Outlander 2. sezon 3. bölüm “La Dame Blanche” 1 Mayıs Cumartesi akşamı yayınlandı. Sezonun diğer bölümlerine göre aksiyonun daha fazla olduğu bir bölüm izledik. Açıkçası, bu sezon geçen sezondan oldukça farklı bir dizi izlemekteyiz. Bunu çok yadırgamamakla birlikte – zira kitapta da hikaye bu şekilde ilerliyordu, ayrıca Ronald D Moore’da pek çok röportajında bu sezon tamamen farklı bir diziyle karşılaşacağımızı belirtmişti – Fransa’dan ziyade, İskoçya’yı izlemeyi tercih ederim. O yüzden hikayenin yeniden İskoçya’ya taşınmasını sabırsızlıkla bekliyorum.
Önemli olaylarla yüklü, yine bir anı bile boşa harcanmayan bir bölüm izledik. Bölümün başında Duverney ve Jamie’nin satranç müsabakasına eşlik eden Claire, Le Comte Saint Germain ile karşılaştıktan hemen sonra içtiği şarap sonucu zehirlendi. Le Comte Saint Germain, bildiğiniz üzere Claire’in Fransa’ya ayak basar basmaz gemilerinin yakılmasına sebep olarak düşmanlığını kazandığı Paris’in önde gelen isimlerinden.
Burada beni rahatsız eden bir konuda hemen araya girmek istiyorum, belki aranızda “Buna mı takıldın?” diye düşünenler olabilir. Hem 2. kitabı okurken, hem de şimdi diziyi izlerken Claire’in hamileliğine rağmen bu kadar çok alkol tüketiyor olmasına çok şaşırmıştım. Kendisi de hemşire olan ve tıp konusunda oldukça bilgili olan Claire, neden bu şekilde davranıyor anlamak mümkün değil. Tabi ben durumun, o dönemde (Claire’in yaşadığı 1940’lı yıllar) alkolün hamilelik üzerinde olumsuz etki yaratıyor olduğunun bilinmemesinden kaynaklandığını düşünmekteyim. Yine de Gabaldon’un gözümüze sokarcasına Claire’e bu kadar içki içiriyor olması şaşırtıcı. Bu konuda bir açıklaması olan varsa, merakla yorumlarını bekliyorum.
İlerleyen dakikalarda anlıyoruz ki, Claire ölümcül bir şekilde zehirlenmiş olmasa da ölümcül bir zehirle aynı etkileri gösteren bir maddeye maruz kalmış durumda. Ki bu karşımın Master Raymond’dan geliyor olduğu da açıkça ortada. Ellerinde herhangi bir kanıt olmasa da Claire ve Jamie bu zehirlenme olayının arkasında Comte St. Germain olduğundan eminler. Bitkin şekilde yatakta dinlenmeye çalışan (ve karnının belirgin şekilde büyüdüğünü gördüğümüz) Claire, kramplarla başa çıkabilmek için Jamie’den kendisini oyalamasını ister. Tabi çiftimizin Paris’te tek büyük amaçları var; Süslü Prens Charles Stuart’a engel olarak, Culloden Savaşı’na başlamadan engel olmak. Bu noktada Jamie, Charles’a para yardımında bulunacağı iddia edilen Duke of Sandringham ile Prens Charles’ı bir araya getirmenin güzel bir fikir olabileceğini ortaya koyar. Şu bir gerçek ki, her aklı başında insan Prens Charles ile oturup konuştuğunda kendisinin ne denli hayalperest bir insan olduğunu anlayacaktır. Evde bir davet vermeye karar verir çiftimiz ancak Sandringham ile Jamie’nin bir araya gelmesinden oldukça endişelenen Claire daha fazla sır saklayamaz ve Black Jack Randall’ın hala hayatta olduğunu sonunda Jamie’ye söyler. Açıkçası burada Claire kadar ben de Jamie’den çok daha farklı bir tepki beklemiştim. Kızacağını, öfkeleneceğini, her şeyi boş verip Black Jack’in peşine düşeceğini sandığımız Jamie, bu habere sevindi; Black Jack hayatta olduğuna göre artık onu kendi elleriyle öldürebilir!
Zehirlenmesinin ardından Master Raymond’dan alınan bir karşımın olduğuna inanan Claire, onunla konuşmaya gittiğinde konuşma oldukça farklı bir yönde ilerledi. Bir defa ufacık detaylarda gizli de olsa Fransa Kralı’nın doğa üstü olaylar ve bunlarla ilgilenen kişilerden çok da hoşlanmadığını öğrendik. Master Raymond gizli odasında falına baktığı Claire’e, “Merak etme, hakkında endişelendiğin kişiyi yeniden göreceksin” dedi. Burada yeniden bir not düşmekte fayda var. Claire, Franks’ın geleceğinden endişeleniyor çünkü Black Jack Randall doğrudan Frank’in atası. Bu tabi işin bilim kurgu tarafı, Black Jack’in ölmesi; Frank’in hiç doğmaması manasına gelebilir. Kitapta Claire’in bu konudaki endişeleri açık bir şekilde anlatılmış olmasına rağmen, dizide ilgili sahnede bazı seyürcilerin Claire’in neden Frank için endişelendiği konusunda kafasının karışmış olabileceğini düşündüğüm için, bu ayrıntıyı özellikle belirtmek istedim. Claire’in bu kısa görüşmesinde Raymond bir de kendisine bir kolye hediye etti, iddiasına göre beyaz taşlı bu kolye eğer yakınlarda bir zehir varsa renk değiştirecek. Bakalım, göreceğiz.
Diziyi izledikçe, “O dönemin değer yargıları ne kadar da tuhaf?” demekten kendini alamıyor insan. Zira, Louise de Rohan’ın Claire’e “Ne yani, kocamla sevişmemi mi istiyorsun? Ama sevgilim buna çok kızar!” deyişi bana cidden kahkaha attırdı. Claire’e derdini anlatan Louise’in söylediklerinden anlıyoruz ki kendisi hamile ve çocuğun babası da kocası değil. Louise çocuğu düşürmek için Claire’den yardım istese de Claire kendisini bu tehlikeli yoldan vazgeçiriyor. Çocuğunu, gerçek babasıyla olmasa da sevgi dolu bir ortamda büyütebileceğine onu ikna ediyor. Bu, La Dam Blanche bölümünde, bu sezonun ilk bölümüne yapılan ikinci gönderme. (İlki Master Raymond’un Claire’e Frank’i yeniden göreceğini söylemesiydi) Hatırlarsanız bu sezonun ilk bölümünde Frank’de kendisinin olmayan bir çocuğu büyütmeyi kabul etmişti.