Bölüm İncelemesi: The Flash 2×23 “The Race of His Life” – Sezon Finali

3172
The Flash -- "The Race of His Life" -- Image: FLA223b_0166b.jpg -- Pictured (L-R): Grant Gustin as Barry Allen and Teddy Sears as Jay Garrick -- Photo: Katie Yu/The CW -- © 2016 The CW Network, LLC. All rights reserved.

Önce Genel Eleştiri

The Flash fan kitlesi olarak ikinci sezonla birlikte, özellikle sezonun son çeyreğine doğru bir durulduk. Bölümlerdeki drama boyutunun yükselmesi, romantizm dozajının rahatsız ediciliği ve zaten Iris karakterine neredeyse kimsenin ısınamamış olması, Wally karakterinin sevimsizliği ve çizgi-roman takipçisi izleyicinin yaşadığı ikilem…

Ama en çok da Zoom karakterinin – temelde Hunter Zolomon kişisinin işlenişindeki kritik hatalar ve dizinin her bölümde, yetişkinlere hitap eden yapıdan önce gençlere, sonra ergenlere ve nihayet çocuklara hitap eden bir yapıya bürünmesi ciddi anlamda diziyi yıprattı.

Serinin çok büyük fanatiği olan, hatta ben ve Said (Etiler) gibi çocukluğu, gençliği Flash ve DC çizgi-romanları okumakla geçen kitle bile soğuma eğilimine girdik ki; bu çok çok zor olacak bir durum. Şöyle ki; çizgi-roman okurlarının görsellikle bezeli kitaplarda buldukları heyecanın action-movie haline getirilmiş halleri gördükleri anda yaşadıkları haz, sevdikleri bir karakterin ete kemiğe bürünüşü esnasında hissettikleri devinim tarifi çok zor bir kavram.

Ayrıca, kitap uyarlamalarında yapımcıların işi çok zor, kendi dünyalarını ve görsellerini yaratmak zorundalar. Ancak çizgi-roman uyarlıyorsanız oluşturacağınız dünyanın bir prototipi elinizde zaten… Bu yüzden sadece “liyakat” arıyor Fan kitlesi.

Flash çok iyi bir sprintle başladı bu yarışa. Grant Gustin karaktere cuk oturdu tabiri caizse. Hatta şunu da söyleyebiliriz, Gustin’in doğal hali, bizim tanıdığımız çizgi-roman Barry Allen karakterine göre daha sevimli ve cana yakın. Harrison Wells ise tam bir şaheser. Gerek ilk sezon Reverse hali, gerekse de ikinci sezon Earth 2 haliyle rolünün hakkını bu kadar iyi veren çok az oyuncu vardır sanırım. Cisco evimizin çocuğu, mahallemizin elemanı, üniversitedeki oda arkadaşımız, olmazsa olmazımız. Vazgeçilmezin ötesinde… Caitlin bazen mimikleri abartsa da güzelliği ve sempatikliğiyle 10 numara…

Peki… Temeli bu kadar sağlam ve iyi casting ile seçilmiş kadronun yanında kimler var?

Suratsız (at suratlı), meta-kapris insanı Iris West’i kimse Barry Allen’ın yanına yakıştırmıyor. İstemiyoruz arkadaş anlayın işte. Joe idare ediyor. Ancak Wally… Olmayacak bu çocuk… Çok sevimsiz, nobran, dandik, egolu, garip bir şey… Espri kabiliyeti sıfır. Vb.

Ama Sonra… Korkmayın… Flash’da sonlar başlangıçtır!

The Flash’ın iyi ve kötü yönlerini aylarca konuşabiliriz. Özellikle de ikinci sezonun göbeğinde Batman v Superman ile DC Cinematic Universe’ün yeni Flash’ını da görünce ister istemez kıyaslama devreye girdi.

Şimdi bu kısmı özet geçeyim; dizi serisindeki Flash, az da olsa görünen Cinematic Flash’a göre daha Flash. Yani hala umudumuz var. Cinematic Flash’ın bizim Flash’ımıza benzeyen tek yanı aerodinamik metalik, ileri teknoloji Flash Suit’i… Ama zaten bizim Star City Barry Allen’ımız, henüz Justice League üyesi olmadığı için yanmaz itfaiyeci kıyafeti, hele ki koyu kırmızı vişne çürüğüyle daha bir sempatik.

Yani şunu söylemek istiyorum; elimizdeki seride Flash hala iyi bir çizgi-roman uyarlaması fenomen olmak için malzemeye ve fırsata sahip. Çok büyük sıkıntı yaşadığı ikinci sezon ikinci yarısına rağmen, özellikle zaman – mekan sabitesinin olmadığı ortamda Flash’ın her zaman ayağa kalkma ihtimali var.

Zaman mekan sabitesinin olmaması mı?

E o zaman hadi sezon finalimizi inceleyelim laf buraya gelmişken!