Burning’in Yönetmeni Lee Chang-dong: O kadar Yılın Ardından Hala Kızgın

2447
Lee Chang-dong

Kore’nin önde gelen yazar-yönetmenlerinden, Cannes film festivali müdavimlerinden ve eski Kore kültür bakanı Lee Chang-dong sessiz kızgın ve kararlı. Lee, Cannes film festivali adaylarından milenyum kuşağının hayal kırıklığını ve önceki Kore hükumetinin kendisini kara listeye almasının getirdiği kızgınlığı paylaştığı “Burning”in yoğun emek içeren oluşum sürecini açıkladı.

En son filminiz yayınlandıktan sora geçen 8 yıl içinde zamanınızı ne ile ilgilenerek geçirdiniz?

Lee Chang-dong: Geçen 8 yıl boyunca bir çok proje ve senaryo üzerinde çalıştım. Bunlardan yaklaşık 3 tanesi tamamlanmış bir senaryoya dönüştü ve neredeyse çekim aşamasına geldi ancak bu projelerin neden bir film olmak zorunda oldukları sorusunu cevaplayamadığım için onları iptal ettim.

Eski bir politikacı olarak uygulanan karalisteyi, KOFIC’’in (Korean Film Council) karmaşıklığını, Busan festivali krizini ve geçen yıllarda yaşanan taciz olaylarının Kore film endüstrisine verdiği zararı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Son 10 yıl boyunca Kore hükumetinin sanatsal ifade özgürlüğü üzerindeki sistematik baskısı genellikle çok açık biçimde görüldü ancak bunun yanı sıra oldukça sinsi yollarla da baskı devam etti. Sonuç olarak bir çok yaratıcı sanatçının kariyeri tehlikeye girdi. Ben de kara listeye alınanlardan biriydim. Buna rağmen biz sinemacılar bu baskıya boyun eğmedik; sinema endüstrisinin kendi yaratıcı ateşini kaybetmesine karşı onu koruduk. Şimdi tüm anormallikler düzeltiliyor, her şey yerine oturuyor ve yeni değişiklikler yapılıyor. Bir örnek olarak #MeToo hareketini sayabiliriz. Bu sadece film endüstrisinin yapısını değiştirmeyecek aynı zamanda seksizm ve saptırılmış cinsel düşünce biçimlerini tespit için daha geniş bir etkileme alanı sağlayacak. Bunlar bizim toplumumuzda uzun zamandır karanlıkta tutulan konulardı.

Kendiniz de bir yazar olarak başka bir yazar, Haruki Murakami kitabını ekrana taşımaya nasıl karar verdiniz?

Bir yönetmen olarak her zaman hikaye peşinde oldum. Ancak en ilginç ve önemli hikayeler bile sıradan biçimde anlatıldığında bana zevksiz gelir. Edebiyat bana bazen yeni fikirler ve ilham kaynakları sağlar. Bu çok sık olan bir şey değildir ancak Haruki Murakami’nin “Barn Burning” isimli kısa hikayesi buna bir örnek.

Ve özellikle bu hikaye?

Aslında benim senaryo yazarım Oh Jung-mi bana bu kısa hikayeyi tavsiye etti. Gizemli ancak sonunda hiçbir şey olmayan bir hikaye gibi gözüktüğünden ilk bakışta sinemaya uyarlanması kolay olmayacak gibi görünüyor. Ancak ben bu hikayenin gizeminde sinematik bir şey olduğunu düşündüm. Kısa bir hikayedeki küçük bir gizem, birçok katmandan oluşan büyük gizemlere genişletilebilir ve bu gizemler üstü kapalı olarak şu anda içinde yaşadığımız toplumu gösterebilir. Bir şeyin yanlış olduğunu bildiğimiz ancak onu net bir şekilde belirleyemediğimiz gizemli bir dünya.

İki yıl önce Busan’da “Burning”in bugünün dünyasında yaşayan gençler ile ilgili bir hikaye olduğunu söylemiştiniz. Bu -en azından İngilizce olarak- oldukça anlaşılmaz. Tam olarak ne ifade etmek istemiştiniz?

Uzun zamandır genç insanlar ile ilgili bir hikaye anlatmak istiyordum, özellikle de bu kuşağın gençleri ile ilgili. Önceki projelerimden birinin adı “Project Rage” (Öfke Projesi) idi. Bunun sebebi; görünen o ki bugün ırk, din ve sosyal statülerinden bağımsız olarak dünyanın her yerinden insanlar birçok farklı nedenden ötürü kızgınlar. Genç insanlardaki bu öfke özellikle bir baskı problemi. Kore’de yaşayan milenyum kuşağı kendi ebeveynlerinden daha kötü durumda olan ilk kuşak olacak. Geleceklerinin önemli ölçüde değişmeyeceğini düşünüyorlar. Bu film kendilerini yetersiz hisseden ve içlerinde ağızlarına kadar biriktirdikleri öfke ile dolu olan gençleri anlatıyor.

Oyuncu seçimlerini açıklar mısınız?

Ana kahraman Jongsu ezik ve kayıtsız görünüyor ancak aslında içinde muazzam bir öfke barındıran güçlü ve farklı tarafları olan bir karakter. Yoo Ah-in bu rol için yeri değiştirilemez bir oyuncu. Ayrıntıları ve duygusallığı çok iyi aktarabilen bir oyuncu. Ben, filmin gizemini oluşturan karakter, anlatması da anlaması kadar zor olan bir karakter. Steven Yeun ile ilk tanıştığımda geçen 30 dakikalık sohbetimiz sonunda onun Ben karakterini benden daha iyi anladığını düşündüm. Jun Jong-seo, kendisi seçmelerden geldi, daha önce bir tecrübesi olmayan bir çaylak ancak ben sadece ona özgü olan ve diğer aktrislerde göremeyeceğiniz bir kalite gördüm.

Oyuncular ile nasıl çalışıyorsunuz?

Ben her zaman oyuncuların duyguları ifade etmek zorunda olduklarını değil gerçekten ve tüm derinlikleri ile o duyguları hissetmelerini istedim. Filmi çekimi sırasında onlar ile karakterler ve içinde bulundukları durumlar hakkında konuşabildiğim kadar çok konuşmaya çalıştım. Konuşmak direktif vermekten çok daha iyi bir yöntem ve ben bunun oyunculara daha çok özgürlük sağladığını düşünüyorum.

Film Murakami kısa hikayesine ne kadar sadık?

Orijinal hikayedeki ahır bir sera olarak değiştirildi. Bunun sebebi Kore’de ahırlardan çok seraların olması. Bunun yanı sıra hikayedeki ana gizem unsuru ahırların yanmış ya da yanmamış olması üzerine kurulu, filmin içindeki gizem ise birçok farklı bilinmeze doğru genişliyor.

Not: Bu yazı Variety‘de yayınlanan ‘Burning’ Director Lee Chang-dong: Still Angry After All These Years röportajından çevrilmiştir.