Bu bölümde çok hata vardı senaryo ve devamlılık açısından, hep bunlara takıldı gözüm, kulağım. Bir defa diyaloglarda aynı kalıplar o kadar çok tekrarlanıyor ki, artık rahatsız edici olmaya başladı. (Mesela, “Bu XXX değil de ne?” kalıbı.) Bunu yazdım çünkü okulun partisine gittiklerinde içeri girerlerken Aslı el ele girmek istemedi, sanırım insanların ilişkilerini bilmesini istemediği için. O sırada Burak “Sen yanımdasın ya, bu bana yeter” dedi. Bu kalıpta buna benzer cümleler her bölümde en az 2 defa kuruluyor maalesef. Diğer taraftan içeriye girdikten hemen sonra Burak ve Aslı etraflarında kimse yokmuşçasına dans etmeye başladılar, e hani el ele bile tutuşmamaları gerekiyordu? Böyle şeyler gözüme batmaya başladı benim artık, bir defa Türkçe çok zengin bir dil, bunu kullanın sevgili senaristler. Ayrıca biraz da tutarlı olmak gerekiyor karakterlerimizin davranışları konusunda. 5 dakika önce yanlış olan şey, 5 dakika sonra doğru olmamalı.
Ve geldik bu bölümün kendi adıma en merakla beklediğim kısmına, yani kadroya yeni eklenen karakterimiz Gani’ye. İsmini ilk defa geçtiğimiz bölümde duyduğumuz Gani, bu bölümde öğrendiğimize göre Çağla’nın çocukluk arkadaşıymış, aralarında Burak ile ne olduysa artık Burak Çağla’nın Gani ile görüşmesine müsaade etmiyormuş. Gani’yi ilk defa ringde -sanıyorum- Kick Box çalışırken gördük, uzun süre sonra Çağla ile ilk görüşmeleri de burada oldu zaten. Yine sevgili senaristlere sesleniyorum; bir karakteri hemen bir bölümde 3-5 sahne ile tanımamız gerekmiyor. Bırakın biraz gizemli kalsın, hakkında bilmediğimiz şeyler olsun. Gani’yi de hemen üstüne yaıpştırılmış yaftalarla tanıtıyor olmanız, işin kolayına kaçmak oluyor maalesef. Serseri, psikopat, motosiklete binen, ekstrem spor düşkünü… vs. vs. vs. Prototip bir “Bad Boy” (Kötü Çocuk) tiplemesi karşımızdaki. Yapmayın. İnsan bir Logan Echolls (Veronica Mars), bir Chuck Bass (Gossip Girl) ya da hiç olmadı bir Kuzey (Kuzey Güney) görmek istiyor karşısında. Ayrıca Bora Cengiz korkarım daha önce hayatında hiç kavgaya karışmamış, yumruk atmamış bir arkadaş. Öyle ki yumruk atmak hiç yakışmıyordu eline, karakter üzerinde iyi durmuşsa da, dövüşmek hiç ona göre değil gibi.
Bu açtığımız paragraftan sonra, bölümümüzün sonunda yer alan tuhaf olaylar zincirine geri dönelim. Birincisi, Çağla Gani ile partiye geldi diye Burak neden Volkan’a bağırıyor? İkincisi Burak bu duruma sinirlendiyse bile neden bunu Aslı’ya bu kadar belli ediyor? Üçüncüsü Burak’ın Çağla için “O benim artık akrabam sayılır…” savunması ne saçma savunmadır? Dördüncüsü Burak durup dururken neden Gani’ye yumruk attı? beşincisi, Volkan Aslı’ya söylediği yalanlarla daha da alçalabilir mi acaba? İşte böyle sayın okuyucu. Ben bir türlü çözemedim bu olayları. Burak gerçekten Çağla’yı kıskanıyor olabilir mi dersiniz? ben sanmıyorum ama Gani’ye karşı verdiği tepki için Aslı’nın yerinde kim olsa hem çok üzülür, hem de sinirlenirdi. Hala akıllanmadın mı Burak efendi, ne karışıyorsun Çağla’ya, işi gücü oynadığı oyunlarla seni ayartmak bu kızın… Burak bir de Aslı’yı Volkan ile bırakıp, Çağla’yı evine götürdü. (Sahi Tuğçe nereye kayboldu o sırada?) En azından bu olayın bir tek iyi tarafı oldu, o da Burak’ın Çağla’ya açık seçik “Seni değil Aslı’yı seviyorum, biz artık seninle arkadaş bile olamayız” demesi.
Bu arada ben Cumartesi günü bu bölümün başını izleyememiştim. O yüzden Gani’nin Çağla’nın uzun saçlarını “sıkıcılık” olarak değerlendirmesini duymamıştım. Buna rağmen Çağla’nın yatağının üstünde ağladığı ve saçını kestiği sahneyi gördüğümde yadırgamamıştım durumu, çünkü biz kadınlar böyle şeyler yaparız 🙂 Bu arada Gözde Kaya‘nın Çağla karakteriyle çok iyi bir iş çıkardığını düşünüyorum, umarım bu karakter üzerine yapışıp kalmaz.
Bölümün final sahnesinde, Gani iki arkadaşıyla birlikte Burak’ın yolunu kesip kendisini bir güzel dövdü. Bu şekilde ağır eleştirilerde bulunmaktan kaçınıyorum ama bu sahne ile ilgili maalesef sezzi kalamayacağım. Bu “dayak” sahnesi, tam bir fiyaskoydu, ne oyuncular işlerini iyi yapabildi ne de koreografi iyiydi maalesef. Eski Cüneyt Arkın filmlerinde bile daha iyi sahneler vardı hani, o kadar feci bir durum. Ben olsam, 1-2 tekrardan sonra oyuncuların bu işi beceremediğini gördüğümde farklı bir çekim tekniği kullanırım. Mesela gölgede/karanlıkta bırakırım oyuncuları sadece yumruk atan siluetler görülür, en sonda da ağzı burnu dağılmış Burak’ı gösteririm mesela. Gani’nin yumruk atamadığı belli, neden bu kadar uzun çekiyorsun ki bu sahneyi sayın yönetmen?
Bitirmeden önce diğer olaylardan da kısaca bahsedeyim. Selda Hanım günden güne daha itici, daha kendini bir şey sanan bir kadın haline geliyor ve sevimsiz sevimsiz konuşa ve davranışlara devam ediyor. Tam bir sonradan görme zengin hali var üzerinde, antipatik. Mazharoğlu Holding’de -sözde- köstebek yakalandı ama merak ediyorum acaba kendilerine hiç sormadılar mı “Bu adam salak mı 50 000 liralık rüşvet dekontunu odasında saklıyor?” diye merak etmiyor da değilim hani. Başak Çağla’nın Aslı’nın dizaynını çaldığını anladı, bunun sonucunda da Aslı ile daha yakın olması gerektiğine karar verip pastaneden büyük miktarda sipariş verdi. Manipülasyon konusunda uzman olan Başak, bakalım Aslı’yı da etkisi altına alabilecek mi? Bu arada manipülasyon demişken, zavallı Eda’cık annesini yalanlarına bir bir inanıyor. Eda’nın etrafındaki herkes (Aslı dahil) kendisine yalan söylüyor, bu kızın gidişatını hiç iyi görmüyorum. Hele ki Sinan ve Elçin’in evlenme kararı almasının ardından, Eda’nın ruh hali hiç iyi olmayacak gibi…
Sonuç olarak bir bölümün sonunda daha Aslı ve Burak küsler (en azından Aslı’nın Burak’a küs olduğunu düşünüyorum). Ama gelişmeler göz önüne alınınca Çağla – Volkan vs. Aslı – Burak müsabakasında bu seferlik 0-0’lık bir skor var ama diğer taraftan Gani 1-0 öne geçmiş durumda.
Bölüme Dair Kısa Notlar:
- Mazharoğlu Holding’in logosu, Magnum’un logosuna benzemiyor mu sizce de?
- Gonca’nın o güzel sesini ne zaman dinleyebileceğiz acaba?
- Tuğçe’nin Çağla’ya kulluk kölelik etmekten başka işi yok mu Allah aşkına?
- Bir Cansu vardı, Barış vardı bu dizide; ne oldu onlara?
- Çağla’nın kıyafetleri çok iddialı, bazen annesinden bile iddialı hatta bu yüzden de annesinden daha büyük gösterdiği durumlar oluyor. Bence her gün podyumda yürüyecekmiş gibi giydirmektense, biraz sadeleştirmeliler kıyafetlerini.
- Aynı şekilde Aslı’nın da normal hal, parti için giyinip süslenmiş halinden çok daha güzel.
Çilek Kokusu 17. Bölümün En İyi Sahnesi
Bir kız arkadaşa ne denmez?
Çilek Kokusu 17. Bölümden Sevdiğimiz Tweetler
