***** Dikkat! Bu yazı diziyi güncel takip etmeyenler için SPOILER nitelikli bilgiler içermektedir! *****
Dizinin duyurulmasından ve pilot bölümün yayınlanmasından sonra adeta yerimizde duramaz olduk ve bir an önce dizinin başlaması için günleri saydık. İlk bölümü resmi olarak henüz yayınlanmasa da sözde ”internete sızdırıldığı” için biz 3 ay önceden izlemiştik zaten:) İkinci bölümümüz gayet hızlı bir başlangıç yaptı. Öncelikle kesinlikle çizgi romanda karşımıza çıkan klasik Barry Allen imajının dışına çıktıklarını söylemem lazım; daha muzip bir imaj ortaya koymaya çalışmışlar ve bu da ne yalan söyleyeyim Barry Allen’a çok yakışmış!
Bölümümüz klasikleşmiş olarak süper kahramanların güçleriyle ilk tanıştıklarında yaşadığı zorlukları, özel hayatlarına yansımalarını “Ben yeterli değilim, başaramıyorum…” diyerek umutsuzluğa düşüp, tabiri caizse havlu atmalarını anlatıyordu bence. Lakin bu olayı çok güzel bir şekilde hem annesin ölümüyle kendini suçlamasını hem de babasının hapse düşüp onu kurtaramamasıyla ve içine maksimum düzeyde aksiyonda katarak, üstüne Joe ve Barry arasındaki ailevi ilişkileri flashbacklerle çok güzel yansıtarak aktarmışlar bizlere.
Bu bölümün ana konu dışında birde villian‘ı (süper-kötü) vardı. Danton Black; nam-ı diğer Multiplex. Açıkçası ben bölümün başında “Acaba Multiplex varsa dizide Firestorm’u da görür müyüz?” sorusunu sordum kendi kendime çünkü çizgi roman okuyucularının bildiği üzere Multiplex asıl olarak ”Firestorm” adlı süper kahramanın baş düşmanlarından biridir. Belki görürüz belki göremeyiz ama açıkçası düşüncesi bile beni heyecanlandırmaya yetiyor 🙂
Ardından dizinin bilinmeyen adamı Harrison Wells ile kapatıyoruz bölümü. İlk bölümde Harrison Wells karakterinin “Profesör Zoom” olarak tahmin etsem de şimdi hiçbir tahmin öne süremiyorum. Açıkçası bu bölümün sonunda Simon Stagg‘i öldürmesi ve Barry’i koruması iki teori oluşturdu kafamda: Birincisi evet gerçekten Profesör Zoom’dur. Bildiğiniz üzere Profesör Zoom 25. yüzyıldan gelmiştir ve Reverse Flash’dır; yani “Ters” Flash. Yine çizgi romanlardan bildiğimiz üzere Ters Flash güçlerini Flash’dan almakta, güçleri Flash’ın güçleriyle benzerlik göstermektedir. Yani eğer Flash’a bir şey olacak olursa kendisi de güçlerini kaybeder, bu yüzden de Flash’i öldüremez ancak kendisi Flash’a hayatı zindan etmeye yemin etmiş biridir ve Flash’a çektirmediği eziyet kalmaz.
Neyse birinci ihtimal bu arkadaşlar… Gelelim çok uçuk da olsa ikinci ihtimale. Hazır olun; aslında Harrison Wells adıyla bilinen profesörümüz Barry Allen’ın ta kendisi! (“Yok artık daha neler” dediğinizi duyar gibiyim 🙂 ) Geçmişten ya da DC Comics’in meşhur 52 paralel evreninin birinden gelmiş bir Barry Allen olabilir diye düşünüyorum. Evet, korumaya çalışmasının nedeni ise Barry Allen’a Flash olma yolunda yardım etmesi olabilir, kendi evreninde kendisinin yaptığı hataları yapmasın diye olabilir örneğin. Bölüm sonunda gözlüğünü çıkarıp sandalyeden kalkması da bunu savunur nitelikte. Üstüne üstlük fiziksel özellikleri de oldukça benzerlik gösteriyor: gerek boyları gerek simaları olsun oldukça benziyorlar. Ancak şu durumda Simon Stagg’i öldürmesi teorimi biraz baltalıyor açıkçası. Uzun lafın kısası, bunların hepsi bir rastlantıdan da ibaret olabilir izleyip birlikte karar vereceğiz. Eğer teorim doğrulanırsa ben ”demiştim” diyeceğim elbette 🙂