Sezon Finali Bölüm İncelemesi – The Walking Dead 6×16 “Last Day on Earth”

3531
The Walking Dead Season 6

The Walking Deadin altıncı sezonu, yarattığı yüksek beklenti ve beklenenin üzerindeki tansiyonuyla sezon finaline ulaştı. Sezon finali yayınlanmadan önce aklımızda pek çok soru mevcuttu. Ancak sezon finalinin bu soruları cevaplamayı tercih ettiğini söyleyebilir miyiz? İşte bu konu oldukça karmaşık…

Öncelikle belirtmeliyim, 1 saatin üzerinde süre verilmiş bir sezon finali için akış benim için beklediğim düzeyde verimli ve heyecan dolu değildi. Bu sezonda yürekleri ağza getiren ve izleyiciyi tedirgin eden, “Ölülerle dolu bir dünya” hissiyatıyla kendimizi dizinin içinde hissetmemizi sağlayan pek çok bölüm izledik.

Bu durum final için beklentileri çok yukarı çekmişti. Bir de buna Saviors’ın lideri Negan’ın geleceği bilgisi eklenince, üstüne üstlük bu isim de dizi severlerin gönlünde taht kurmuş olan Jeffrey Dean Morgan olunca kafamızda 1001 türlü hayal oluşturduk.

Bu yazdıklarımdan sezon finalinin kötü ya da yetersiz olduğu kanısı çıkarılmamalı tabi. Benim vurgulamak istediğim, diğer sezon arası bölümlerle verilen hissiyatın finalde iyi değerlendirilemediği, daha fazlasının yapılabileceği yönündeki kanım…

Gel gelelim, final, yine de diziyi beklenen doğrultuya yöneltme görevini gerçekleştirmiş durumda. Özellikle de son 10 dakikası, yine dizinin asla unutulmayacak anları listesine üst sıralardan girebilir durumda…

Mad Max severler ekran başına

Final bölümünün en dikkat çekici ve heyecanlı anları, Mel Gibson’ın gençliğinde oynadığı kült film Mad Max’ten esinlenmiş gibi duran yol kesme sahneleriydi kesinlikle. Maggie’nin sancılı ve hasta halini Hilltop’taki doktora yetiştirmeye çalışan bir karavan dolusu insan (Rick, Carl, Abraham, Sasha, Aaron, Eugene) araçlarıyla ilerledikleri her noktada Saviors’dan yolu kesmiş bir ekiple burun buruna geldiler. Buradaki düzenek muazzam hazırlanmıştı bence…

Ekibin Hilltop’a ulaşmak için haritadan seçtikleri yolda Saviors’ın bir adama işkence etmekte olduğunu görüyoruz. Rick ve arkadaşları 6-7 kişilik bu ekibe klavye delikanlılığıyla atar yapıp aracı geri döndürüp kaçmayı seçiyor. – Ki burada kesinlikle vurgulamamız gereken bir ayrıntı var, Rick ile atışan Saviors ekibinin lideri GTA 5’ten “Trevor” rolüyle tanıdığımız Steven Ogg. Onu dizide görmek büyük bir keyifti…

Sonrasında yol değiştirip farklı bir güzergahtan Hilltop’a ulaşmayı deniyorlar, ancak bu sefer de yolda birbirine bağlanmış 5-6 ölü yollarını kesiyor, araçla çarparak geçmenin riskli olacağına inanan Rick ve ekibi, aylakları temizlemek için indiklerinde, her bir aylağın üzerinde arkadaşları Michone ve Daryl’a ait özel eşyaları (saç rastası, ok gibi) görüyorlar. Bu esnada da silahlı saldırıya uğruyorlar ancak ateş edenlerin öldürme niyetinde olmadığı belli (ayaklara doğru sıktıkları için).

Yine güzergah değiştiren ekibimizin yolu bu sefer 15 kişilik bir ekip tarafından kesiliyor…

İşte bu yol kesme sahnelerinde Mad Max’in çılgın motosikletçilerinin Max’e yaptığı yol işkencelerinden esintiler mevcuttu. Ölü bir dünyada motosikletli, deri – lateks kıyafetli zincirli caniler tiplemesi cidden keyif vericiydi. Apokaliptik dünya hissiyatını yansıtan en güzel eserlerden birisi olan Mad Max’in bu anlamda bilinçli olarak referans alındığını düşünüyorum.

Ve… Nihayet… Negan!!!

The Walking Dead fanlarının haftalardır heyecanla beklediği faktör tabi ki dizinin baş kötüsü olmasına hazırlandığımız ve ismini duyup kendisini bir türlü göremediğimiz Negan…

Kendisinin sabırsızlıkla beklenmesinde en önemli faktör tabi ki karakteri canlandıracak olan ismin Jeffrey Dean Morgan olması. Ancak bunun yanında karakteri çizgi romandan tanıyanların da dile getirdiği üzere kendisinin ileri derecede sofistike bir psikopat olması, affı olmayan ve korku salan bir lider olarak tanınması da beklentiyi daha üst noktaya taşıyordu.

Negan, kendine has bir yönetim şekli olan, çevresindekiler üzerinde korku ve hayranlık karışımı bir otorite kurmuş, felsefeyle argoyu harmanlamış bir hitabete sahip sıra dışı bir karakter. Daha önce de bahsettiğimiz gibi eski büyük kötü “Governor” yani Vali, Negan’ın yanında pür-i pak bir profil kalıyor. Zira Vali, konuşarak belli bir noktaya gelebileceğiniz, anlaşabileceğiniz, zaman zaman makul davranabilen bir psikopattı. Ancak Negan’ın makul olmak gibi bir kaygısı yok. Zira bulunduğu coğrafyada kendisi haricindeki herhangi bir otoritenin varlığını yok saymak gibi bir huyu var.

Kendi adamlarını cezalandırırken bile fazlasıyla cömert olduğunu söyleyebiliriz. Kendi kurallarına uymayan adamlarının uzuvlarını kesebilecek kadar ileri gitmesine rağmen adamlarının onun emrinden çıkmaması kurduğu otoriteyi özetliyor aslında. Daha ileri giderek yine kurallarını ihlal eden adamlarını katlettiğini de söyleyebiliriz. Bu açıdan Negan, aslında dizide baştan beri bulunması gereken “Stockholm Sendromu“nun ya da “Katiline aşık kurban” profilinin baş rolü olmaya aday.

Finalde, Negan’ın adamlarının sürekli yollarını kesmesi sonrasında Eugene’in fikri uygulamaya alınıyor, Eugene karavanla yol kesenleri şaşırtmak üzere ayrılırken ekibimiz Maggie’yi sedyeyle taşıyarak Hilltop’a ulaşmayı amaçlıyor.

Ancak yaya olarak ilerledikleri esnada açık bir alanda araba farlarının ve yaklaşık 50-60 kişilik Saviors topluluğunun ortasında kalakalıyorlar. Ayrıca bu yakalanma esnasında biraz önce ekipten ayrılan Eugene’in de yakalanmış ve diz çöktürülmüş olduğunu görüyoruz. Yine daha önce yakalanmış olan Glenn, Daryl, Michone ve Rosita da bir başka aracın içinden indiriliyorlar.

Yani özetle, dizinin bu anına kadar “anahtar karakter” konumunda bulunan neredeyse tüm karakterler (Carol ve onu bulmak için yola çıkan Morgan hariç) Saviors’ın tutsakları haline geliyorlar ki, aslında bir final için olması gereken dozajın ayarlandığını söylemek mümkün.

Rick, Michone, Glenn, Daryl, Maggie, Abraham, Rosita, Sasha, Carl, Eugene, Aaron… Unuttuğum varsa söyleyin… Ekibin neredeyse tamamı, tüm kuvveti, tüm öncü isimleri toprak alanda 50-60 kişilik Saviors önünde diz çökmeye zorlanıyorlar.

Bu esnada Rick’in gözlerinin fal taşı gibi açıldığını görmek etkileyiciydi. Son olaylarda kazandıkları başarılar, Rick’e fazlasıyla öz güven vermişti. Ancak bu öz güvenin ne kadar hatalı olduğunu bu esnada kavramış olmalı. Rick’in gözündeki korku bir ölüm korkusu, bir “her şeyini kaybeden” korkusu görünümündeydi. Zaten onun gözünde bu korkunun olması demek, ekibin kalanının da aynı korkuyu kat be kat fazlasıyla yaşaması demek…

İşte bu esnada “Adamımız geliyor…” uyarısıyla karavandan Negan’ın çıkışını görüyoruz.

Deri ceketi, elinde “Lucille” ile Negan, karizmatik bir arz-ı endam ile sahneye dahil oluyor ki, burada sanıyorum dizi severlerin kafasında çok değişik düşünceler oluşmuştur. Bir tarafta dizinin başrol ekibinin çaresizliğinin sebebi Negan, diğer tarafta dizi aleminin gizli sevgilisi konumundaki karizmatik, yakışıklı ve babacan Jeffrey Dean Morgan… Şahsen ben, Supernatural’ın efsane babası John Winchester’ı o rolde gördüğümde “Bu adamdan nasıl nefret edeceğiz şimdi yahu, şu gülüşe, şu karizmaya bak?” dedim… Ama yine de çok yakışmış… Adam her rolün hakkını veriyor.