Hayatımın Kore dizilerine merak saldığım bu dönemi yoğun bir şekilde ilerlemeye devam ediyor.
Kore dizilerinin bağımlılık yapma gibi ciddi bir yan etkisi bulunuyor. Tüm benzerliklere ve klişelere rağmen, bir k-dramayı izlemeye başladığınızda kolay kolay başından kalkamıyorsunuz. Biri biter bitmez de, yenisine başlamak için dayanılmaz bir istek duyuyorsunuz.
Bu bağımlığa eşimi de dahil etmek istediğimden, kendisine MsMojo Youtube Kanalı‘nda yer alan “Top 10 Korean Drama Series” videosunu izleyerek bir dizi seçmesini istedim ki bu diziyi beraber izleyebilelim. (Bundan önceki denemelerim başarısızlıkla sonuçlanmıştı, Korece’nin eşim üzerinde inanılmaz bir uyku etkisi var, ne izlese mışıl mışıl uykuya dalıyordu.) Onun tercihi, videonun da ilk sırasında yer alan Secret Garden oldu.
Secret Garden – İlk Bakış
Secret Garden, 13 Kasım 2010 – 16 Ocak 2011 yılları arasında, SBS kanalında toplamda 20 bölüm olarak yayınlanmış fantastik-romantik-komedi türünde bir dizi. Yayınlandığı dönemde büyük bir reyting başarısı sağlayan dizi, pek çok ödülün de sahibi olmuş. Güney Kore film/dizi sektörünün önde gelen oyuncularından Hyun Bin‘in, Ha Ji-won ile baş rolünde yer aldığı dizinin yaratıcısı ise Kim Eun-sook. Kim Eun-sook’un ismini özellikle belirtmek istedim zira bu başarılı kadın aynı zamanda diğer büyük ses getiren diziler Gentleman’s Dignity, The Heirs, Descendants of the Sun ve Goblin‘in de yaratıcısı.
Secret Garden – Konusu
Varlıklı bir aileden gelen Kim Joo Won (Hyun Bin) bir alış veriş merkezinin CEO’sudur ve oldukça sinir bozucu bir adamdır. Duygularından ziyade, mantığıyla hareket etmeyi tercih eder. Kim Joo Won’un düzen takıntısı, kapalı alan korkusu, aşırı titizlik gibi bazı psikolojik sorunları vardır ve bu konuda terapi görmektedir. İnsanlar ile pek samimiyet kurmayı sevmeyen bu buz gibi adam, kocaman evinde kitapları ile beraber yalnız ve sakin bir hayatı tercih eder çoğunlukla. Kim Joo Won ile bir Hallyu yıldızı olan şarkıcı kuzeni Choi ‘Oska’ Woo Young (Sang-Hyun Yoon), birbirlerine yakın iki villada yaşamaktadırlar. Oska artık yaptığı müzikten ziyade skandallarıyla gündemdedir ve eski ihtişamlı günleri geride kalmıştır. Bir gün Oska’nın yine bir skandalının ortaya çıkmasını engellemek için, Kim Joo Won onun ricası ile bir film setine gider. Bu film setinde alıp otele götürmesi gereken aktris yerine onun dublörünü olan Gil Ra Im’i (Ji-won Ha) yanında götürünce bu ikisi tesadüfen tanışmış olurlar.
Ailesi olmayan Gil Ra Im oldukça hırslı bir dublördür ve uzun yıllardır yaptığı bu işte başarılı olmak için çok çalışmaktadır. Ayrıca kendisi sıkı bir Oska hayranıdır. Bu tesadüfi tanışmanın ardından, Kim Joo Won, Gil Ra Im’i bir türlü aklından çıkaramaz. Daha önce hiç böyle bir şey yaşamamış olan Kim Joo Won, nasıl olup da böyle bir kadından hoşlandığını bir türlü anlayamaz ve Gil Ra Im’i hayatında bir türlü bir yere koyamaz. Bu duruma mantıklı bir açıklama getirebilmek için sürekli Gil Ra Im’in peşinde dolaşmaya başlar ve hayatı ona dar eder. Kim Joo Won’un görücü usulü randevularından birinde tanıştığı ve Oska’nın eski sevgilisi olduğu daha sonra anlaşılan Yeun-Sul’un da hikayeye dahil olması üzerine, tuhaf bir aşk dörtgeni yaşanmaya başlar.
Tesadüf eseri hepsinin dahi olduğu bir tatil sırasında diziye “fantastik” ögesini veren olay gerçekleşir: Kim Joo Won ve Gil Ra Im’in bedenleri değişir. (Janra “Body Swap” olarak geçen bu olay, Kore dizilerinin sevilen temalarından birisi. Gender Bender ile karıştırmamak lazım elbette 🙂 )
İkili, değişik bedenlerdeyken birbirlerinin hayatını idare etmeye çalışırlar ve bu sırada birbirlerini daha fazla tanıma şansı elde ederler. Tüm bu zorluklara rağmen ikisi birbirine iyice yakınlaşır ancak mevzuya Kim Joo Won’un fena annesinin dahil olmasıyla beraber durum iyice içinden çıkılmaz bir hal alacaktır.
Secret Garden – Oyuncular
Ji-won Ha (Gil Ra Im), Hyun Bin (Kim Joo Won), Sang-Hyun Yoon (Choi ‘Oska’ Woo Young), Sa-rang Kim (Yeun-Sul), Phillip Lee ( Lim Jong Su), In-Na Yoo (Lim Ah Young), Jong-Suk Lee (Han Tae sun ‘Ssun’)
Secret Garden – Eleştiri
MsMojo’nun “Top Ten Korean Dramas” listesinin ilk sırasında olduğundan, Secret Garden için beklentim oldukça yüksekti. Maalesef bu sebeple dizi benim için biraz hayal kırıklığı oldu. Ancak bu dizinin bana kazandırdığı çok önemli bir şey var ki, o da Hyun Bin gibi bir oyuncuyu tanımış olmam.
*** Dikkat! Yazının bundan sonraki kısmı SPOILER nitelikli bilgiler içermektedir!***
Açıkçası dizinin tanıtımını okuyunca, vücut değişikliğinin hemen gerçekleşeceğini sanmıştım. Ama vücut değişikliğinin gerçekleşmesi oldukça bir zaman aldı (sanırım 5 ya da 6 bölüm) ve bu kısım bana biraz sıkıcı geldi, dizi akmadı. Bunun en önemli sebeplerinden biri, Kim Joo Won karakterini oldukça sevmiş olmama rağmen, Gil Ra Im’e karşı davranışlarına bir türlü anlam verememem oldu sanıyorum. Yanlış anlaşılmasın, diziyi elbetteki kendi mantığı içerisinde değerlendirmeye çalışıyorum, beden değişikliği yaşanan fantastik bir hikayede gerçekçilik aramıyorum.
Ancak örneğin Gil Ra Im’in çantasının sapının kopması sebebiyle Kim Joo Won’un neden bu kadar alındığını, bu kadar mevzu yaratıp, üzerine bu kadar ağır laflar ettiğini mümkün değil, anlayamıyorum. Yani diziyi izlerken zaman zaman “Kız fakirse ne yapsın, fakirlik suç mu be suç mu?” diye bağırmak geldi içimden. Bu ve dizinin sonlarına doğru yaşanan aşırı abartılı dramatik olaylar sebebiyle, yukarıda da dediğim üzere diziden sıkıldığım yerler oldu. Bu dizi 20 değil 16 bölüm olsaymış, izlemesi daha kolay ve zevkli olurmuş diye düşünüyorum.
Diğer taraftan, Hyun Bin‘in performansının bu dizide gerçekten çok ama çok başarılı olduğunu düşünüyorum. Zaten Kore dizilerinde genel olarak oyunculuklar, prodüksiyonlara ve senaryoya bakıldığında daha üste seviyede yer alıyorlar. Özellikle vücut değiştirdikleri sahnelerde Hyun Bin’i çok başarılı buldum. Keza aynı sahnelerde Ji-won Ha da oldukça iyiydi ve dizinin en aklımda kalan kısımları kahkaha attığım bu sahneler oldu.
Kim Joo Won sanıyorum Secret Garden’a dair en sevdiğim şey oldu.
Bir defa tüm soğukluğuna ve küstahlığına rağmen, Kim Joo Won aslında yaralı bir karakter. Kendisi de bunu biliyor olacak ki tüm o savunmasızlığını insanları kendinden uzak tutarak gizlemeye çalışıyor. Hikayenin arasına yerleştirilen ve küçük detaylarda ortaya çıkan bu zayıf noktalar – mesela kaygılı olduğu durumlarda kendini rahatlatmak için tekerleme söylemesi, asansör korkusu, düzen takıntısı – benim oldukça hoşuma gitti. Zamanında geçirdiği kaza ile ilgili detayları çok gözümüze sokmadan vermeleri ve hikayenin içine güzelce işlemeleri de gerçekten takdir edilesi. Bu açıdan bakıldığında dizinin finalinin tüm hikayeyi toparlamak adına çok iyi bir iş çıkardığını düşünüyorum. Son bölümlerdeki gereksiz aşırı melodramı sineye çekecek olursak, Secret Garden final işini iyi becermiş Kore dizilerinden. Ki özellikle Kim Joo Won’ın annesi konusunda gerçek dışı bir “mutlu son” vermemiş olmaları da sevindirici.
Kim Joo Won’un giydiği kıyafetler, “Küçük Deniz Kızı” masalına olan takıntısı, insanlara beklenmedik anlarda verdiği tepkiler ve de tekerlemeleri, hep sevdiğim detaylar oldu. Gil Ra Im’i aklından çıkaramadığı zamanlarda gördüğü halüsinasyon sahneleri de başarılıydı.
Dizinin ikincil aşk hikayesi olan Oska ve eski sevgilisinin hikayesinin ilgimi hiç çekmediğini itiraf etmeliyim. Yaşanan anlamsız bir ayrılık var ortada, oturup konuşsalar 1-2 saatte çözecekler aslında mevzuyu ama yıllarca birbirlerine eziyet etmeyi tercih ediyorlar. Bana kalırsa, Oska eşcinsel olduğunu fark edip, Ssun ile bir araya gelmeliydi 🙂 Ssun, bu diziden sonra kariyeri alıp başını giden bir diğer ünlü Kore’li oyuncu Jong-Suk Lee tarafından canlandırılan, içten içe Oska’ya aşık olan müzisyen bir genç adam. Oska ve Ssun’un birlikte rol aldığı her sahnede, kimyalarının ne kadar iyi olduğunu düşündüm ve birbirlerine olan aşklarını itiraf etmelerini bekledim. Maalesef hikaye o kadar da cesur çıkmadı…
Yazımı noktalarken diziyi benim için unutulmaz kılan etmenlerden birisinin Kore dizi tarihinin en “cömert” öpüşme sahnelerinden birine (yaklaşık 1,5 dakika!) sahip olması olduğunu da ekleyeyim 🙂