Netflix’in en yeni Türk dizisi Yaratılan 20 Ekim’de platformda yayınlandı. Mary Shelley imzalı ikonik karakter Frankenstein’dan esinlenen Yaratılan, Türk sinemasının önemli isimlerinden Çağan Irmak’ın elinden çıkan bir mini dizi… Son dönemin hayal kırıklığı yaratan projeleri ardından Yaratılan, özellikle yaratmayı başardığı atmosfer ve teknik detaylara gösterdiği özenle benim sürpriz şekilde beğendiğim Türk dizilerinden biri oldu.
Netflix’in Türk dizileri maalesef uzun zamandır beklentilerin çok altında kalıyordu. Kendi adıma özellikle Şahmaran ve Biz Kimden Kaçıyorduk Anne? dizileri ardından, Netflix’in Türk yapımları için ümidimi neredeyse tamamen yitirmiştim. Yaratılan için de pek bir beklentim yoktu doğrusu ama oldukça farklı bir projeye benzediği için bir şans vermek istedim ve diziyi büyük bir keyifle ve hiç sıkılmadan izledim.
Yaratılan: Konusu
Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde Bursa’dan İstanbul’a uzanan hikâyede dizi, insanoğlunun en temel sorularından biri olan “ölüm ve sonrasına” odaklanıyor. Maceraperest, asi, heyecanlı ve zeki genç tıp talebesi Ziya’nın en büyük dileği, çok iyi bir hekim olup tıbbın çare bulamadığı birçok salgın hastalığa derman olabilmektir. İstanbul’da tanıştığı delilik ve dahilik arasında duran hekim İhsan, onu bu dünyada anlayabilen tek kişi olmuştur. Birbirini bulan bu iki eksantrik ve yaralı ruh, beraber giriştikleri gizli ve yasaklı deneyin bedellerini ağır bir şekilde ödeyeceklerdir.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Yaratılan İnceleme Videosu
Çağan Irmak Türkiye için gerçekten önemli, Türk halkının büyük kısmının ismini bildiği bir yönetmen. Kendisini seven, dizlerini filmlerini beğeniyle izleyen çok fazla izleyici var. Bu diziyi de Çağan Irmak sebebiyle bekleyen ve bu sebeple izleyecek olan izleyiciler olduğunu da tahmin ediyorum. Ben onlardan birisi değilim, açıkçası Çağan Irmak işlerini çok dramatik ve hatta biraz arabesk buluyorum.
Ben her ne kadar tarzını beğenmesem de, Çağan Irmak’ın ülkemiz için önemli bir yönetmen olduğunu kabul ediyorum. Asmalı Konak dizisi örneğin gerçekten de Türk dizi tarihindeki en önemli dizilerden bir tanesi. Bir öncü oldu diyebiliriz bu dizi için. Asmalı Konağa benzer çok fazla dizi çekildi onun ardından ama hiçbirisi onun kadar başarılı olmadı bence…
Yaratılan özgün bir Frankenstein uyarlaması. Frankenstein’ın hikayesini Osmanlı döneminde geçecek şekilde düzenlemişler, hikâyeyi oraya uydurmuşlar. Osmanlı dönemi bence oldukça iyi yansıtılmış ekrana atmosfer olarak. Dizi set tasarımları, kostüm ve makyaj açısından bence gayet iyiydi ve inandırıcıydı.
Yalnızca dil konusunda biraz tuhaf bulabilirsiniz diziyi. Osmanlı döneminde geçen bir hikâye olsa da hani tam olarak o dönemdeymiş gibi konuşmuyorlar biraz daha güncel konuşuyorlar ama bu da anlaşılabilir bir şey bence izleyicinin dikkatini diri tutmak adına çok ağdalı bir konuşma dili kullanmamış olduklarını tahmin ediyorum. Her şeye rağmen bazı sahneleri çok teatral bulabilirsiniz, benim de yadırgadığım kısımlar oldu ama Çağan Irmak böyle bir yönetmen, o yüzden normal karşılamak gerektiğini düşünüyorum.
Yaratılan: Karakterler & Oyuncular
Dizide İhsan karakterini Erkan Kolçak Köstendil, Ziya’yı ise Taner Ölmez canlandırıyor. Bunun dışında da kadroda Engin Benli, Şifanur Gül, Bülent Şakrak, Şehsuvar Aktaş, Macit Koper gibi isimler yer alıyor.
Oyunculuklar genel olarak iyiydi, özellikle Erkan Kolçak Köstendil gayet iyi bir performans sergiliyor. Ben bir tek Taner Ölmez‘in oyunculuğunu hiç beğenmedim, çok çok yüksek perdeden oynuyor maalesef önceki dizisi Mucize Doktor’un setinden çıkıp gelmiş gibiydi. Çok bağırarak oynadığı yerler vardı. Ana karakterlerden biri olmasına rağmen neden Ziya için Taner Ölmez seçilmiş anlamak mümkün değil çünkü en zayıf performans kendisindeydi.
Onun dışındaki oyuncular, özellikle yan karakterler bence çok başarılıydı. İzlediğim Türk dizileri içerisinde dijital olsun kanal işi olsun uzun zamandır bu kadar başarılı yan karakter hiç görmemiştim: hem karakter olarak başarılıydılar hem de oyunculuklar da çok başarılıydı – hepsi çok doğal oynamışlar. Mesela çorbacı abi, sirkte çalışanlar, defineciler ve son kısımdaki kör teyze. Hepsi için bir spin-off çekilebilir bence, o kadar ilgi çekiciydiler…
Dizinin ilk yarısını ikinci yarısından daha çok beğendim. Özellikle canavarın yaratıldığı ana kadarki kısım daha eğlenceli ve izlemesi kolay, hatta daha komik. Ondan sonraki kısım çok daha dramatikleşiyor. Bir de bazı zaman alması gereken şeyler de çok oldu bittiye getirildi bence. Bu da muhtemelen 8 bölüme sığma çabasından kaynaklanıyor.
Bu kısım biraz SPOILER içeriyor olacak ama ben Ziya’nın canavarın yaratıldıktan sonraki motivasyonuna pek ikna olmadım. Ziya orada yaptıkları deneye küçük yaşlardan beri kafayı takmış durumda. Hep bu arayışın içerisinde. Ancak nedense canavar yaratıldıktan sonra daha doğrusu ölüyü dirilttikten sonra bundan böyle bir anda korkmaya, tiksinmeye başladı. Ziya’nın bir anda fikrinin değişmesi konusunu başarılı işleyemediler bence. O konuda beni ikna edemedikleri için canavarı neden bir anda terk ettiğini, neden ondan kaçmaya başladığını, niye bütün yapmayı gerçekleştirmeyi istediği şeylerden böyle bir anda uzaklaştığını ben anlayamadım. Daha doğrusu bana bunu iyi anlatabildiklerini düşünmüyorum.
Çağan Irmak özellikle bu hikâyeyi dizi olarak çekmek istemiş, bu onun bir hayaliymiş. Bunu anlayabiliyorum ama Frankenstein hikayesi bugüne kadar yüzlerce kez pek çok farklı şekilde film olarak dizi olarak sanırım tiyatro oyunu olarak pek çok farklı şekilde zaten ekrana geldi. Keşke daha Türk tarihinden içinden bir hikâyeyi izleyebilseydik. Ne güzel Osmanlı döneminin son zamanlarında geçiyor dizi, güzel de yansıtmışlar bu dönemi. Ama bizim hiç mi yerel korku hikayemiz ya da mitolojik bir hikayemiz yok neden yabancı bir hikâyeyi alıp onu yerelleştirmeye çalışıyoruz ki? Yerel bir hikâye kullansak ondan böyle bir dizi çeksek olmaz mıydı? Şahmaran’da da bunu yapacaklar diye düşünüp sevinmiştim, bambaşka saçma sapan bir şeye dönüştü dizi. Umarım gelecekte dizilerde yerel korku hikayelerimize, efsanelerimize de yer verdiklerini görebiliriz.
Yaratılan: Son Söz
Dizinin IMDb puanı biraz düşük, 6,9 görünüyor. Benim puanım ise 7,5. Yaratılan’ın kesinlikle izlenmeye hak eden bir yapım olduğunu, Netflix’in Türk dizileri içerisinde gayet başarılardan bir tanesi olduğunu düşünüyorum. Ve iyi ki de mini dizi olmuş bu arada, başı sonu belli, ucu açık kalan kısım olmamış. Derli toplu bir dizi olmuş her bakımdan.
Dizinin finalinin de olması gerektiği gibi olduğunu düşünüyorum. Muhtemelen bu açıdan beğenmeyenler, eleştirenler olacaktır ama bence bu hikâyeye ancak böyle bir son uygun olurdu.