2011-2012 güz sezonuna pek çok farklı tarzda taptaze dizilerle giriş yaptık. Bunlardan kaç tanesi kalıcı olur, kaç tanesi 8-10 sezon sürer, kaç tanesi 4. bölümde iptal olur şimdiden kestirmek güç ancak en azından ilgili olduğumuz türlerden bir kaçına şans vermek lazım. Benim yeni sezonda izledim ilk yeni dizi The Secret Circle oldu; fantastik ögelerle hemen cezbedildim çünkü 🙂
The CW kanalının bu yeni dizisinin pilot bölümü geçtiğimiz hafta yayınlandı. İkinci bölümü ise diğer kıtada bu akşam yayınlanacak. Başrolde “Life Unexpected” dizisinden hatırlayacağınız Britt Robertson var. Cassie Blake isminde lise çağında bir genç kızı canlandırıyor. Cassie beklenmedik bir şekilde annesini kaybedince annesinin uzun yıllardır ayak basmadığı memleketine, büyük annesi ile birlikte yaşamak için gitmek zorunda kalıyor. Kasabaya gelişiyle birlikte, hem annesinin geçmişiyle hem de kendisiyle ilgili şaşırtıcı şeyler öğreniyor. Örneğin, annesi gibi kendisinin de bir cadı olduğunu!
Fantastik öğeler var demiştik zaten; bu fantastik lise dizisinin ana teması da cadılar. İsimden de belli olduğu üzere gizli bir ekip söz konusu. Hepsi cadılardan oluşan bu ergen kızlı erkekli grup farklı kişisel özelliklere ve güç seviyelerine sahip. Hepsi köklü ailelerden geliyorlar ve safkan büyücüler. Kasabada elbette türlü türlü entrika, yalan ve gizli kapaklı işler mevcut. Kader ve kaderden kaçamama mevzusu da es geçilmemiş. Tarihin tekerrür etmesi ve kaderi aldatmaya çalışmanın kötülük getireceği daha ilk bölümde anlatılıyor bize. Yukarıdaki fotoğraflarla bir nevi süper kahraman grubu tadı yakalanmış. Sanırım cadılarımızın hepsinin belirli güç alanları olacak; su, ateş, doğa, gökyüzü gibi…
Ben üzülerek belirtmeliyim ki pek ışık göremedim ilk bölümde. Açılış sahnesi feci halde “Supernatural”ı anımsattı. (Üstesine Secret Circle CW’un ağır topu The Vampire Diaries ile aynı kanalda ve yazarları da aynı -ikisi de kitap uyarlaması- Secret Circle, The Vampire Diaries ile karşılaştırılmaktan hiç bir zaman kurtulamayacak ve açıkçası şimdilik hiç şansı yok.) Efektleri ve diyalogları beğenmedim. Baş roldeki abla haricindeki oyuncuları da çok tutmadım. Hatta fırtına çıkaran ablayı bildiğin sinir bozucu buldum ki o fırtına sahnesi de hem gereksiz hem çok yapaydı. Müzikler iyi ama 😉
Çerezlik olarak güzel bir dizi. Pazar sabahları kahvaltı masasına fon olması için izlenebilir. Ben 2-3 bölüm daha şans veririm kendisine ama hala bir ışık göremezsem daha fazla vakit ayıracağımı sanmıyorum.