Doğaüstü güçler ve dünyanın kaderini değiştirebilecek olaylar… Bu durumlara birçok bilim kurgu dizisinde rastladığımız doğru mudur, doğrudur. Fakat şimdi bahsedeceğimiz yapım biz dizi severlerin izlemeye aşina olduğu bu hikâyeyi kadınları merkezine alarak Viktorya döneminin sonlarındaki Londra’ya taşıyor. Hem de birbirinden başarılı oyuncuların hayat verdiği çok özel karakterlerle. İşte karşınızda The Nevers…
The Nevers: Konusu
Ağustos 1896. Viktorya döneminin Londra’sında yaşanan doğaüstü bir olay, çoğu kadın olan bir grup insana anormal yetenekler kazandırır. 3 yıl geçen bu olayın ardından bu özel insanlar toplumda Touched yani Dokunulmuşlar olarak anılmaktadır. Antipatiyle bakılan ve hükümet yetkililerinin de gündemini oluşturan bu yetenekli grubu koruma görevini ise Amalia True üstlenmiştir. Bir yetimhanenin çatısı altında bu özel insanları toplamaya çalışan Amalia’nın en büyük yardımcısı ise kendisi gibi bir dokunulmuş olan Penance Adair’dir. Amalia, Penance’le birlikte tüm bu insanları bir araya getirmeye çalışırken birçok acımasız olayla da karşı karşıya gelecektir. Peki, bu özel yeteneklerin bahşedilmesindeki asıl amaç nedir? Dokunulmuş olmak bir lanet midir yoksa bir lütuf mu…
The Nevers: Oyuncular ve Karakterler
Dizinin ana karakteri olan Amalia True, gelecekteki anları görme yeteneğine sahip dokunulmuşlardan biri. Tam bir lider olan Amalia her ne kadar sorumsuz gibi gözükse de içinde birçok kırgınlıklar barındırmakta. Hatta çok büyük bir gizemi de… Amalia rolüne The Outlander’den hatırlayacağımız Laura Donnelly hayat veriyor.
Amalia’nın en iyi arkadaşı ve yetimhanedeki yoldaşı olan Penance Adair de dokunulmuşlar arasında. Elektrik enerjisinin formlarını görebilen ve bunu icatlarına yansıtmayı başarabilen Penance, şefkatli ve bir o kadar da hassas. Dizide Penance rolünü Ann Skelly üstleniyor.
Zengin bir hayırsever olan Lavinia Bidlow, Dokunulmuşlar olarak tanımlanan bu özel grubun en büyük destekçisi. Erkek kardeşiyle birlikte yaşayan Lavinia, yetimhaneyi finanse eden kişi. Bu özel insanlara yardım ediyormuş gibi gözükse de o da kendi içinde bazı sırlar taşıyor. Lavinia rolüne Olivia Williams hayat veriyor.
Dizinin en başına buyruk karakteri olan Hugo Swann, panseksüel ve aristokrat bir genç adam. Lavinia’nın erkek kardeşi Augie’nin de yakın arkadaşı olan Hugo, dokunulmuş insanların yeteneklerini seks kulübünde sergiletmekte ve bundan da oldukça keyif almakta. Hugo Swann rolünü üstlenen isim ise James Norton.
Lavinia’nın erkek kardeşi Augustus “Augie” Bidlow ise tam bir nazik centilmen. Her ne kadar zıt karakterlere sahip olsalar da Hugo’yla arkadaşlıkları okul yıllarından bu yana sürmekte. Kuşları gözlemleyen Augie, ablası gibi bazı sırları kendine saklamayı tercih edenlerden. Augie rolünde Da Vinci’s Demons’dan hatırlayacağımız Tom Riley’yi izliyoruz.
Eski bir general ve etkili bir hükümet yetkilisi olan Lord Gilbert Massen ise deyim yerindeyse dokunulmuşların en büyük düşmanlarından biri. Bu özel insanlara neden bu kadar nefret duyduğunu da dizinin ilerleyen bölümlerinde görme şansına erişiyorsunuz. Dokunulmuşları bir tehdit olarak gören Lord Mansen onları yok etmek için elinden geleni ardına koymuyor. Dizide Lord Massen rolünü The Crown ve Preacher’da severek izlediğimiz Pip Torrens üstleniyor.
Güçlü bir ahlak anlayışına sahip ve bir o kadar da huysuz olan dedektif Frank Mundi, dokunulmuşlardan biri olan Maladie’nin cinayet çılgınlığını araştırmakta. Bu araştırması sırasında yolu yetimhaneyle kesişir ve Amalia ile iş birliği yapmaya başlar. Hugo’yla da gizli bir bağı olan Frank görevleri ve kişiliği arasında sıkışmış bir durumda. Frank Mundi rolüne Ben Chaplin hayat veriyor.
Dokunulmuşların en dengesiz karakteri olan Maladie ise yaşadığı işkenceler sonucu kötü tarafı seçenlerden. Maladie, daha fazla güce hâkim olmak isteyen bir dokunulmuş çetesinin de lideri. Londra’daki kaosun baş mimarı ve intikamını almak için her şeyi göze alıyor. Amy Manson’ı dizinin en ruh hastası olarak tabir edeceğimiz Maladie rolünde gerçekten muhteşem bir performansla izliyoruz.
Horatio Cousens, dokunulmuş olduktan sonra daha donanımlı bir iyileştirme gücü kazanan başarılı bir doktor. Yetimhanede Amalia ile işbirliği yapan Horatio, yeni yeteneği yüzünden büyücülükle suçlanmamak için kiminle çalışacağına daha çok dikkat etmesi gerekmekte. Horatio Cousens rolünde Zackary Momoh yer alıyor.
Annie Carbey yani namı diğer Şenlik Ateşi Annie, ateş topları yaratabilen bir yeteneğe sahip ve Maladie’nin çetesinde yer almakta. Her ne kadar dokunulmuşların kötü tarafında yer alsa da Amalia ile yolları kesişince kendisi için de işler değişecek. Annie rolünde Rochelle Neil’i izliyoruz.
Yeraltının büyük lideri olan Dilenciler Kralı Declan Orrun ise Londra’da suç denince akla gelen ilk isim. Bazen Amalia ile çalışsa da işin içinde para varsa her an tarafını değiştirmeye hazır ve nazır. Dilenciler Kralı Declan rolüne Nick Frost hayat veriyor.
Amerikalı bir cerrah olan Dr. Edmund Hague, yetenekli ama bir o kadar da dengesiz. Becerilerini dokunulmuşların üzerinde yaptığı deneylerle acımasız bir şekilde sergilemekten çekinmiyor. Dr. Edmund Hague rolünü yine birçok dizide severek izlediğimiz Denis O’Hare üstleniyor.
Nazik ama dirençli bir genç kadın olan Mary Brighton, atılmış bir nişan ve hayal kırıklığı yaratan bir kariyere rağmen sahnede şarkı söyleme hayalini sürdürmekte. Dokunulmuşlardan biri haline dönüşen Mary, söylediği şarkıyla bu özel insanlara farklı bir şekilde ulaşır. Mary Brighton rolünü Poldark’tan hatırlayacağımız Eleanor Tomlinson üstleniyor.
Yetimhanenin anaç figürü olan Lucy Best, dokunduğu her şeyi parçalayabilen bir güce sahip. Bu yeteneğini kontrol etmek için eldiven giymek zorunda kalan Lucy, trajik olayları da geçmişinde barındırıyor. Lucy Best rolünde Elizabeth Berrington’ı izliyoruz.
Nefesiyle her şeyi cama çevirmeyi sağlayan Harriet Kaur yetimhanede yaşayan dokunulmuşlardan biri. Zeki ve tutkulu olan Harriet aynı zamanda başarılı bir avukat olmanın da hayallerini kurmakta. Harriet Kaur rolünde Kiran Sonia Sawar yer alıyor.
Yetimhanenin hiç şüphesiz en dikkat çekici ismi Primrose Chattoway, yaşanan doğaüstü olay sonrasında bir deve dönüşmüş olan genç bir kız. Masum, sevecen, nazik ve bir o kadar da sıradan olmayı çok özlüyor. Primrose Chattoway rolünü Anna Devlin üstleniyor.
Amalia ve Penance tarafından yetimhaneye getirilen Myrtle Haplisch tüm dünya dillerini kontrolü dışında konuşmaya başlayan bir yeteneğe sahip. Fakat bu yeteneğini nasıl kontrol altına alacağını da sanırım zaman içinde görme şansımız olacak. Myrtle Haplisch rolünde Viola Prettejohn’u izliyoruz.
Fahişelik yaparak hayatını kazanan Désireé Blodgett, karşısındaki insanlar güçlü duygular hissettiği sırada sırlarını ortaya dökmesine neden olan bir güce sahip. Désireé’nin de yolu bir şekilde Amalia ve yetimhaneyle kesişir. Désireé Blodgett rolünde Ella Smith yer alıyor.
Genç bir hırsız olan Nimble Jack, oluşturduğu diskleri hem kalkan olarak hem de yüksek yerlere erişebilmek için kullanabilen bir yeteneğe sahip. Zaman içinde Amalia’nın ekibine dahil olur. Dizinin son bölümlerine doğru ortaya çıkan Nimble Jack rolünü Vinnie Heaven üstleniyor.
İLGİLİ: The Nevers: Laura Donnelly ve Rochelle Neil İle Çok Özel Bir Söyleşi
İlk sezonu 12 bölümden oluşan The Nevers, Joss Whedon’un yaratıcılığında ortaya çıkmış bir proje. Son dönemdeki çalışmalarını ağırlıklı olarak sinemaya ayıran Whedon, belki de bu projeyle dizi sektörüne sıkı bir dönüş yapmayı hedeflemişti kim bilir. Fakat taciz olaylarının ortaya çıkmasıyla geri adım atarak görevlerini Philippa Goslett’e bıraktı. Dizinin şimdilik ilk 6 bölümü yayınlandı ve sezon arasına girdi. Dizide yer alan her karakter çok etkin. Fakat bu kadar karakter bolluğu hikâyenin oradan oraya atlamasına ve dağılmasına neden oluyor. Bu da diziyi anlaşılmaz bir hale sokabiliyor. Tabii yazarların kafasında nasıl bir plan var bilinmez. Çünkü ara sezon finali olan 6. bölüm izleyiciyi cidden ters-düz eden bir şekilde başlayarak esas hikâyeyi anlatmaya çalıştı diyebiliriz. Tabii tüm bu olayları daha iyi kavrayabilmek için de diziyi bir kere daha baştan izlemekte fayda var. (Muhtemelen sizler bu yazıyı okurken ben dizinin 2. turuna başlamış olacağım.) Kendi adıma söylemek gerekirse ben The Nevers‘ın ilk altı bölümünü dizinin girişi olarak tanımlıyor ve bundan sonrasında esas hikâye şimdi başlıyor demeyi hayal ediyorum. Umarım hayal kırıklığı yaşamam. Eğer siz de The Nevers’a bir şans vermek istiyorsanız, beIN CONNECT‘ten tüm bölümlerine ulaşabilirsiniz.