65 Film İncelemesi

1096
65 - Adam Driver

A Quiet Place filminin yaratıcıları Scott Beck ve Bryan Woods, 65 ile yine bol aksiyon ve gerilimli bir macerayı karşımıza çıkarıyor. Adam Driver’ın başrolünü üstlendiği film 10 Mart itibari ile ülkemizde de gösterime giriyor.

65: Konusu:

Kısacık da olsa mutlu bir aile yaşantısına tanık olduğumuz Mills, kızının hastalığının tedavi masrafları için iki yıllık bir keşif görevini kabul etmiştir. Keşif gemisinin pilotu olan Mills, yolculuk sırasında şiddetli bir asteroit çarpmasına maruz kalınca rotadan çıkıp bilinmeyen bir gezegene iniş yapmak zorunda kalır. Keşif gemisinde kendisi dışında bir kişi daha hayatta kalmayı başarmıştır, o da 9 yaşında bir kız çocuğu olan Koa’dır. Mills, aynı dili konuşmamalarına rağmen Koa’yı ikna eder ve bu bilmedikleri gezegende tek kurtuluşları olan fırlatma aracına ulaşmak için zorlu bir yolculuğa başlarlar. Ve kısa bir süre içinde bu gezegenin aslında 65 milyon önceki dünya olduğu ortaya çıkar. Peki, dinozorlar ve pek çok tehlikeli yaratıklarla dolu bu topraklarda Mills ve Koa kurtuluş yoluna ulaşabilecek midir?

Son dönemlerde belki de en az oyuncu kadrosuna sahip filmde dört tane karakter yer alıyor. Sevgi dolu baba ve mücadeleden yorulmayan savaşçı pilot Mills rolünde Adam Driver’ı izliyoruz. Girls dizisindeki rolüyle tanıma fırsatını yakaladığım Driver hiç şüphesiz bu filmi tek başına sırtlamış. Hele ki Noah Baumbach’ın felaket ötesi filmi White Noise’dan sonra böyle bir rolde izlemek bana ilaç gibi geldi. Filmin bir diğer önemli karakteri genç Koa rolünde ise Ariana Greenblatt’i izliyoruz. Greenblatt belki de kariyerinde en az diyaloga sahip olduğu bu filmde bir o kadar başarılı. Mills’in kızı Neville rolünde Chloe Coleman yer alırken, eşi Alya rolünde ise Nika King’i görüyoruz. Scott Beck ve Bryan Woods’un hem yazıp hem de yönettikleri filmin yapımcıları arasında Sam Raimi de bulunmakta. Filmin müzikleri ise Danny Elfman ve Chris Bacon’a ait. Kimi zaman muhteşem bir doğa manzarası sunan filmin çekimleri ise New Orleans, Louisiana ve Güney Oregon’da gerçekleştirilmiş.

65 (Afiş)

Kendi adıma görsel efektlerini oldukça beğendiğim 65, temposunu mümkün olduğunca düşürmüyor ve çoğu zaman da izleyeni germeyi başarıyor. Uzun zamandır gerilim ve korku tarzı filmleri izlemeyen ben, bu film sayesinde hop oturup hop kalkmayı yeniden deneyimlemiş oldum. Dinozorların yanı sıra tasvir edilen diğer yaratıklar ise bir o kadar ilginç. Zaten filmin genelinde hep geri planda duyulan yaratıkların o sinir bozucu sesleri de sizi germeyi başaran unsurlardan biri. Mills ve Koa ikilisinin adım adım engelleri aşma çabalarını izlerken acaba bunlar hiç mi gün yüzü görmeyecek diye düşünmeden edemiyorsunuz. Çünkü yaşadıkları her mücadelenin arkasından daha kötüsü bir şekilde karşımıza çıkıyor. Bunların arasında benim sinirimi en çok alt üst eden ise yine bir yaratıktan kaçarken mağaranın içinde mahsur kalıp kurtulmaya çalışmaları. Tam mutlu sona yaklaşacaklar, fırlatma aracına binip kendilerini kurtaracaklar diyorsunuz bu defa daha büyük bir engel bu bahtsız ikilinin peşini bırakmıyor.

Bu filmde hiç duygusal anlar yok mu derseniz, az da olsa mevcut tabii ki. Bu bölümlerde de Mills’in kızı Neville’i ve babasıyla olan ilişkisini az da olsa anlamaya çalışıyoruz. Ayrıca Mills ve Koa arasında zamanla oluşan bağ da Mills’e bir şekilde baba-kız ilişkisi yaşatıyor diyebiliriz. Filmin en güzel yanı ise 1 saat 33 dakikalık süresiyle izleyici sıkmadan ve hep tetikte tutarak hikâyesini tamamlaması.

65: Son Söz:

Bu yılın en çok merak edilen filmler listesinde genellikle ismine rastladığımız 65, aksiyondan hoşlanan ve gerilmeyi de kafasına takmayanlar için birebir. IMDB puanı henüz 5.7 olan filme (ki muhtemelen gösterime girdikten sonra bir nebze de olsa yükselecektir) benim puanım 6.2. İzleyecek olanlara şimdiden iyi seyirleri diliyoruz.