Netflix Türkiye, biz yabancı dizi severlerin son yıllarda başına gelen en iyi şey olsa gerek!
Geçtiğimiz Ocak ayında Netflix, Türkiye’de de yayın yapmaya başlayınca deneme amaçlı olarak hemen aylık paketi başlatmıştım. Ancak ilk zamanlar Netflix Türkiye neredeyse hiç Türkçe altyazı desteği vermediği için, paketimi dondurmuştum. Geçtiğimiz hafta artık vakti geldi diye düşündüğümden, paketimi yeniden başlattım.
Netflix Türkiye şu anda Türkçe dublaj ve Türkçe altyazı desteği veren, inanılmaz bir dizi, film ve belgesel arşivine sahip. (Netflix Türkiye Kasım ayı detaylarına şuradaki yazımızdan ulaşabilirsiniz.) Üyeliğimi başlatır başlatmaz, gözüme çarpan yapımları hemen listeme ekledim, hepsini bir bir izlemeyi planlayarak.
Yazının ana konusuna dönmeden önce sizlere iki itirafım olacak;
1- Daha önce hiç bir uzak doğu dizisi izlememiştim.
2- Liseli aşıkların yer aldığı, sabun köpüğü lise romantizmi içeren dizilere bayılıyorum.
Son yıllarda özellikle Kore dizilerinin methini sıklıkla duyuyorum, özellikle Türk dizileri Kore dizilerinden uyarlanmaya başladığından beri – örneğin Çilek Kokusu ve son dönem dizilerinden Anne… Ancak dediğim gibi, daha önce hiç bir uzak doğu dizisi izleme fırsatım olmamıştı.
Netflix Türkiye, beğenilerimi göz önüne alarak bana Good Morning Call isimli Japon dizisini önerdi. Bu yazıda, ilk 5 bölümünü izlediğim bu diziden bahsetmek istiyorum sizlere. (Bundan sonra “Netflix Keşifleri” başlığı ile Türk izleyicisi tarafından çok bilinmeyen dizilerden bahsedeceğim burada.)
Good Morning Call – İlk Bakış
Netflix ve Fuji TV ortak yapımı olan Good Morning Call, Yue Takasuka tarafından yaratılan ve Eylül 1997 – Nisan 2002 tarihleri arasında Ribon dergisinde yayınlanan aynı isimli manga serisinden uyarlanmış bir Japon gençlik dizisi. Dizinin 17 bölümlük 1. sezonu, şu anda Türkçe altyazı desteği ile Netflix Türkiye’de yer almakta. Dizinin 2. sezonunun olup olmayacağı, olursa ne zaman yayınlanacağı ile ilgili ise henüz bir bilgi yok. Dizi +13 uyarısıyla yayınlanmış ancak ben henüz buna gerek olacak bir sahne ile karşılaşmadım.
Good Morninc Call – Konusu
Nao’nun ailesi dedelerinden kalan çiftliği devralarak başka bir şehre taşınırlar. Okulundan ayrılmak istemeyen Nao, ailesini ikna ederek yeni bir daireye taşınır. Ancak hayallerinde yeni daireye taşınmasından kısa bir süre sonra, okulun en popüler 3 çocuğundan biri olan Uehara’nın da aynı evi kiraladığını öğrenir. Nao ve Uehara, evi kiraladıkları emlakçıya ulaşmaya çalışsalar da, dolandırıldıkları ortaya çıkar. İkisi de evin kirasını tek başlarına ödeyecek durumda olmadıkları için, bir süre bu şekilde yaşamaya karar verirler. Nao hayalperest, oldukça sakar, duygusal bir kızken; Uehara bir o kadar sert, ciddi ve gizemlidir. Okuldaki tüm kızlar Uehara’ya hayranken, Nao onun ne kadar çekilmez ve birlikte yaşaması zor birisi olduğunu yakınen görecektir. Hem okuldaki kızlar Nao’ya musallat olmasın, hem de aileleri durumu öğrenip evden ayrılmalarına sebep olmasın diye Nao ve Uehara, evde birlikte yaşadıkları ve hatta birbirlerini tanıdıklarını herkesten gizlemeye karar verirler. Ancak ikili arasında başlayan romantik yakınlaşma ve yaşanan gelişmeler, durumu karmakarışık, içinden çıkılmaz ama bir o kadar da komik bir hale sokar.
Good Morning Call- Oyuncular
Haruka Fukuhara (Nao Yoshikawa), Shunya Shiraishi (Hisashi Uehara), Dori Sakurada (Daichi Shinozaki), Moe Arai (Marina Konno), Shugo Nagashima (Mitsuishi), Erika Mori (Yuri Uehara), Kei Tanaka (Takuya Uehara).
Good Morning Call – Eleştiri
Öncelikle şunu belirtmekte fayda var, Good Morning Call dizisinin hedef kitlesi daha çok 13-18 yaş arası genç kızlar. Dizi; liseli öğrenciler arasındaki gönül ilişkilerine, liseli öğrencilerin dertlerine odaklanan hafif bir dizi. Yine de dizinin IMDb puanı şu anda 7,7 ve oldukça iyi sayılır. Dizinin oyuncularını çok başarılı buldum, özellikle baş roldeki Haruka Fukuhara, inanılmaz sevimli bir kadın ve mimikleri bir harika. Dizinin lise romantizmi dozunun yanında en sevdiğim kısmı, anime tadındaki çekimleri oldu. Ve yine şaşırma, utanma, sevinme gibi aşırı tepkileri yansıtmakta Haruka Fukuhara oldukça başarılı. Dizi romantik olduğu kadar komik ayrıca, kahkaha attığım çok sahne oldu. Japon kültürü bazı açılardan Türk kültürüne benziyor olsa da (eve ayakkabı ile girilmemesi, evlenmeden aynı evde yaşamanın hoş karşılanmaması vs.) özellikle kadın erkek arasındaki eşitsizlik, bazı izleyiciler için sinir bozucu bulunabilir. (Zira dizinin IMDb’deki yorumlarında aldığı en büyük eleştiri Nao’nun bir türlü kendini savunmayı başaramayan, ezik bir karakter oluşu.) Dizideki kadın karakterler çoğunlukla ezik, 2. planda ve kendilerini hayatlarındaki erkekler üzerinden tanımlıyorlar. Uehara’nın, ciddi ve sert bir karakter olsa da Nao’ya karşı sürekli hakaretlerde bulunması ve Nao’nun da bir türlü bunlara karşı çıkmıyor oluşu zamanla insanın canını sıkabiliyor. Ancak yine de dizi çok hafif bir dizi olduğundan, bunlara da çok fazla takılmamak gerekiyor sanırım.