Daha önce Good Morning CallPlayfull Kiss, Boys Over Flowers ve Noble My Love hakkında yazmıştım, bugün ise yeni bir Güney Kore dizisinden bahsedeceğim: Cain and Abel.

Cain and Abel – İlk Bakış

Cain and Abel, 2009 yılında SBS kanalında 20 bölüm olarak yayınlanmış bir drama dizisi. Burada önce bahsi geçen dizilerin aksine türü tam olarak drama, komedi ya da romantizm kısmı çok çok az; aksiyon kısmı ise daha ağır basıyor. Dizinin tüm bölümleri şu anda Türkçe altyazı desteği ile Netflix Türkiye’de yer almakta (şuradan). Dizi +16 uyarısıyla yayınlanmış olsa da bunu gerektirecek herhangi bir sahne ile karşılaşmadım.

Cain and Abel – Konusu

Habil ve Kabil hikayesinden esinlenerek yaratılan Cain and Abel isimli dizi, tarihteki ilk cinayeti işleyen Cain’in, kardeşi Abel’a olan kıskançlığını konu alıyor diyebiliriz. Lee Cho-In (So Ji-sub) ve Lee Sun-woo (Shin Hyun-joon) kardeşler iki yetenekli beyin cerrahıdır. Hayatı boyuncu Lee Cho-in’ı kıskanan Lee Sun-woo, Amerika’daki John Hopkins hastanesinde geçirdiği 7 yılın ardından Kore’ye geri döner. Lee Sun-woo, bu süreçte ne kardeşiyle ne de sevdiği kadınla hiç bir iletişim kurmamıştır. Lee Sun-woo, sahip olamadığı her şey için kardeşi, Lee Cho-in’ı suçlar. Lee Cho-in, babasının beyin ameliyatına benzer bir ameliyatı izleyerek konuyla ilgili daha fazla bilgi almak ve bu ameliyatı babasında uygulamak adına karar vermek için Çin’e gider. Çin’de beklenmedik olaylar yaşanır ve Lee Cho-in ortadan kaybolur. Kendisine kurulan tuzak sebebiyle hafızasını kaybeden Lee Cho-in’in hayatı ondan çalınır ve Çin’in mülteci kamplarından, uyuşturucu kaçakçılığına, ölümüne dövüşlerden Güney Kore’nin arka sokaklarına uzanan heyecanlı bir hikaye başlar.

Cain and Abel – Oyuncular

So Ji-sub (Lee Cho-in), Hyeon-jun Shin (Lee Sun-woo), Ji-min Han (Oh Young Ji), Jeong-an Chae (Kim Seo Yeon)

Cain and Abel – Eleştiri

Şimdiye dek izlediğim Kore dizileri içerisinde en sevdiklerimden biri olan Oh My Venus’u, bu derece sevmiş olmamın önemli etmenlerinden birisi baş rolde yer alan So Ji-sub idi. Bu 39 yaşındaki şahane oyuncunun diğer işlerini araştırırken Cain and Abel ile karşılaştım ve Netflix rahatlığıyla izlemeye karar verdim. Açıkçası dizi için ne iyi diyebileceğim, ne de kötü… Çünkü iyi dersem, izlediğim diğer “iyi” dizilere haksızlık etmiş olurum, “kötü” dersem de diziyi izlemeyi düşünenler için bir ön yargı oluştururum. Bu sebeple Cain and Abel için kısaca bana hitap etmiyordu, diyeceğim.

Diziyle alakalı bana sorarsanız en önemli sorun, bölüm süresinin ve sayısının uzunluğu… 1’er saatten 20 bölüm var elimizde ancak anlatılan hikaye kolaylıkla 15 bölümle (hatta daha azıyla) anlatılabilirdi. 1’er saatlik bölümleri doldurmak adına aşırı uzun sahnelere (yürünen, bakılan, durulan, yine yürünen) ve oldukça fazla miktarda flashbacke yer verilmiş. Bir bölüm içerisinde, o bölümde önceki sahnelerde yaşanan olaylara flashback yapılıyor dizide yani, düşünün… Bu durum ister istemez insanı bunaltıyor bir yerden sonra ve “bitse de gitsek” düşüncesi ağır basıyor. Ayrıca yukarıda değindiğim gibi, dizi oldukça dramatik. Büyük kısmı hastanede geçen dizi hatırı sayılır miktarda ameliyat ve tıbbi terim de içeriyor. Aksiyon sahneleri de fazla ve dizinin bu konuda hakkını vermek gerek, prodüksiyon çok iyi, aksiyon sahneleri de fevkalade başarılı çekilmiş.

Lee Cho-In karakteriyle So Ji-sub  yine çok başarılı. Keza Oh Young Ji rolünde Ji-min Han da bir o kadar başarılı. Ancak bu dizide ne Lee Sun-woo karakterine, ne de onu canlandıran Hyeon-jun Shin isimli oyuncuya bir türlü ısınamadım, çok gözüme battı. Coffee Prince’de de benzer bir rolde izlediğim kadın oyuncu Jeong-an Chae’ye ise korkarım hep aynı tür rolleri uygun görüyorlar: sanatçı ruhlu özgür kız…

*** Dikkat! Yazının bundan sonraki kısmı SPOILER nitelikli bilgiler içermektedir!***

Biraz da hikaye ile ilgili düşüncelerimi aktarmak istiyorum. Üvey kardeşini kıskanan koskaca bir adam var karşımızda: dini metinlerdeki Cain’in dizideki yansıması olan Lee Sun-woo. Baba Lee’nin aile dostları bir gün trafik kazası geçiriyor ve aile hayatını kaybediyor. Baba Lee de arkadaşlarının henüz anne karnında iken öksüz ve yetim kalan oğulları Lee Cho-In’i evlat ediniyor. Dini metinlerdeki Abel’in dizideki yansıması olan Lee Cho-In. Ve böylece başlıyor yıllarca sürecek eziyet.

Anne Lee, Lee Cho-in’i asla oğlu olarak göremiyor, kendince sebeplerden ötürü o çocuktan nefret ediyor. Çocuklukları yakın geçse de Lee Sun-woo her zaman babasının Lee Cho-In’e olan ilgisini kıskanıyor. Ancak bu kıskançlık, ne zaman ki Lee Sun-woo Amerika’dan dönüp yıllardır arayıp sormadığı çocukluk aşkı Chae Jung-ahn‘ın Lee Cho-In ile birlikte olduğunu öğreniyor, işte o zaman tam anlamıyla nefrete dönüşüyor. (Bir Kore dizi klasiği olarak aynı kadına aşık olan kardeşler…) Ve böylece anne-oğul, Lee Cho-In‘in tüm hayatını olmasa da, uzun yıllarını çalıyorlar. Mevzu “Acil Servis Ünitesini açmak isteyen Lee Cho-In vs. Beyin Cerrahisi Servisini açmak isteyen Lee Sun-woo” gibi görünse de, aradaki kızgınlık ve kırgınlıkların bununla çok alakası yok. Kıskançlığın dozunu ayarlayamayan bir adam var karşımızda. 

Ancak bu kıskançlık, ne zaman ki Lee Sun-woo Amerika’dan dönüp yıllardır arayıp sormadığı çocukluk aşkı Chae Jung-ahn‘ın Lee Cho-In ile birlikte olduğunu öğreniyor, işte o zaman tam anlamıyla nefrete dönüşüyor. (Bir Kore dizi klasiği olarak aynı kadına aşık olan kardeşler…) Ve böylece anne-oğul, Lee Cho-In‘in tüm hayatını olmasa da, uzun yıllarını çalıyorlar. Mevzu “Acil Servis Ünitesini açmak isteyen Lee Cho-In vs. Beyin Cerrahisi Servisini açmak isteyen Lee Sun-woo” gibi görünse de, aradaki kızgınlık ve kırgınlıkların bununla çok alakası yok. Kıskançlığın dozunu ayarlayamayan bir adam var karşımızda. 

Lee Cho-In Çin’de yaşadığı olay sonucu hafızasını yitiriyor. Bu olayın ardından şimdiye dek izlediğiö 2 en bencil insanla karşılaşıyoruz; Lee Cho-In’in yaşadığını bilen ancak hastaneyi ve Chae Jung-ahn‘ı kendisine saklamak istediği için bu gerçeği herkesten gizleyen Lee Sun-woo ile Lee Cho-In‘in gerçekte kim olduğunu bilen ancak sırf yalnız kalmamak için bunu ona açıklamayan Oh Young-ji. 

Hikaye ile ilgili daha fazla detay vererek, izleyicinin keyfini kaçırmak istemiyorum. Cain and Abel drama ve aksiyon yüklü, hırs, kıskançlık ve intikam duygularıyla yoğrulmuş bir dizi. Bencil ve/veya kıskanç insanlar hayatınızı ne derecede cehenneme çevirebilir merak ediyorsanız, bu dizide bazı ipuçları bulabilirsiniz.

Son olarak, biraz da Kuzye Kore-Güney Kore ilişkilerinden bahsetmek istiyorum. Cain and Abel’da en çok dikkatimi çeken konu Kuzey Kore’li mülteciler konusu oldu. Kuzey Kore tam bir kapalı kutu, malumunuz. gazetelerde ve televizyonlarda sık sık  Kuzey Kore ve Kuzey Kore’nin sıra dışı lideri Kim Jong-Un ile ilgili akıl almaz haberlerle karşılaşıyoruz. Bu haberler ne kadar doğruyu yansıtıyor, tam bir muamma. Hal böyle olunca da, Kuzey Kore’yi Güney Kore dizisinden anlamaya çalışıp, şüpheye düşüyoruz. Aslında hiç birimiz, Kuzey Kore ile ilgili doğru dürüst hiç bir şey bilmiyoruz. Mesela Kuzey Kore’den kaçılınabildiğiniz bilmiyordum. Meğer Kuzey Kore’den, Güney Kore’ye kaçan mülteciler varmış. Ki bu mülteciler toplama kampı gibi merkezlerde eğitime sokuluyorlar. Teknoloji çağında bu dünya üzerinde yer alan bir ülke ile ilgili bu kadar az ve şaibeli bilgiye sahip olmamız gerçekten hayret verici bir durum.

Cain and Abel – Tanıtım Filmi