Spenser Cohen ve Anna Halberg‘in, ortak yönetmen ve senarist olarak görev yaptığı yeni korku filmi Tarot, 3 Mayıs Cuma günü ülkemizde gösterime girdi. Korku filmlerinin alışıldık tüm klişelerini kullanan, hiçbir açıdan farklı bir şey sunamayan ve 13 yaş sınırı sebebiyle de neredeyse hiç kan/şiddet/vahşet gösteremeyen film maalesef yılın şimdilik en zayıf korku filmlerinden biri.
Tarot: Konusu
Filmde bir grup üniversite öğrencisi arkadaş, aralarından birinin doğum gününü kutlamak üzere şehirden uzakta, ormanın içinde bir ev kiralıyorlar. Daha sonra evin bodrumunda bir eski tarot destesi buluyorlar. İçlerinden biri, eğlencesine tarot kartları yardımıyla ve arkadaşlarının burçlarını da işin içine katarak arkadaşlarının geleceğini tahmin ediyor. Ve sizin de tahmin edeceğiniz üzere, herkes kendine çıkan karttaki yaratık tarafından, Hayley’nin söylediklerinin bir varyasyonu şeklinde öldürülmeye başlıyor.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Tarot Korku Film İnceleme Videosu
Tarot gerçekten çok basit bir film. Hiçbir orijinal tarafı yok. Her şey çok tahmin edilebilir şekilde ilerliyor. Hatta ilk bodruma inip, oradaki eşyaları karıştırmaya başladıklarında bu tarz klişelerle dalga geçen ama bunu inanılmaz yaratıcı şekilde yapan “Cabin in the Woods” geldi aklıma. Fakat, asla onun seviyesinde bir film değil Tarot. Ancak ben filmi beklediğimden bir tık daha fazla beğendim. Çünkü beklentimi inanılmaz düşük tutmuştum. Hikâye olarak yeni hiçbir şey vaat etmiyor olsa da, cinayetlerin işleniş şekillerini başarılı ve korkutucu buldum. Yaratıkların Tarot destesi üzerindeki tasarımlarını da, gerçekteki görüntülerini de beğendim. Bence filmdeki efektler ve makyajlar da fena değildi.
Birkaç sahneyi özellikle çok beğendim. Tren istasyonunda mesela karanlığın çocuğun üstüne üstüne geldiği bir sahne vardı, o çok iyiydi. Sihirbazın cinayeti çok iyiydi keza… Bir de The Fool’un olduğu asansördeki sahneler çok ürpertici ve iyiydi bence. Ancak cinayetler en başta bahsettiğim 13 yaş sınırı sebebiyle pek yakından gösterilmiyor. Mesela bir karakter testereyle ikiye bölünerek öldürülüyor ama biz tek bir damla kan görmüyoruz… Belki daha fazla kan görseydik film daha korkutucu olabilirdi.
Filmde Harriet Slater, Adain Bradley, Avantika, Olwen Fouéré gibi isimler yer alıyor. Oyunculuk açısından, meh. Kadroda benim tanıdığım Jacob Batalon vardı bir tek, onu da Spiderman filmlerinden ya da Reginald the Vampire dizisinden hatırlıyor olabilirsiniz. Zaten karakterleri pek tanıma fırsatımız olmadan cinayetler başladığı için de kim ölmüş, kim kalmış çok da umurumuzda olmuyor.
Bu kısım minik bir spoiler olabilir. Filmin en zayıf tarafı, arkadaş grubunun başlarına gelen şeyi anlamak için internette yaptığı aramada karşılarına çıkan ilk sayfaya inanmış olmaları. Daha da komiği, bu sayfadaki kişinin evine gidiyorlar ve ne hikmetse bu kişi her şeyi her detayıyla biliyor. Onlara da bize de anlatıyor. Bu açıdan çok fazla kolaya kaçmışlar bence. Bir de ben film o akşam ve orada geçecek sanmıştım, öyle olmaması beni şaşırttı. Tek mekan ve tek akşam olsa biraz daha güzel olabilirdi belki de, bilemiyorum.
Tarot: Son Söz
Tarot her açıdan kolaya kaçmış, hiçbir detayı için “şu da farklı olsun, öne çıksın” denilmemiş, dümdüz bir film. Güzel birkaç sahnesine rağmen, ürktüğüm sahneleri olmasına rağmen de bence hala çok zayıf bir film. Berbat değil, sürükleyici sayılır, ben sıkılmadan izledim, vaktime acımadım ama her şeyiyle çok sıradan bir film. IMDb puanı 5 olan Tarot için benim puanım sadece 5,5.
