Bölüm İncelemesi: BTS Bon Voyage 2×07 “Enjoy a Hula Dance”

5660
BTS Bon Voyage

Herkese Merhaba!

BTS Bon Voyage 2. sezonun “Enjoy a Hula Dance” isimli 7. bölümü, 9 Ağustos’ta V LIVE üzerinden yayınlandı.

Bu bölümün incelemesini yazarken gerçekten çok zorlandığımı belirtmeliyim. Çünkü BigHit son 3 gündür “Love Yourself” drama projesinin tanıtım posterlerini yayınlıyor ve bunları takip etmek, teorilere kafa patlatmak ve “her an her şey olabilir” düşüncesiyle beklemek gerçekten yorucu bir his. Yine de, pek çok farklı etkinliğin yaşandığı bölümün incelemesini tamamlayabildim.

Maalesef önümüzdeki hafta yayınlanacak 1 saat uzunluğundaki “Count One, Two, Three Yf You Trust” isimli bölümün ardında, Bon Voyage 2. sezonu tamamlamış olacağız. Ve yine maalesef, bizi duygusal ve bol ağlamalı bir bölüm bekliyor gibi.

Şimdi gelelim, “Enjoy a Hula Dance” bölümün detaylarına.

Kualoa Beach Park’ta Yemek

Evet, inanması biraz güç olsa da Bon Voyage 2. sezonun neredeyse sonuna geldik. 7. bölüm, BTS’in Hawaii’deki 7. günlerinin ilk etkinliği ile başlıyor. Çocuklar oldukça rüzgarlı bir havada Kualoa Beach Park’ta yere serdikleri örtüler üzerinde öğle yemeklerini yemeye hazırlanıyorlar. hava o kadar rüzgarlı ki, örtülerini sererken bile zorlanıyorlar. Namjoon “Bu bir ödül mü, ceza mı ben anlamadım” diyor hatta. Örtülerini serip, üstlerine uçmasınlar diye taşları da koyduktan sonra (BTS’in bu çok bizden hallerini samimi bulmamak imkansız) ünlü bir restoran olan Mike’s Hulu Chicken’dan alınmış yemeklerini yemeye başlıyorlar. Yemek yedikleri yerin hemen arkasında, manzara da görünen bir de adacık var “Şapka adası” deniyormuş. Çocuklar bunu duyunca, Harry Potter’daki ünlü “The Sorting Hat”in bahsini açmadan edemiyorlar.

Yemek yerken, sohbet etmeye de başlıyorlar ve Jimin durduk yere önceki akşam arkadaşlıklarının sembolü olarak aldıkları ukulele anahtarlığı soruyor Jungkook’a. Jin ve Jimin anahtarlıkları yanlarında getirmişler ama Jungkook otelde bırakmış. Bu durum biraz hayal kırıklığı yaratıyor ikisinde. Tae de, Suga’ya arkadaşlık sembolü olarak aldıkları kolyeyi neden takmadığını soruyor, oldukça da takılıyor. Suga da duş aldıktan sonra kolyeyi takmayı unutmuş. (Tae burada sanki gerçekten biraz kırılmış gibiydi.)

Birbirlerine bu takılmalarının ardından, dünkü arkadaşlık turunda ne yaptıkları hakkında konuşmaya başlıyorlar. Suga, taş-kağıt-makas ile merdivenden inme oyunu oynadıklarını ve Tae kaybettiği için Suga’yı sırtında taşıdığını anlattı burada, hatta “Büyük baba ve torunu gibiydik” diye de ekledi. Burada bence asıl şaşırtıcı mevzu, grup üyelerinin Tae ve Suga’nın bu yaptıklarına hiç şaşırmamış olması 🙂  Jin ise nasıl önce popüler bir restorana gidip sıra uzun olduğundan Kore restoranına gittiklerini anlatıyor. Namjoon ve J-Hope’u kastederek “Orada 2 Kore’li ile karşılaştık” diyor. Namjoon da “Cidden mi, biz de 3 Hawaii’li ile tanıştık” diye cevap veriyor. Yemek sırasındaki konuşmalar dönüp dolaşıp bir şekilde aldıkları arkadaşlık sembollerine geliyor nedense.

J-Hope, Namjoon ile yaptıkları ciddi konuşmayı anlatmaya başlayınca, arka planda Spring Day çalmaya başlıyor ki, oldukça uygun bir müzik seçimi olmuş. Jimin “O kadar ciddi konuşuyordunuz ki, neredeyse hazımsızlık yaşayacaktım” diye takılsa da, grup içerisinde bu ciddi konuşmanın içeriğini gerçekten merak kişi Suga oluyor. (Canımsın Rap Line 🙂 )

Buradaki konuşmaların hepsini tek tek yazarsam bu yazı bitmez, o yüzden sadece şunu da eklemek istiyorum. Jimin, “Dün gece sanırım yatağa en geç biz gittik Jungkook ile” diyor, gece 3-4 gibi uyumuşlar. Üyeler neden diye sorunca Jungkook biraz sinirli bir ifadeyle “Çünkü çamaşırları yıkadık” diye cevap veriyor. Golden maknaemiz, BTS’in çamaşırlarından sorumlu biliyorsunuz. (Sanırım taaa American Hustle Life dönemlerinden beri bu iş Jungkook’un üzerinde.)

Yemek bittikten sonra, yapımcıların önerisi ile bir oyun oynamaya karar veriliyor. Yalnız burada bir geçiş sahnesi var, beni çok güldürdü 🙂 Çocukları koşarken çekmişler… Çocuklar da koşarken tüm kişiliklerini yansıtmışlar. Ben özellikle Min -Suga- Yoongi’nin kolları vücuduna bitişin, minik adımlarla koşuşuna bitiyorum. (Agust D dediğimiz, bir rap ilahı olan bu koskoca adam, nasıl bu kadar sevimli koşabilir?)

Ayakkabı Fırlatma Oyunu

Oynayacakları oyun, ayaklarından ayakkabı fırlatma oyunu. (Evet, gerçekten tam olarak akıl ve mantığa uygun hareket eden bir grupla karşı karşıyayız.) Kaybeden iki kişi, kıyafetleriyle denize girmek zorunda. Bon Voyage, selamlamasını yaptıktan sonra – bu sefer en sonda Tae var ve cool bir hareket yapayım derken elinden terliğini düşürüyor- oyuna başlıyorlar. Tabi ki önce bir müddet taş-kağıt-makas oynanarak, sıralama belirleniyor.

Ayakkabısını fırlatacak ilk kişi Jimin. (Sevgili Jungkook, Bon Voyage 2. sezon süresince o kadar çok Jimin-sshi,  Jimin-sshi,  Jimin-sshi dedin ki, evde durup dururken Jimin-sshi diye bağırmamın sebebi oldun.) Jimin, gayet güzel bir fırlatış gerçekleştiriyor. Normalde yarışmalarda pek başarılı olmasa da, Hawaii’de şansı yaver gitti minnoş mochimizin. İkinci sırada Tae var, o da gayet iyi bir atış yapıyor. 3. sıradaki Min Suga, terliğini biraz farklı bir noktaya atmış olsa da, kötü bir atış yapmıyor. 4. sıradaki J-Hope’un atışı ise çok kötü, kendisi sonuncu sıraya yerleşiyor. 5. sıradaki Namjoon “bakın çok ciddiyim, şaka yapılacak zaman değil” diyerek atışını yapıyor ve terliği yaklaşık olarak 1 metre önüne düşüyor 🙂 Burada ben de en az diğer üyeler kadar çok güldüm. 6. atış Jungkook’tan, gayet güzel bir atış yapmış olduğunu tahmin etmek zor değil. Denize gireceklerin kimler olacağını belirleyecek atışını yapan üye, son atışı yapan Jin oluyor. O da gayet güzel bir atış yapınca, denize girecek kişiler Namjoon ve J-Hope olarak belirleniyor.

Arkadaşlık turunda da beraber olan Namjoon ve J-Hope, suya “2,3 Sonsuza dek arkadaş! diye bağırıp, koşarak ve el ele giriyorlar. Zaten bu sahneyi dün twitter üzerinden paylaştılar. (Jin’in gülüşüne dikkat!)

“Madem ıslandık” dşye düşünen çocuklar, biraz daha suda kalıyorlar. Sudan çıktıktan sonra da, kendileriyle fazlasıyla dalga geçen arkadaşlarını o ıslak kıyafetleriyle biraz korkutuyorlar. Bu arada, otelden çıkarken gayet güzel giyinp hazırlanmış olan Namjooni gerçekten suya girmeyi hiç istemiyordu. Onun adına biraz üzülmedim değil.

Kualoa Ranch ATV Turu

Üyelerin o günkü ajandasında sırada ATV turu var. Daha önceki BTS RUN! bölümlerinden birinde (sanırım 12. bölüm) üyeler yine ATV kullanmış olduklarından biraz da olsa deneyimliler. (Şimdi hatırladım da, o bölümde Min Yoongi yine koşuşu ile gönlümü fethetmişti) ATV turuna çıkmadan önce, kısa bir eğitim alıyorlar. Eğitim videosunu izlerlerken, kırmızı saplı güneş gözlükleri ve muhteşem saçlarıyla NamJoon’un gerçekten çok iyi göründüğünü itiraff etmeliyim. Videoyu izledikten sonra, kasklarını ve gözlüklerini takıp ATV turu için hazır hale geliyorlar. Tüm bu süreç boyunca, mümkün olan her fırsatta birbirlerine takılmaktan geri durmuyorlar tabi. Herkes sineğe benziyor denildiğinde, J-Hope “vııııııııızzzzzzzzzzzzz” diye sinek taklidi yapıyor burada…

ATV üzerine yerleşip, tura başlıyorlar. Sürüş sırasında özellikle Jimin aracın üzerinde çok rahat görünüyor, Jimin’de bir motosikletçi havası var o gün. Üyeler bir taraftan ATV ile gezip, bir taraftan manzaranın tadını çıkarıyorlar. Deniz kıyısındaki yolda giderlerken, yanlarından bir otobüs geçiyor ve otobüsün içindeki kızlar BTS’i tanıyor. Otobüzten “Aman Tanrım! BTS! BTS!” diye çığlıklar yükseliyor. Düşünün, Hawaii’de tatildesiniz ve tur otobüsüyle yolculuk ederken yanınızda ATV ile BTS grubu geçiyor 🙂 Bu sanırım dünya üzerinde çok çok az insana kısmet olacak bir şans. BTS, tanınmış olmaktan memnun görünüyor. Önce biraz şaşırsalar da, BTS çığlıklarını duyunca gülümsüyorlar. Sıranın en başında Tae var bu arada. Otobüstekilerin ilk gördüğü üye Tae olduğundan, NamJoon “Aman Tanrım! Bu BTS grubundan Tae” diye bağırarak Tae ile dalga geçiyor. Suga’nın yanından geçerlerken, otobüsten çığlıklar yükselmeye devam ediyor. Suga küçük bir şok anından sonra, içten bir gülümseme ile karşılık veriyor. NamJoon “Bizi tanıyorlar! Biz bugün yine Uluslararası K-Pop gün ışığı BTS’iz” diye bağırıyor. Bizi tanımasına çok sevindim diyerek, teşekkür ediyor ayrıca. Çocuklar yolda insanlar tarafından tanınmalarına neden bu kadar şaşırıyorlar anlamıyorum 🙂 Sanırım halen uluslararası olarak nasıl büyük bir hayran kitlesine sahip olduklarının farkında değiller. Bu sırada Jungkook geçen haftaki gibi “International K-Pop sensational sunshine rainbow…” diye söylenmeye devam ediyor.

Yolda ineklerle karşılaşan BTS’in heyecanı, gerçekten naif ve çocuksu bir heyecan. İlk bölümlerden birinde “Burada keçi var mı?” diye sormuşlardı, bu bölümde de “Bu inekler acaba vahşi mi?” diye soruyorlar.

Tur devam ederken, Jimin bir dinozor ayak izi görünce hepsi durup araçlardan iniyorlar. Görevlilerden birisine, ayak izinin ne olduğunu soruyorlar. Meğerse orası, 1997 tarihli Godzilla filminin çekim alanıymış. Büyük ayak izinin önünde toplu bir fotoğraf çektirdikten sonra, ATV turuna devam ediyorlar. Burada çekilen pek çok fotoğraf var yine ancak bunlar maalesef bizimle paylaşılmadı henüz.

ATV üzerinde giderlerken oldukça keyif aldıkları görülüyor çocukların. Jungkook yine t-shirtünden bahsedip, izleyicilerin meraklanmaması için dün gece yıkadığını belirtiyor. Jimin, bu sefer gerçekten dinozor kemikleri görünce yeniden duruyor ekibimiz. Çocukken dinozorlar konusunda oldukça meraklı olan Jimin, gerçekten çok heyecanlı görünüyor. NamJoon’un yanına koşarken “Hyung, dinozorları çok severim, çocukken bütün türlerin isimlerini öğrenmiştim” diye bağırıyor. Geldikleri yer, Kong: Skull Island 2017 film çekim alanıymış. Her ne kadar çok gerçekçi görünseler de, aslında film setinden geriye kalan sahte kemikler bunlar. Turistik bir alan olduğundan fotoğraf çekmek serbest. Bunu duyan üyeler, kemiklerin olduğu bölgede oynamaya ve fotoğraf çekmeye başlıyorlar.

ATV ve turu ve dinozor kemikleriyle alakalı olarak Tae geçen gün şu fotoğrafları paylaştı:

Burada oldukça eğlenceli pek çok fotoğraf çekiyorlar ama -mesela Jin yerde yatıp acı çekiyor gibi yaparken, Suga onun karnına kemik batırıyor- bunların çoğunu henüz göremedik, belki de hiç göremeyeceğiz. Bu arada Jungkook “Bu çok yorucu, sürekli bu kadar çok fotoğraf çekmek zorunda değiliz, hadi gidelim artık” diyerek biraz huysuzlanıyor. (Aylardır neden doğru dürüst selca atmadığı anlaşıldı.) Son bir grup fotoğrafının ardından, tura devam ediyorlar. Gelecek durak bir muz ağacı bahçesi. Buraya ilk geldiklerinde, ATV’lerden inen Tae ve Jimin’in birbirini kovalama sahnesi var, tam bir Yeşilçam klasiği olmuş 🙂 Namjoon “Aaa Tae’nin doğduğu yere geldik” dediğinde, Tae gayet rahat bir şekilde maymun taklidi yapmaya başlıyor. Üyelerin tepkisi “Tae maymun taklidi yapma konusunda gayet başarılı” oluyor. J-Hope “Acaba hepimiz maymun taklidi yaparken bir grup fotoğrafı mı çektirsek?” deyince, Jungkook “Fotoğraf çektirmeyi gerçekten seviyorsun” diye cevap veriyor.

ATV tur ekibinden birisi, muz yemek ister misiniz diyerek elinde yeşil bir muzla geliyor. Henüz olgunlaşmamış bir muzun yenilebilir olup olmadığından emin olamayan üyeler taş-kağıt-makas (tabi ki) ile hangi üyenin denemesi gerektiğine karar veriyorlar. Ve şanssız kişi yine NamJoon oluyor. Yeşil muzu denediğinde yüzündeki ifade gerçekten unutulmaz 🙂 Yeşil muzun tadının pastel boyaya benzediğini söylüyor. Yeşil muzu ikinci deneyen Jimin, onun da yüz ifadesi korkunç. Sonuç olarak sırayla hepsi yeşil muzun tadına bakıp, oradan ayrılıyorlar. ATV turu, üyelerin keyifli yolculukları ile devam ediyor. Hepsi bu turdan oldukça keyif alıyorlar, ATV üzerindeki hareketlerinden belli oluyor.

ATV turu tamamlandığında, hepsi toza bulanmış durumdalar; yüzleri resmen kararmış halde. Temizlenip, diğer aktiviteye geçmek için ayrılıyorlar.

Polynesian Cultural Center

Sırada Polynesian Kültür Merkezi var. Burada çiçek kolyeleri ve renkli kokteyller ile karşılanıyorlar. Buarad hem yemek yiyecekler, hem de Hawaii yerel dans gösterisini izleyecekler. Yemek servisi başlayana dek, masa başına sohbet etmeye devam ediyorlar. Konu yine İngilizce konuşmaya geliyor. J-Hope, Jungkook’a “O kadar İngilizce çalıştın, bir şeyler söyle de Namjoon kontrol etsin” deyince, “Tüm öğrendiklerimi unuttum” cevabını alıyor. Sonra birden Jimin üyelere “What is your name?” (İsmin ne?) diye soruyor ve bu tm üyelerin rastgele biribirine isimlerini sormasını sebep oluyor. Cevaplar şu şekilde:

J-Hope: J-Dope
Jin: Bread Genie (Ekmek cini)
Jungkook: Justin Seagull
Namjoon: Pornesian Parapio (!?)
Suga: Yeon Kimin
Jimin: J-Move

Jimin’in cevabı üyelerin pek hoşuna gidiyor, Jimin de “move”a istinaden, dans etmeye başlıyor. Üyeler seçtikleri isimlerle alakalı sohbet ederlerken, bir boru sesi geliyor. Hawaii’li gösteri ekibinin haykırışı kulağa “J-Hope” olarak geliyor, çocuklar da her seferin de “Jjjjjjjj – hoe!” diye bağırıyorlar ekibin arkasından.

Bir görevli gelip, İngilizce olarak açık bife servisin başladığını söylüyor. Tae, kadının dediklerini tek başına anlayınca, Namjoon’a bunu belirtiyor ve ondan aferinini alıyor. Maknaelerin, Namjoon’a duyduğu saygı çok hoşuma gidiyor. Her ne kadar Namjoon grubun en büyüğü olmasa da, lider olarak kesinlikle en saygı göreni. Ve çocuklar onun takdirini almaya gerçekten önem gösteriyorlar ve aldıklarında da mutlu oluyorlar.

Üyeler yemek için açık büfeye yöneliyor. Kore’ye özgü yemekleri gördükleri için çok heyecanlı ve mutlular. (Bu inceleme yazılarında pek çok defa vurguladığım üzere, üyelerin Kore yemeğine düşkünlükleri şaşırtıcı boyutlarda ve bir noktadan sonra da ziyadesiyle sempatik.) Çocukların afiyetle yemeklerini yemesini izliyoruz, mekandaki Kore yemeklerinin başarısını övmeyi de ihmal etmiyorlar.

Yemekler bittikten sonra, kadın dansçılar sahneye çıkıyor ve gösteri başlıyor. Hem dansa, hem de haykırışlara içtenlikle eşlik ediyorlar. Kadın dansçıların ardından, bu sefer erkek dansçılar sahneye çıkıyor. Dansçılar arasından özellikle bir tanesi üyelerin dikkatini çekiyor, bu kişide idol olacak vasıfların olduğunu dile getiriyorlar. Kadın dansçılar yeniden sahneye geliyor, daha slow bir müzikte dans etmek üzere. Dansçılar arasından biri yine gözlerine takılıyor, onu da oldukça övüyorlar.

Bu sırada nasıl oluyor bilmiyorum ama, Jungkook ve Suga birden “International sunshine rainbow transfer USB Hub shrimp BTS” diye saçmalamaya başlıyorlar. (Sevimli misiniz acaba?)

Çocuklar dans gösterisinden oldukça memnun kalıyorlar. Kadın dansçıların ardından, bu sefer küçük çocuklar geliyorlar. Jimin, J-Hope ve Tae çocuklarla beraber sahneye çıkıyorlar. Jimin ve Tae’nin çocuk sevgisini hepimiz biliyoruz. Küçük çocuklara “Baby” diye seslenmeleri çok sevimli.

Sahneye çıkıyor 3 üye, çocuklar altta dans ederlerken üyeler de onları takip etmeye çalışıyorlar. Üyeler bir türlü senkronize olamayınca, Suga, Jungkook, Namjoon ve Jin biraz utanıyorlar. Ama sahnedeki üyeler yine fazlasıyla eğleniyor gibiler.

Şimdi efenim, bunu çok ama çok fazla tekrar ettiğimin farkındayım ama söylemeden edemeyeceğim yine. Düşünsenize bir yere dans gösterisi izlemeye gidiyorsunuz ve şans eseri sahneye BTS çıkıyor dansı denemek için. Bu nasıl bir şanstır, anlamak mümkün değil. Orada oturup, Jimin, J-Hope ve Tae’nin bir türlü beceremedikleri koreografiyi ve gülüşlerini izleyen insanlar, ne kadar nadir bir olaya denk geldiklerinin ne kadar farkındalar merak ediyorum.

Üyeler sahneden indikten sonra, kısa bir de ateşli dans gösterisi oluyor. Bunun ardından program sona eriyor.

Kalacakları mekana geri dönen üyeler, yedikleri yemekten ve dans gösterisinden konuşuyorlar. Jimin’in aklı, dans gösterisi yapan küçük çocuklarda kalmış. “Büyük birisi gelseydi reddederdim ama sevimli çocuklar gelince itiraz edemedim” diyor. Konu yine kadın dansçılara geliyor, üyeler gerçekten çok etkilenmişler bu dansçılardan. Gelip Kore’de çıkış yapabileceklerini söylüyorlar.

Yönetmen, ertesi günün Bon Voyage 2. sezonun son günü olduğunu hatırlatıyor. Son günlerinde ilk olarak surf öğrenmeye gidecek üyeler, ardından ise bir tekne turu var. Tekne turu için üyeler özel bir tekne kiralanmış ve yalnızca üyelere özel bir gezi olacak. Yönetmen, üyelerden mektup yazmalarını isteyeceklerini de ekliyor. Üyeler bu durumda fazlasıyla göz yaşı döküleceğinden eminler. Önce Jimin’e “Sakın ağlama” diye takılıyorlar. Sonra tek tek birbirlerine takılıyorlar ama Namjoon “Hayret, kimse Yoongi’nin ismini söylemedi” diyor. Suga üyeler içerisinde, diğerleri önünde en az ağlayan kişi bildiğiniz üzere. Oldukça soğun kanlı ve hissiz göründüğünü söylediklerinde de “Kanım var” diye yine soğukkanlılıkla cevap veriyor.

Sörf Kursu

Üyeler, Hawaii’deki son günlerinin sabahında oldukça güzel bir havada sörf eğitimi alacakları yere geliyorlar. Eğitmen önce kendilerine birer form imzalatıyor, ölüm ihtimaline karşı bunu gönüllü olarak yaptıklarına dair. Tabi çocuklar biraz endişeleniyorlar. (Bu bölümde özellikle bu sörf eğitmeninin akıcı Korecesi ilgimi çekti. Acaba Hawaii, Kore’li turistlerin sık gittiği bir yer mi?)

Uygun ayakkabılar giyildikten sonra teorik eğitim başlıyor. Biraz esneme hareketinin ardından (Küçük yaşlardan beri dans eden Jimin’in ne kadar da esnek olduğunu görmek beni her defasında şaşırtıyor.) Daha sonra karada ama sörf tahtası üzerinde pratik yapılıyor. Çocuklar bu işi kolayca başaracaklar izlenimine kapılıyorum. Suyun soğukluğundan biraz hoşnutsuz olsalar da üyeler suya giriyorlar ve sörf yapma denemelerine başlıyorlar. Üyeler daha ilk andan itibaren oldukça başarılılar. Ben kendi adıma ilk denememde sörf tahtası üzerinde dengemi sağlayabileceğimi dahi sanmıyorum. En sakin üyelerden Suga bile, sörf yapmaktan oldukça keyif almışa benziyor.

Evet, biraz düşe kalka da olsa üyeler sörf yapmayı başarıyorlar ve bundan oldukça keyif aldıklarını da itiraf ediyorlar. Daha sonra da yapmak istedikleri bu sporu, Hawaii’ye gelen herkese tavsiye ettiklerini de ekliyorlar. Tae özellikle “Buraya geldiğimde sörfçüleri anlayamıyordum ama şu anda bu spora neden bu kadar düşkün olduklarını çok iyi anladım” diye ekliyor.

Bon Voyage selamlamasını da yaptıktan sonra, bölümü tamamlamış oluyoruz.