The Gentlemen Netflix Dizi İncelemesi

782
Susie Glass (Kaya Scodelario), Eddie Horniman (Theo James)

Kabul edelim, uyarlamalardan, yeniden çekimlerden, franchiselardan, uzantı yapımlardan hepimiz çok sıkıldık. Özellikle son dönemde sadece para kazanmaya ya da başarılı bir eserin popülaritesinden yararlanmaya odaklanmış dizi ve film projeleri hepimizin tadını kaçırdı. İşte ünlü yönetmen Guy Ritchie’nin yaratıcılığında ortaya çıkan yeni Netflix dizisi The Gentlemen de tam da böyle bir dönemde, bir spin-off olarak izleyicinin karşısına çıktı. Peki dizi nasıl olmuş, izlenmeyi hak ediyor mu?

The Gentlemen: Konusu

The Gentlemen, 7 Mart’ta Netflix kütüphanesine eklenen bir İngiliz dizisi, ilk sezonu 8 bölümden oluşuyor. Dizinin merkezinde Eddie Horniman isminde bir İngiliz soylusu var. Eddie babasını kaybedince beklenmedik şekilde hem Dük unvanını hem de ailenin tüm mal varlığını miras alıyor. Ancak hemen ardından, daha bu şoku atlatamadan kendisine miras kalan malikânenin sınırları içerisinde yürütülen büyük bir kenevir işi olduğunu öğreniyor. Eddie, ailesini bu işten kurtarmaya bunun için de gangsterleri kendi oyunlarında alt etmeye karar veriyor. Ancak kendini suç dünyasına biraz fazla kaptırıyor ve bu işlerden zevk almaya başlıyor.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: The Gentlemen İnceleme Videosu

Bu dizi Guy Ritchie’nin 2019 tarihli aynı isimli filmiyle aynı evrende geçen, bir nevi bir spin-off seri. Yeni bir hikâye aynı evrende anlatılıyor ve yeni karakterler tanıtılıyor bize. Bahsi geçen 2019 yapımı bu filmde, Matthew McConaughey, Charlie Hunnam, Colin Farrell, Hugh Grant gibi şahane isimler yer alıyor. Ben zamanında bu filmi izlemiştim, izlerken bayağı da eğlendiğimi hatırlıyorum. Hatta, bu filmin devamı gelebilir, spin off projeler olabilir diye düşündüğümü de çok iyi hatırlıyorum. Ancak filme dair çok fazla detay hatırlamıyorum maalesef. O yüzden dizi ve film arasında bir kıyas yapmayacağım ki zaten karşımızda yepyeni bir hikâye olduğu için buna çok bir gerek de yok.

Yeri gelmişken hemen söyleyeyim, bu filmi izlemediyseniz eğer kesinlikle izlemenizi tavsiye ederim, filmde bir Guy Ritchie filminde bulmak isteyeceğiniz her şey var. Ağır aksanlarıyla İngilizler, eksantrik suçlular, olayların beklenmedik yönlerde ilerlemesi, şık ve tehlikeli kadınlar, şiddet, kendine has bir komedi anlayışı, hızlı kurgu gibi Guy Ritchie sinemasına dair aradığınız her şey var. Ki zaten dizi de tam olarak böyle bir dizi. Bunlara ek olarak yine Guy Ritchie filmlerinden aşina olduğumuz boksörler, boks sahneleri, çingeneler de yine dizide mevcut.

Guy Ritchie filmlerine ne kadar aşinasınız bilmiyorum, çok kendine has bir stili olan bir yönetmen. Hani bir filme baktığınızda “Haaa bunu Guy Ritchie çekmiş” diyebileceğiniz spesifik bir tarzı olan bir yönetmen. Eğer daha önce herhangi bir filmini izlemediyseniz, Lock, Stock and Two Smoking Barrels ve Snatch filmlerini mutlaka izlemenizi tavsiye ederim. The Gentlemen’la birlikte.

The Gentlemen (Christopher Rafael © 2023, Netflix Inc.)

Guy Ritchie yaratıcı, yazar, yapımcı ve de yönetmen olarak projede yer alıyor. Ve açıkçası bunu dizinin her anında görebiliyorsunuz. Kendisine yaratıcı anlamda bayağı bir özgürlük verildiği anlaşılıyor. Bölümler arasında stil olarak devamlılık var. Hangi bölümleri Ritchie çekmiş, hangilerini çekmemiş ayırt edemiyor insan ki bu iyi bir şey bence…

Bu dizi aslında temelde bir suç dizisi ama ben diziyi inanılmaz eğlenceli buldum. Kahkahalarla güldüğüm çok kısım oldu. Guy Ritchie’nin komedi anlayışı bana hitap ediyor çünkü. Böyle işlerin bir anda tepetaklak gitmeye başlaması, toparlayalım derken daha da karıştırılması beni aşırı güldürüyor. Dizi çoğunlukla bu tonda devam ediyor. Ancak çok fazla şiddet içeren sahne olduğunu da ekleyeyim. Sonuçta bu dizi azılı suçluların olduğu bir suç dizisi de. Ki hakikaten çok acayip karakterde ve korkutucu suçlular da mevcut dizide.

Eddie, işleri yoluna koyup, ailesini bu suç dünyasının içinden çıkarmaya çalıştıkça, kendisini daha fazla suçun içine batmış halde buluyor. Hani böyle bir kaş yapayım derken göz çıkarma durumu var.

The Gentlemen: Oyuncular & Karakterler

Eddie rolünde Thoe James’i izliyoruz dizide. Kendisine bu rolde bayıldığımı söylemem lazım. O İngiliz soylusu halini tavrını acayip iyi taşımız. Ses tonu ve aksanı, konuşma şekli inanılmaz hoş zaten. Kaya Scodelario’yu Susie Glass rolünde izliyoruz. Bu kenevir imparatorluğunun sahibinin kızı, babası hapiste olduğu için işleri çoğunlukla o yönetiyor. Çok şık, çok kendine güvenen, biraz soğuk ve korkutucu bir kadın ki bence o da çok iyi iş çıkarmış rolünde. (Kendisini belki Skins dizisinden anımsayanlar da vardır bu arada). Ve bu ikisi arasında da müthiş bir kimya var. Her ne kadar, yakınlaşma anlamında ilk sezonda pek bir şey görememiş olsak da gelecekte mutlaka olacak gibi duruyor. İkisi de harikaydı rollerinde.

Daniel Ings, Eddie’nin oldukça güvenilmez ağabeyi Freddy’i canlandırıyor. Tam bir nevi şahsına münhasır çatlak bir karakter. Ne yapacağı belli olmuyor. Dizinin eğlenceli taraflarından biri olmuş. Joely Richardson’ı anne Sabrina olarak izliyoruz. Giancarlo Esposito gizemli Stanley Johnston karakterini canlandırıyor. Bence biraz fazla tek tip karakterleri oynamaya başladı kendisi. Ve de Guy Ritchie filmlerinin vazgeçilmez isimlerinden çok sevgili Vinnie Jones da ailenin bekçisi Geoff’i canlandırıyor. Kendisini açıkçası biraz daha fazla görmek isterdim, rolü bana biraz sınırlı geldi. Daha fazlasını da alabilirdik bu karakterden diye düşünüyorum.

Daniel Ings as Freddy Horniman (The Gentlemen)

Dizinin çok kendine has, çok dinamik bir anlatım tarzı var. Misal, tam bir olay olacak diyelim ki. O anda sahne kesiliyor. Olayı o anda göremiyoruz. Sonra kişi telefonda konuşuyor, ya da yüz yüze bir başkasına bu olayı anlatırken, biz de o sahneleri ancak o zaman geriye dönüşler şeklinde görüyoruz. Benim çok hoşuma giden bir stil oldu bu. Genel olarak zaten hem çekimleri hem de kurguyu çok beğendim, Guy Ritchie’nin o kendine özgü tarzı bu zaten.

Dizideki eksikliklere gelince…

Şimdi gelelim dizinin pek beğenmediğim kısımlarına. Dizide bölümler arası hikayeler kopuk kopuk, daha doğrusu sanki bir bilgisayar oyunu gibi ilerliyor her şey. Bir sonraki bölüme geçebilmek için tamamlaman gereken bazı şeyler var gibi. Bu özellikle dizinin ortalarında biraz fazla fark edilir oluyor ama hani çok da kaliteyi etkileyecek seviyede değil.

Bazı şeyler çok anlamsız geliyor insana. Yani koskoca dük mesela şantaj parası vermek için neden kendisi gidiyor. Bunu başkalarına da yaptırabilir halbuki. Dük her şeye çok çabuk alışıyor, hiçbir şeye şaşırmıyor. Ben bu dük kişisinin neden/nasıl bu kadar soğuk kanlı olduğunu da merak ediyorum bu arada. Sanki onun içinde de dizginlemeye çalıştığı ama bir gün ortaya çıkmak için bekleyen bir canavar var gibi. Ki birkaç defa fevri davranışları olduğunu da gördük.

Bu 8 bölümde olaylara o kadar fazla odaklanıldı ki, karakterleri derinlemesine tanıtacak fırsat olmadı. Pek çok karakter için geçerli bu. Karakterleri daha yakından tanımak isterdim.

The Gentlemen (Netflix)

The Gentlemen: Son Söz

The Gentlemen bence son dönemde Netflix’te yayınlanan diziler içerisinde gayet iyi bir pozisyonda. Çok ilgi çekici karakterleri var ve olaylar çok sürpriz noktalara gidebiliyor ve dizi oldukça sürükleyici. Dediğim gibi beni çok eğlendiren acayip güldüğüm kısımları da oldu. Eğer Guy Ritchie içeriklerini seviyorsanız, bu dizi de kesinlikle hoşunuza gidecektir.

Henüz 2. Sezon onayı yok ama umarım gelir. Gelmese de bu haliyle de izleyebilirsiniz zaten, bir twist ile bitirmemişler diziyi, yeni sezonlara açık kapı bırakmışlar sadece. Benim dizi için puanım 10 üzerinden 8. Netflix henüz diziye 2. sezon onayı vermedi ancak izlenme rakamları oldukça iyi görünüyor, bu sebeple de 2. sezon onayının kısa zamanda geleceğini düşünüyorum.