“Yap ya da yapma. Denemek diye bir şey yok.” Star Wars’daki efsanevi karakter Yoda’nın bu sözünün sağlıkta devrim yaratacağını iddia eden bir girişimci/dolandırıcıya ilham kaynağı olacağını kim bilebilirdi ki? Hem de bunu basit bir kan testiyle yapacağını söyleyerek. İşte karşınızda Theranos şirketinin kurucusu Elizabeth Holmes’un hayretlere düşüren hikayesi, The Dropout…
The Dropout: Konusu
Elizabeth Anne Holmes. 19 yaşında Theranos adındaki teknoloji şirketini kurduğu zaman, sağlık alanında büyük bir devrim yaptığına inanılıyordu. Düşünsenize, herhangi bir hastalığınız varsa bunu erkenden tespit edebilme şansına sahip olabilecektiniz. Hem de birkaç damla kan sayesinde. Kan geliştirilen küçük bir otomatik cihazda test edilecek, olası hastalıkları ortaya çıkaracaktı. Ve erken müdahaleyle hem kendinizin hem de sevdiklerinizin ömrünü uzatmış olacaktınız. Tabii bu kadar büyük hayallerle atılımlar yapılan şirket ne yazık ki umulanı veremedi. ABD’nin eski Dışişleri Bakanları Henry Kissinger ve George Schultz’u yönetim kurulunda bulunduran, Rupert Murdoch’a milyonlarca dolar yatırım yaptıran Theranos, muhteşem bir devrimin yerine büyük bir dolandırıcılık hikâyesinin ana kahramanı olmayı başardı. Verdiği hasar ise sadece maddi değildi. İnsanların hayatlarında da yıkıcı etkiler bıraktı. İşte gazeteci Rebecca Jarvis’in aynı adlı podcast yayınından uyarlanan bu mini dizi, Elizabeth Holmes’u ve kendisine 2003’te dünyanın en genç kadın milyarderi unvanını kazandıran Theranos şirketini merkezine alıyor.
The Dropout: Oyuncular ve Karakterler
Hikâyenin ana karakteri Elizabeth Holmes’u dizide üniversite yıllarından itibaren görmeye başlıyoruz. Stanford’daki ikinci yılında okuldan ayrılıp kendi şirketini kurmaya karar veren Elizabeth’in en büyük idolü ise Steve Jobs. Hatta Jobs’un siyah tutkusunu kendisi de bir süre sonra benimsiyor. Dışarıya güçlü, korkusuz, her türlü riski göze alabilen bir dahi kadın imajı yaratırken iç dünyasında yaşadıkları ise tam tersi. Ayna karşısında sesini kalınlaştırma provaları yapması ise görülmeye değer. Bu rol için ilk Kate McKinnon düşünülse de kendisinin ayrılması sonucu Amanda Seyfried’i Elizabeth Holmes olarak izliyoruz. Ve şimdiden söyleyelim, çok iyi bir performans sizleri bekliyor.
Hikâyenin bir diğer önemli kahramanlarından Sunny Balwani ise Elizabeth ile Çin’de dil öğrenme vasıtasıyla tanışıyor. Kendisi de bir teknoloji kurucusu olan Sunny, Elizabeth ile yıllar boyunca bağını hiç koparmıyor. İlerleyen zamanda da Theranos’da iş ortağı oluyor. Ve Elizabeth’in en büyük suç ortağından biri haline dönüşüyor. Ne kadar çok rolde karşımıza çıksa da bizim için hep Lost’un Sayid’i olarak kalan Naveen Andrews, muhteşem bir Sunny Balwani portresini karşımıza çıkarıyor.
Theranos kimya laboratuvarının başındaki Dr. Ian Gibbons ise İngiltere’nin saygın biyokimyacıları arasında. 2005 yılında şirkete dahil olan Gibbons başlarda Elizabeth’e yardımcı olmaya çalışsa da Sunny’nin gelişiyle birlikte kendisi de çemberin dışına itilenler arasına girdi. Dizide Ian Gibbons rolünü usta oyuncu Stephen Fry canlandırıyor.
Reagan döneminin Dışişleri Bakanı George Shultz ise Elizabeth Holmes’un en koyu destekçilerinden ve önde gelen yatırımcılarından. İlerleyen zamanda torunu Tyler da Theranos’un bünyesinde çalışmaya başlıyor. Torunu her ne kadar kendisini uyarmaya çalışsa da Holmes’u kör körüne desteklemeye devam etmesi izleyenlere saç baş yolduracak derecede. George Shultz rolünde ise Sam Waterson’ı izliyoruz.
George Shultz’un torunu Tyler Shultz ise başlarda Elizabeth’e ve yaptığı işe büyük bir hayranlık duymakta. Ve bu hevesi zaman içinde kendisinin Theranos laboratuvarında çalışmasına vesile oluyor. Araştırma mühendisi olarak görev yapan Tyler şirkette olan biteni anlamaya başladığında dedesine durumu anlatmaya çalışır. Fakat aldığı olumsuz tepkilerden sonra başka bir yol denemeye karar verir. Dylan Minnette’i Tyler Shultz rolüyle izliyoruz.
Elizabeth’in çocukluk komşusu Richard Fuisz, biyomedikal araştırma şirketi işleten bir girişimci, mucit ve doktor. Elizabeth’in kendisine danışmadan veya yardımını istemeden böyle bir girişime adım atması Richard’ı sinirlendirir ve buna karşılık bir patent davasında birbirlerini karşı karşıya bulurlar. Dizide Richard Fuisz rolüne William H. Macy hayat veriyor.
Berkeley’den mezun olur olmaz Theranos’ta çalışma fırsatına erişen Erika Cheung da şirkette büyük hedefler yerine büyük hayal kırıklıkları yaşayanlar arasına girmeyi başarıyor. Adımını attığı andan itibaren yaşanan durumlar ve kan testleri üzerinde yapılan aldatmacalar kendisinin de harekete geçmesini sağlıyor. Dizide Erika Cheung rolünü Camryn Mi-Young Kim üstleniyor.
The Wall Street Journal’da çalışan gazeteci John Carreyrou ise 2015 yılında yayınlamaya başladığı makalelerle Theranos’un kan testi uygulamalarını mercek altına alıyor. Ve bu makaleler de sonun başlangıcını hazırlamayı başarıyor. John Carreyrou rolünde Ebon Moss-Bachrach’ı izliyoruz.
Stanford Üniversitesi Tıp Fakültesi profesörlerinden Dr. Phyllis Gardner ise Elizabeth Holmes’un bu kadar hırslı olmasının nedenlerinden biri diyebiliriz. Üniversite yıllarında ilk fikrini Phyllis Gardner ile paylaşan Elizabeth ne yazık ki umduğu tepkiyi alamaz. Phyllis Gardner rolünü Laurie Metcalf üstleniyor.
Michel Gill ve Elizabeth Marvel dizide Elizabeth Holmes’un ebeveynlerini canlandırmakta. Michael Ironside, Elizabeth’in ilk yatırımcılarından Don Lucas rolünü üstlenirken, Michaela Watkins ise Theranos’un avukatı Linda Tanner rolünde karşımıza çıkıyor. Anne Archer ise George Shultz’un ikinci eşi Charlotte Shultz rolünde. Alan Ruck da dizide Jay Rosan olarak yer alıyor. Güçlülerin avukatı diye tabir edeceğimiz David Boies’i ise Kurtwood Smith canlandırmakta. Bill Irwin, Utkarsh Ambudkar, James Hiroyuki Liao, LisaGay Hamilton, Nicky Endres, Kevin Sussman ve Mary Lynn Rajskub dizide izleyeceğimiz isimler arasında.
New Girl’ün yaratıcısı Elizabeth Meriwether’ın elinden çıkan The Dropout, izlerken size hep şu soruyu sorduruyor: Bu kadar aklıselim insanlar nasıl bu kadının söylediklerine inanabiliyor? “Yaptık, yapıyoruz, az kaldı” söylemleriyle yıllarca yatırımcılarını oyalayan bir şirketi denetlemek niye kimsenin aklına gelmiyor? Hepsinden önemlisi ise, esas amacının insan hayatı olduğunu vurgulayan birinin aslında insan sağlığına en büyük zararı verebilmesi. Hem de birkaç damla kan sayesinde. Adım adım bir yükseliş ve çöküş hikâyesini izlemek istiyorsanız, bu yılın en iyilerinden biri olan Hulu yapımı The Dropout’u gözünüzden kaçırmayın.