The Undoing: Yalanlarla Alt Üst Olan O Güzelim Hayatlar

6015
The Undoing

Başarılı kariyerler, aşk-sevgi-saygı üçgeniyle çevrili mutlu yuvalar, paranın dert edilmediği özenilesi yaşamlar. Ama bu kusursuz gibi görünen hayatlar bir olayla birlikte domino taşı gibi devrilmeye başlarsa… İşte HBO’nun uzun süredir beklenen mini serisi The Undoing, çok da yabancı olmadığımız bu hikâyelerden birini Jean Hanff Korelitz’in bir roman uyarlamasıyla karşımıza çıkarıyor.

The Undoing: Konusu

You Should Have Known romanından uyarlanan bu altı bölümlük mini dizi, başarılı bir terapist olan Grace Fraser’ı merkezine alıyor. Grace işinde oldukça başarılı bir terapist ve New York’un varlıklı isimlerinden Franklin Reinhardt’ın da kızı. Eşi Jonathan Fraser ise pediatri onkoloji dalında başarılı bir doktor ve ailesine de oldukça bağlı. Grace ve Jonathan’ın oğulları Henry ise şehrin en elit okullarından Reardon’da okuyan akıllı ve duyarlı bir genç. Yani her şeyin neredeyse kusursuz göründüğü bir aile. Ve bu ailenin hayatı Grace’in gizemli bir genç kadınla tanışmasının ardından değişmeye başlıyor diyebiliriz. Reardon’ın ebeveyn komitesinde bulunan Grace, okul için düzenlenecek bağış gecesinin toplantısında genç ve gizemli anne Elena’yla tanışır. Elena’nın oğlu Reardon’da burslu eğitim görmektedir ve değişik tavırlarıyla herkesin dikkatini çeker. Nihayet beklenen bağış gecesi gerçekleşir. Grace geceye eşi Jonathan’la birlikte katılır. Grace’in babası Franklin okulun en büyük bağışçılarından biridir ve gecenin başında kendini gösterip gider. Elena ise değişik tavır ve konuşmalarıyla Grace’in kafasında soru işaretleri bırakarak geceden ayrılır. Bu arada Jonathan da acil bir durum nedeniyle hastaneye çağrılır. Bu hareketli gün Grace’in bütün hayatını alt üst edecek bir cinayet ve kayıplara karışacak bir kocayla biter. Ve o güzel yaşam ortaya çıkan yalanlarla yıkılmaya başlar.


The Undoing: Oyuncular ve Karakterler

TV dünyasına birçok güzel yapım kazandıran David E. Kelley, geçtiğimiz yıllarda oldukça ses getiren Big Little Lies’daki gibi bu dizinin hem yaratıcısı hem de yapımcılarından biri. Ve yine Big Little Lies’da birlikte çalıştıkları Nicole Kidman da hikâyenin merkezindeki Grace Fraser rolüyle karşımızda. Muhteşem eş görüntüsünün arkasında muhteşem yalanlar saklayan Jonathan rolünde ise Hugh Grant’i izliyoruz. Varlıklı baba Franklin Donald Sutherland’in oyunculuğuyla hayat bulurken, ailenin genç oğlu Henry’yi Noah Jupe canlandırıyor. Matilda De Angelis Elena rolünü üstlenirken, Edgar Ramirez ve Lily Rabe de dizinin ana kadrosunda karşımıza çıkıyor. Dizinin yönetmen koltuğunda ise Susanne Bier (The Night Manager) yer almakta.

Romanı okuyanlar muhtemelen sonunun nereye doğru gittiğini adım adım izleyecek olsalar da benim gibi okumayanlar için hikâyenin nasıl şekilleneceği oldukça merak uyandırıcı. Hele ki çok fazla yeni dizi seçeneğimizin olmadığı şu günlerde ilaç gibi geleceğini düşünüyorum. Psikolojik gerilimi iyi yansıtan ve şimdilik akıcı ve heyecanlı bir şekilde ilerleyen dizide tek takıldığım konu Nicole Kidman’ın botoks suratı. “Porselen gibi bir cilde sahip olmalıyım”ın dozu ne yazık ki bu dizide bayağı bir kaçmış. Oyunculuğuyla para kazanan bir insanın kendini bu hale getirmesi, o mimiklerini yok etmesi gerçekten çok üzücü. Sanırım bu konuda biraz İngiliz oyuncuları feyz alıp hayatı akışına bıraksalar fena olmayacak. Yine de Nicole Kidman’ın botokslarına rağmen merak uyandıran bu diziye henüz başlamadıysanız bir şans vermenizi tavsiye ederim. Nereden izleyebilirim derseniz, her hafta yeni bölümüyle beIN CONNECT’te…