İyiliğin içindeki kötülük, kötülüğün içindeki iyilik
Mistik ve sebebini anlayamadığınız olayları fazlasıyla deneyimleyeceğiniz Carnivale’da büyüden kehanete, lanetten lütufa her türlü epik vurgu fazlasıyla mevcut. Konuşamayanların rüyalara girdiği, ölenlerin yaşanlarla iletişime geçebildiği, geleceği görebilen kahinlerin bulunduğu, iyileşirken ölenlerin, ölürken iyileşenlerin her yeri kapladığı bir zamanı yaşıyoruz.
Kahramanımız Ben Hawkins’in de bu lütuftan faydalandığını farketmemiz çok zaman almıyor. Başta “iyileştirme” yeteneği olduğunu düşündüğümüz Ben’in, aslında “yaşam enerjisini bir yerden başka bir yere taşıyabildiğini” öğreniyoruz.
İyileştirdiği her insan için sağlıklı bir başka insanın hayat enerjisini sömüren Ben, bir zaman sonra kendisine verilen bu yeteneğin bir lütuf değil lanet olduğuna inanmaya başlıyor. Ancak öyle olaylarla karşı karşıya kalıyor ki bazen istemese de bu yeteneğini kullanmak zorunda kalıyor.
Bir kanun kaçağı olduğu için ve yeteneğini kullandığında sebep olduğu ölümler için “kötü adam” yaftasının yapıştığı Ben Hawkins, aslında içinde hep iyiliği barındıran ancak bunu kendine bile itiraf edemeyen bir düşkün durumunda. Ancak onun bir de aynadaki aksi mevcut…
Uzak bir kasabada, inançlara hitabet gücüyle isim yapmış rahip: Brother Justin Crowe (Clancy Brown).
Rahip Justin’in de kendine has yetenekleri olduğunu farkediyoruz. Hitabet yeteneği sayesinde buhranı yaşayan çaresiz toplulukları kendi bayrağı altında birleştirme hevesinde. Kullandığı sihirli cümlelerle ve yaptığı radyo yayınlarıyla, umut verdiği ve kurtuluşla müjdelediği insanları peşine takmaya başlıyor. Kurtuluş günü ve mesih vaatleri, binlerce insanın Justin’e doğru yola çıktığı bir inançsal harekete dönüşüyor.
Bir rahip ve günahtan uzak bir aziz olarak görülen Brother Justin’in aslında zihninin derinliklerinde çok farklı bir günahkar yatıyor.
İşte dizi bu noktada seyirciye amacını açık seçik belli ediyor:
– Yaklaşmak istemeyeceğiniz kadar çekince yaratan, lütufla müjdelenmiş, hayatı birinden alıp diğerine verecek kadar güçlü ancak bunun bir lanet olduğuna inanacak kadar kendisine haksızlık eden günahkar görünümlü bir aziz.
– Yaklaşmak için canınızı verebileceğiniz kadar sizi kendisine güvendirmiş ve dilinden ilahi metinler dökülen, üzerindeki laneti bir lütuf gibi gören ve gösteren ancak içindeki şeytanı göremeyecek kadar gölzeri kararmış aziz görünümlü bir ifrit.
Kendinizi güçsüzün güçlüyle, suçsuzun suçluyla, kutsamanın lanetle çatıştığı gizli bir savaşın içerisinde bulacağınız Carnivale, sırlı ve yüzünü göremeyeceğiniz mistik karakterlerin ve olağan dışı olaylarla hayatı her saniye değişen çaresiz insanların etkileyici hikayeleriyle izleyicisini tatmin etmeyi başarıyor.
Apar topar yapmak zorunda kaldıkları 2. Sezon sonundaki finalle bile tatmin hissini bizlere aktarmayı başaran dizide, başarının altında oyunculukların büyük etkisi var.
Son dönemlerin popüler ve aranan oyuncusu olan Clancy Brown (The Flash / General Wade Eiling) ile birlikte Nick Stahl (Terminator 3 / John Connor), Clea DuVall (The Lizzie Borden Chronicles / Emma Borden) gibi yetenekli isimlerle döneminin ses getiren yapımlarından olan Carnivale, izlendiğinde pişman etmeyecek özel prodüksiyonlardan biri.
İzlediğinizde, izlediğiniz için şanslı hissedeceğiniz, devam etmemiş olmasına tepki gösteren ekibe hak vererek katılım göstereceğiniz bir dizi…
Eski dizilerden arayışta olanlar için tavsiye ediyoruz.
Puanlama
Senaryo – Hikaye: 8/10
Kurgu: 9/10
Karakter İşleyişi: 9/10
Akıcılık: 8/10
Final: 7/10
Genel Ortalama: 8/10
IMDb Puanı (04.02.2016): 8,6/10