Little America: Rüyalar Ülkesinde Göçmen Hayatlar

4109
Little America

Göç, hem hüznü hem de umudu barındırır içinde. İnsanlar kimi zaman hayallerinin peşinden gitmek, kimi zaman da içinde bulunduğu kötü şartları geride bırakmak için bir göç yoluna girerler. Amaç ise hep aynıdır; bir şekilde gittiğin yerde başarabilmek ve hayata tutunabilmek. İşte Apple TV+’ın 2020 yılında yayınladığı Little America, rüyalar ülkesi Amerika’daki göçmen hayatların samimi ve ilham verici öykülerini bizlere gösteriyor.


Little America: Konusu

Epic dergisinin Little America köşesinden uyarlanan dizi, Amerika’ya gelen göçmenlerin yaşamlarından kesitler sunuyor. Yaşanmış olaylardan yola çıkılarak hazırlanan dizide her bölüm farklı bir karakterin Amerika’daki mücadelesini izliyoruz. Hikâyeler ise bazen hüzünlü, bazen komik ve çoğu zaman da umut dolu.


Little America: Oyuncular ve Karakterler

İlk sezonda altı farklı insanın öyküsünü aktaran diziden bölüm bölüm bahsedecek olursak…

İlk bölüm genç bir çocuk olan Kabir’in yaşadıklarını anlatıyor. Green River’da motel işleten ebeveynleriyle mutlu mesut bir hayat sürdüren Kabir’in kelimelerle arası oldukça iyidir. Bir gün babasına ait bir İngilizce sözlüğü keşfeder. 16 yaşına kadar sözlükteki tüm kelimeleri öğrenirse babası ona Trans Am marka bir araba alacaktır. Fakat bir gün otele gelen bir ziyaretçi Kabir’in hayatını alt üst eder. Anne ve babası ülkeden sınır dışı edilerek Hindistan’a geri dönmek zorunda kalırlar. Kabir, ailesine yeniden kavuşacağı günü beklemeye başlarken bu sorunu çözmek için kendine göre bazı yollar dener. Bölümde üç farklı dönemini gördüğümüz Kabir’e Ishan Gandhi, Eshan Inamdar ve Suraj Sharma hayat veriyor. Kabir’in ebeveynleri rolünde ise Priyanka Bose ve Ravi Kapoor’u izliyoruz.

İkinci bölümde Marisol’ün hikâyesi karşımıza çıkıyor. Bir evin garajında annesi ve ağabeyi ile birlikte yaşayan Marisol biraz kendi başına buyruk bir lise öğrencisidir. Bir gün okul çıkışında bir squash kursunun ilanını görür. Kursa yazılanlara ücretsiz spor ayakkabı verildiğini görünce hemen katılır. Squash’ın ne kadar acımasız ve sert bir spor olduğunu fark eden Marisol’ün hayatı koçunun yardımlarıyla bambaşka bir yöne doğru ilerlemeye başlar. Jearnest Corchado Marisol rolünü üstlenirken John Ortiz’i squash koçu rolünde görüyoruz.

Üçüncü bölüm ise Nijeryalı Iwegbuna’nın Amerika macerasını karşımıza çıkarıyor. 1981 yılına gelindiğinde Iwegbuna artık Oklahoma’da bir üniversite öğrencisidir. Hem yemeğine hem de insanlarına alışmaya çalıştığı bu yerde çevresindekilere kibar davranmaya çalışsa da pek karşılık göremez. Küçükken babasıyla izlediği western filmleri sayesinde kovboylara ilgi duyan Iwegbuna, bulunduğu toplumun içine kendini katabilmek için farklı bir yol denemeye karar verir. Iwegbuna rolünde Conphidance yer almakta.

Sezonun en sessiz, en gizemli ve en yavaş ilerleyen dördüncü bölümü ise bir meditasyon kampında geçiyor. 10 günlük sessizlik inzivasına çekilen bir kadın gruba yeni katılan bir erkekten hoşlanmaya başlayınca durumlar karmaşık bir hal alır. İzleyenlerin sıkıcı bulmasına rağmen aslında komik ve kimi zaman düşündürücü olan bu bölümde Mélanie Laurent, Zachary Quinto ve Bill Heck başrollerde.

İLGİLİ: 2020’nin (Şimdilik) En İyi 15 Yeni Dizisi

Beşinci bölümde büyük umutlarla Uganda’dan Amerika’ya gelen Beatrice’i görüyoruz. Fırıncı babasının iyi bir eğitim hayaliyle Amerika’ya gönderdiği Beatrice, yıllar sonra arkadaşlarının evinde bir odada yaşayan boşanmış bir anne olarak hayatını sürdürmektedir. Bu durumu ne yazık ki Beatrice’in annesinde de büyük bir hayal kırıklığına neden olmuştur. Beatrice her şeye rağmen cesaretini kaybetmez ve hayata tutunmak için kendine yeni bir yol seçer. Kemiyondo Coutinho Beatrice rolünü üstlenmekte.

Altıncı bölümün hikâyesinde Ai karşımıza çıkıyor. Çekilişle Alaska’ya bir gemi seyahati kazanan Ai, bu yolculukta çocuklarıyla beraber vakit geçireceği için oldukça heyecanlıdır. Fakat işler hiç de umduğu gibi gitmez. Çünkü gençler kendi yaş grubundan arkadaşlar edinerek farklı aktivitelere katılmayı tercih ederler. Ai yolculuk devam ederken kendi kimliğini de sorgulamaya başlar. Bölümün ana karakteri Ai rolünde Angela Lin’i görüyoruz.

Yedinci bölümde Faraz’ın hikâyesi var. İran’da başarılı bir iş adamı olan Faraz, oğluna daha iyi bir hayat sunmak için Amerika’ya taşınmıştır. Bir yandan bıldırcın yumurtası pazarlamak gibi tuhaf işlerin peşinde koşarken bir yandan da otoparkta çalışarak hayatını yürütmektedir. Amerikan yaşam tarzını daha çok benimseyen oğlu Behrad evden taşınma planlarını dile getirince Faraz kaçınılmaz bir umutsuzluk yaşar. Bundan sonra yapacağı şey Amerika’da birikimlerine uygun bir arazi satın alarak hayalindeki evi inşa etmektir. Fakat karşısına büyük bir engel çıkar. Faraz rolünde Shaun Toub yer alırken, Shila Ommi eşi Yasmin’i, Justin Ahdoot ise oğlu Behrad’ı canlandırıyor.

Sezonun son bölümü ise Suriyeli Rafiq’in yaşadıklarını gösteriyor. Bir erkekle görüştüğü sırada babasına yakalanan Rafiq, ailesinin yanından ayrılıp Şam’a gitmek zorunda kalır. Burada çalıştığı restoranda Zain ile tanışır. Zain de cinsel yönelimi yüzünden ailesini geride bırakmış ve Amerika’ya sığınma talebinde bulunmuştur. Zain, Rafiq’in kendini daha rahat ifade edebilmesinde yardımcı olurken aralarında sıkı bir dostluk oluşur. Fakat yaşanan olaylar Rafiq’in Ürdün’e gitmesine neden olur. Rafiq de Zain’in yolunu izleyerek Amerika’ya sığınma talebinde bulunmaya karar verir. Sezonun belki de en yürek burkan hikâyesinde Haaz Sleiman Rafiq, Adam Ali ise Zain rolünde oldukça başarılı bir performans sergiliyor. 

2. sezon onayını da alan Little America, Silicon Valley’den hatırlayacağımız Kumail Nanjiani, Emily V. Gordon ve Lee Eisenberg tarafından bir dizi haline dönüştürülmüş. Dizide sadece başarmanın getirdiği mutluluğu değil, yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen insanların içinden eksilmeyen o umudu da hissediyorsunuz. Diziyi henüz izlemediyseniz şimdi başlamanın tam zamanı…