Nostalji: Carnivale

4288
Carnivale

Takip edecek o kadar çok dizi var ki, geçmişte yayınlanmış kaliteli yapımlara dönüp bakma fırsatı bulamıyoruz çoğu zaman. Ancak; dizi severlerin özellikle Türkiye ayağında yeni bölümleri bekleme hususundaki sabırsızlık, bitmiş kaliteli dizilere dönüp izlemeyi bir seçenek haline getiriyor. Carnivale zaten tamamlandığı için, açıp bir solukta sonuna kadar izleme şansınız mevcut.

Bu aşamada “hangi yapım kaliteli, hangisi izlemeye değer” şeklinde ikilem yaşayanlar için önerebileceğimiz dizilerden birini ele almak istiyorum: Carnivale.

Yazıya başlamadan belirtelim, Carnivale, 2003-2005 arasında HBO’da yayınlanmış, ancak o dönem dizi sektöründe yaşanan krizin ve HBO’nun yönetsel beceriksizliklerinin kurbanı olmuş bir dizi. Yani aslında inanılmaz kaliteli bir yapım olmasına rağmen, 6 sezon için planlanıp 2’inci sezonun sonunda zoraki sonlandırılmış.

Ancak dizi, yine de adına yakışır ve bir seviyeye kadar tatmin edici, ucu açık ancak devam etmese de “kaliteli final yaptılar” denebilecek bir sonla ekranlardan ayrıldı. Yine belirtmeliyiz ki dizinin hayranları 2005’den 2009’a kadar dizinin yapımcılarıyla ve HBO’yla dizinin devamının sağlanması için uzun bir mücadele verdiler. Akıbetine dair halen kesin bir şey söyleyemiyoruz. Yarın bir haber çıkar da “HBO Carnivale’ı devam ettirme kararı aldı” haberi okursanız şaşırmayın.

Gelelim dizinin tanıtımına…

Carnivale – Büyük Buhran Dönemi Amerika’sında Mucize Arayışı

Dizi, 1934 dönemi Amerika’sında geçiyor. Büyük ekonomik buhran esnasında, kalkınmayı bir yana bırakmış ve hayatta kalmaya çalışan bir toplum var. Toz, toprak, çamur içerisinde bir coğrafya ve 10 dolar için adam öldürülebilecek bir toplum yapısı. Toplum, ekonomik buhranın da etkisiyle o kadar yozlaşmış ki ne sokakta güvenle yürüyebiliyorsunuz, ne de güvenle yürümenizi sağlayacak bir devlet düzeni var. Fakirlik ve imkansızlıklar her şeyin önünde ve devlet görevlileri bile o 10 dolar için adam öldürebilecek kadar hayatta kalma savaşının içindeler. Koşulların kötülüğünden dolayı hastalıklar yayılmış durumda, genç yaşta hastalıktan ölümler artmış. Haraç kesen ve insanları hayatlarından bezdiren çeteler kol geziyor.

Dizi, dönem şartlarını o kadar güzel görselliğe aktarmış ki kendinizi o zamanda ve o çaresizliğin içinde hissediyorsunuz. “İyi ki o zamanlarda yaşamamışım” demenizi sağlayacak kadar gerçekçi bir prodüksiyon mevcut.

Dizi, Ben Hawkins (Nick Stahl) adında genç bir hapishane kaçağının, hastalıktan ölen annesini gömmekle meşgul olduğu sahnelerle bize merhaba diyor. Parasızlık, imkansızlık ve bezmişlik içindeki Hawkins, bir yandan da polislere yakalanmamak derdinde. Bu nedenle, o esnada kasabasından geçmekte olan bir karnaval ekibine bir şekilde dahil oluyor ve geçmişinden uzaklaşmasını sağlayacak biçimde uzaklara yol almaya başlıyor.

Kasaba kasaba gezerek insanları eğlendiren karnaval ekibi kazandıkları her dolarları paylaşıp bir sonraki hedefine ilerliyor. Karnaval’da ayak işleriyle uğraşan ve olabildiğince göze batmamaya çalışan Hawkins, karnavalda şov yapan anormal insanlarla tanışmaya başlıyor. Falcılar, cüceler, seks işçileri, hayvan terbiyecileri, erotik dansçılar… Dost olmaya başladığı insanların anormallik düzeyi arttıkça Ben de kendisinde gariplikler farketmeye başlıyor.

Ondaki garipliği sadece kendisi farketmiyor. Karnaval ekibinin yöneticisi olan bilge bir cüce, o bilge cücenin fikir danıştığı ve yüzünü göremediğimiz gizemli bir varlık, gaybı görme yeteneği olan ancak bu gücüyle bilgeliğini henüz bağdaştıramamış kör bir falcı… Ben Hawkins gizli olamayacak kadar yetenekli.