The Flash 2×12 “Fast Lane” – Bölüm İncelemesi

1795
The Flash 2×12 “Fast Lane”

The Flash, bu haftaki bölümü ile sonunda görmek istediğimiz performansına biraz daha yaklaştı, kendini biraz daha toplayabildi. Fast Lane isimli bölüm gerçekten çok iyi başladı – Liriğin hangi şarkıya ait olduğunu merak edenlerdenseniz eğer; “Ingrid Michaelson – Girls Chase Boys” – ve finali de çok başarılı bir şekilde yaptı. Hem aksiyon dozu hem de drama dozu bu bölüm gerçekten çok iyi ayarlanmıştı. Resmen Berlanti geçen bölüm incelememe bir yanıt niteliğinde hazırlamış bölümü. Lakin zaten The Flash her türlü kendini izlettiren bir dizi. Zaman zaman performanstan düşse dahi 1-2 bölüm sonra kendini kotarıyor. Aynı çizgi romanlarında ki gibi, hikayesi 1 ay sıkıcı ise gelecek 3-4 ay heyecanlı gidiyor.

Şimdi bölüm de incelemeye değer neler çıktı karşımıza bir bakalım. Wally, Iris ve Joe arasındaki ailevi ilişkiler sonunda hafiften rayına oturmaya başladı. Aslında Wally’nin o kadar da gıcık bir karakter olmadığını gördük bu bölümde. Tamam, hala ben Wally West karakterizasyonundan tam anlamıyla memnun değilim ama ailesi ile iyi geçinmeye de başlayınca sanki üstündeki o gıcıklık ve aksilik pelerini düştü gibi… Lakin açıklamakta fayda var hala Wally için umut var. Çizgi romandaki o esprili, şen şakrak ve güçlü bir karakteri olan Wally’i görebiliriz. Özellikle bu bölümde Wally’nin ne kadar hız tutkunu olduğunu ve bu tutkusu yüzünden hala yarışlara devam ettiğini göstermeleri bence çok önemli ve yerinde bir detaydı. Çünkü dizinin 2. sezonunda olmasa dahi 3. sezonda mutlaka Wally’nin bir speedster haline gelmesini izleyeceğiz. Hani bunun kaçarı yok, çünkü çizgi roman uyarlaması bu dizi. Öyle yada böyle Wally “Kid Flash” kimliğine bürünecek. Bunun yanında bu bölüm gösterilmese dahi Flash’ın Wally’i kurtarmasının da onda büyük bir etkisi olacak. Ve tahminimce de dizide Wally’nin Flash hayranlığının temelleri de böyle atılacak. Çünkü zaten çizgi romanlara da baktığımız zaman, Wally’nin Flash olma hikayesi tamamen çok büyük bir Flash hayranı olmasından kaynaklı. Bu hayranlığı yüzünden o da Flash olmak istiyordu ve böylece ona da yıldırım çarparak speedforce’a erişim sağlayabiliyordu. O yüzden genel olarak konuşursam eğer bu bölüm Wally West’in karakter kağıdını daha bir doldurdu diyebilirim. Umarım ileri ki bölümlerde de Pre-New 52 Wally Westini yakalayabilirler.

The Flash #174

Dizinin bir sonraki önemli kısmı ise tabii ki bölümün ana kötüsü olan Tar-Pit sahneleriydi. Kendisinin gerçek görünümünü bölümünün en sonunda büyüyüp tüm vücudunu lav ile kapladığında gördük. Sadece bir sahne de olsa bence güzel bir çizgi roman referansıydı. Ayrıca efektler de gerçekten çok güzel yerleştirilmişti. Şimdi efektler dedim de söylemeden geçemeyeceğim şeyler var. Dizideki CGI kullanımını kesinlikle çok beğeniyorum. Barry’nin speedforce’u olsun, kötü karakterlerin özel güçlerinin efektleri olsun prodüksiyon gerçekten çok dengeli gidiyor.

Ancak eleştirmem gereken bir nokta da var ki, o da Zoom’un speedforce’u. Koşarken zaten sorun yok onda. Flash’ın speedforce CGI’ı kopyala yapıştır rengini de mavi olarak değiştir bitti. Asıl göz yoran ve beni gıcık eden nokta dururken dahi her tarafında ufak ufak elektriklenmelerin olması. Biliyorum çok küçük ve önemsiz bir detay gibi geliyor belki ama gerçekten benim izlerken dahi gözlerimi yormayı başarıyor. Belki de… Belki de artık izlerken gözlüklerimi takmalayım. Kim bilir…

Harrison Wells’e değinelim şimdi de… Harrison Wells karakterini kendi kişiliğinde izlemenin gerçekten çok zevkli olduğunu bir çok incelememde söylemişimdir. Bu bölümde kendisi büyük oranda ön plandaydı. Önce kızını kurtarabilmek adına Zoom ile yaptığı anlaşmaya uyup Flash’ın hızını çalması, ardından Barry’nin sadece o %2’lik kayıp yüzünden bile Iris’i kurtaramaması ve Wells’in vicdan yapıp her şeyi itiraf etmesi. Bir başka deyişle önce bir anti-hero edasıyla “Amacıma ulaşmak için önümde ki her engelleri ne pahasına olursa olsun yıkar geçerim” derken, sonra da gerçek bir kahraman edasıyla “Bir taraf mağdur iken diğer taraf mutlu olamaz” derken gördük. Bütün bunlar bile Harrison Wells’in karakterinin ne kadar iyi oturtulmuş olduğunun bir göstergesi. Ufak bir notu da eklemeden geçemeyeceğim. Barry’nin hızı çalınarak hiç bir şekilde kaybolmaz. Çünkü sadece Barry Allen evrendeki tüm speed force kaynağına doğrudan erişim halindedir. Hücrelerinden çekip çıkartılamaz kısaca.

Ve son olarak bölümün bir diğer artısı da kesinlikle final sahnesiydi. Uzun zamandır The Flash galiba bu kadar heyecanlı bitmemişti.  Kesinlikle bu bölümü çok beğendim ama daha da iyi olabilirdi demeden geçemeyeceğim.