Game of Thrones’un altıncı sezonunun beşinci bölümü, bölümün yayınlanmasından 1,5 gün önce, 22 Mayıs 2016 günü erken saatlerinde bir şekilde internette sızdırıldı. Normalde 23 Mayıs 2016 gecesi izleme imkanı bulacağımız The Door isimli bölümü hafta sonu izleme şansını elde ettik.
Normal şartlarda dizinin gününü bekleme takıntısı olanlar bile dayanamayıp internetten söz konusu bölümü izlediler. HBO gibi bir kanal ve Game of Thrones gibi sıra dışı bir yapımda bile bölümün erken sızması gibi bir durumun ortaya çıkması düşündürücü. Daha önce de 2-3 bölümün birden sızdığını hatırlıyoruz.
Ancak daha ilginç ve kaygı verici olan, reddit adlı blog sitede yer alan bir kullanıcının dile getirdikleri. Dizinin çekimleri esnasında orada olduğunu ve dizinin geleceğine ilişkin pek çok şeyi bildiğini dile getiren kullanıcının 11 gün önce dile getirdiği şeyler son 2 bölümdür nokta atış tutuyor. Bu da dizinin geleceğine ilişkin tahminlerinin tahmin olmanın ötesinde bilgi olduğu gerçeğini yüzümüze vuruyor. Yani özetle, sanıyoruz ki dizinin çekimleri ve montajı esnasında güvenlik hususunda zafiyetler var. Ya da dizi o kadar iştah açıcı ki dizi ekibi içerisinde olanlar bile bunların sızdırılması dürtüsüne engel olamıyorlar.
Gelelim bölümümüze…
Dile getirdiğim üzere bölümü 1,5 gün önceden izleme şansı elde ettik. İzlediğimiz kadarıyla şunu çok net söyleyebiliriz; tempo her geçen bölüm biraz daha yükseliyor ve her yeni bölüm yeni teorileri peşinde getiriyor.
Bu bölümle ilgili orta düzey sahneler ve gelişmeler ara doldurucu nitelikteydi.
Örneğin Daenerys’in Horda’dan kurtuluşu sonrası Ser Jorah ile yaptığı konuşma, onun hastalığını öğrenmesi, öleceğini anladığı için duyduğu kaygı, Ser Jorah’ın Daenerys’e Dario’nun yanında ilan-ı aşk edişi, Daenerys’in gözlerinin dolması ve Jorah’a “sana emrediyorum, bana yeminlisin, hastalığının çaresini bul ve bana geri dön, sana Kings Landing’de ihtiyacım var” deyişi…
Benzer şekilde Little Finger Baelish’in Sansa ile olan diyaloğu, Brienne ile Baelish’i tehdit edişi ancak Baelish’in özür üstüne özür diledikten sonra Sansa’dan yüz bulamayışı, “ne istersen yaparım” dedikten sonra “ölmeni istiyorum” diyen Sansa’ya “ölürüm de” şeklinde arabesk bir gider yapması. Sonrasında Sansa’ya “dayın Tully ordusunu ele geçirdi, ondan yardım iste” şeklindeki yönlendirmesi. Vadi’nin askerlerinin savaşa katılacağı hususundaki belirsizliğin sürmesi.
Jon Snow ise Sansa’nın gazıyla Westeros’a yürüme niyetinde. Sansa, sırtına geçirdiği kurtlu Stark kıyafetinin bir benzerini, ama daha çok Ned Stark’ın kıyafetinin bir benzerini ağabeyi Jon’a dikmiş. Jon sırtına kıyafeti geçirdiğinde gerçek bir Stark gibi göründü gözümüze. Sansa’nın bu bölümde söylediği “Ramsey ne kadar Bolton ise Jon da o kadar Stark. Ramsey ne kadar Roose’un oğluysa Jon da o kadar Lord Eddard’ın oğlu” vurgusu dikkat çekici. Küçük bir kız olduğu dönemde Jon’u bu kadar sahiplenmeyen Sansa’nın mevcut hayatın acımasızlığını gördükten sonra ağabeyine olan tutkulu bağlılığı çok etkileyici.
Bu bölümde Kings Landing’e dair bir şey görmedik.
Mereen de ise çok etkileyici bir sahne gözümüze çarptı. Mevcut barış anlaşmasının fena gitmediği ancak sürdürülebilirliği için daha fazlasına sahip olunması şartı konuşulurken “Işığın Hizmetkarı” olan bir rahibeden yardım istenmesi söz konusu oldu. Melisandre’nin bir farklı versiyonu olan kızıl bir rahibe, Kinvara, Tyrion’a yardım edeceğinin sözünü verdi ancak bilge tavrı korkutucuydu. Varys ile yaptığı konuşma esnasında:
“Büyücü senin erkeklik organını keserken bir ses duymuştun, bir isim, ne duyduğunu hatırlıyor musun?”
sözünü söyledi ki; burada benim kanım, kızıl büyücünün geçmişte Varys’i bu hale getiren kişi olabileceği yönünde. Evet ışığın hizmetkarlarının belli bir bilgeliği var ancak bu kadar ayrıntıya inecek kadar olduğunu sanmıyorum. Bu kadında farklı bir şeyler var. Ayrıca bu kızıl rahibenin de boynunda bir mücevher taşıdığını vurgulayalım. Muhtemelen bu rahibe de Melisandre gibi yüzlerce yaşında ve gerçek görüntüsü bu değil…
Gelelim bölümü bölüm yapan en önemli anlara…
Asıl beklenen olaya…