Bölüm İncelemesi: Game of Thrones 6×05 “The Door”

3442

HOLD THE DOOR

Tahminimce, dikkatli olan izleyiciler “Hold the Door” terimini duydukları anda kafalarında bir ışık yanmıştır. Ancak kafasında o ışık yanmaksızın izleyenler de var muhakkak… Derinlemesine düşünmeden ve sırları dizinin kendisine açıklamasından zevk alan kitleye de saygı duyuyorum, diziden asıl zevk alanlar onlar zira… Şaşırmak ve şaşırmanın o adrenalin dolu keyfini sürmek farklı bir eğlence.

“Hold the Door” nedir, ne değildir yazmadan önce olayların gelişimine bir göz atalım…

Çünkü sadece izlenerek anlaşılamayacak kısımlar mevcut…

Bildiğimiz üzere Bran, Three Eyed Raven’ın yanında bir nevi staj görüyor. Geçmişe ziyaret düzenleyip olanı biteni öğrenmek için uykuya dalıyor. Bu seferki uykusunda Bran kendisini kızıl ağacın etrafında kar yağarken ve ayakta dikelirken gördü. Sonrasında ilerledi ve ölülerle dolu bir ordunun içine ilerledi. Ancak daha önemlisi, Children of Forest (Ormanın Çocukları) ile ilgili gördükleriydi.

Children of Forest’ı, bağladıkları bir adamın göğsüne ejderha mızrağı (ya da daha farklı ve büyülü bir bıçak) saplarken gördük. Göğsüne sokulan mızrak ucunun etkisiyle adam bir “Ak yürüyen”e dönüştü. Böylece, Ak Yürüyen’leri ilk yaratanların Children of Forest olduğunu öğrenmiş olduk.

Bunu neden yaptıklarını soran Bran’a verdikleri tepki ise daha ilginçti… “Sizden korunmak için…” Ormanın çocukları, ilk insanlardan kızıl ağacı ve ormanlarını korumak için Ak Yürüyen’leri yaratmışlardı. Ancak yarattıkları bu varlıklar daha sonra kontrollerinden çıkmış ve şimdiki tehdide dönüşmüştü. Bran Three Eyed Raven’dan bu hususta yardım beklerken onun uykuda olduğunu görüp tekrar daldı, ancak bu sefer de bir önceki rüyasındaki ordunun ortasında ve Nights King ile bakışırken buldu kendini… Nights, King Bran’ın koluna yapışınca Bran panikle uyandı. Ancak bu sefer de koluna yapışan Ak Yürüyen Lordunun koluna bıraktığı izi fark etti. Yani işaretlenmişti. Artık Nights King onun yerini bulabilirdi.

Game of Thrones 6×05 The Door -4

Gitmenin zamanı gelmişti. Three Eyed Raven artık ayrılma ve Bran’ın kendi yerini alma vaktinin geldiğini söyledi, ancak Bran “Hazır mıyım?” sorusunu sorduğunda “Hayır” cevabını aldığı an can sıkıcıydı. Evet… Bran henüz tüm gerçekleri öğrenememişti. Bunun için Bran’ın ağaçtan ve Raven’dan bağımsız olarak geçmişe dalması gerekecek şüphesiz. Ancak o zaman hazır olacak…

Ancak…

Hala en önemli ana değinemedik. Ak Yürüyen’ler ağacın ve Bran’ın yerini buldular nihayetinde. Saldırıya geçtiler. Children of Forest zaman kazandırmak için savaşmaya başladı. Bu esnada Meera’nın kaçma çabalarını gördük. Ancak Bran dalmış haldeydi ve bu kez gördüğü şey Winterfell’deki Willy yani Hodor’un 15 yaşındaki haliydi. Meera, Bran’ı uyandıramayınca kızağın sırtına yükledi. Sonra Bran’dan Hodor’a Warg’lamasını ve kendisini taşımasını söyleyen mesajlar iletti. Bran bunu duydu ve uyguladı… Ancak aynı esnada transtayken gördükleri akıl almazdı…

Game of Thrones’un beyin yakan anlarından birine şahit olduk…

Bran’ın hafızasındaki 15 yaşındaki Hodor yere yatıp çırpınmaya başlıyordu. Bilincini ilk kez kaybettiği ana şahit oluyorduk. Wights’tan kaçan Meera, Hodor ve Bran mağaradan çıktıklarında kapıyı tekrar kapatmak ve ölülerin Bran ve Meera’yı yakalamasını engellemek için kapıya dayanmak zorunda kalan Hodor’a Meera şöyle sesleniyordu:

-“Hold the Door Hodor… Hold the Door…”

Ve Bran’ın zihnindeki 15 yaşındaki haliyle Hodor’un yerde gözleri beyaz bir halde kendinden geçmiş biçimde sayıklayışına şahit oluyorduk:

-“Hold the Door… Hold the Door… Holddıdoor… Holddedoor… Holdedoor… Hoodıdoor… Hoodoor… Hodor… Hodor…”

Hodor…!!!

Hodor’un isminin aslında “Hold the Door” sözünden geldiğini anladığım an benim de beynim yanma noktasında geldi… 30 sene önce zihnini ve bilincini kaybeden bir gencin o andan itibaren söylediği tek kelimenin “Hodor” olması, o andan itibaren isminin bile “Hodor” olarak anılması, ancak bu terimin tamamen 30 sene sonra yaşanacak çok önemli bir an için, Hodor’un kendini feda ederek Bran’ı kurtardığı an için söylendiği gerçeği…

Bu noktada aklımıza gelen sorular ise muhakkak şunlar:

-“Bran geçmişe müdahale edebiliyor mu?”

-“Bran geçmişe müdahale ettiği için mi Hodor, Hold the Door ortaya çıktı yoksa zaten olduğu için mi Bran bunu gördü?”

Burada bir zaman paradoksuna girdiğimiz şüphesiz. Bran doğmadan Hodor’un Hodor olması mümkün değil gibi görünüyor. Bran doğduktan sonra Hodor Hodor olacaksa, şimdiki zamandaki Hodor’u Hodor yapan bu zamandaki Bran değil, şimdiki zamanı değiştiren bir başka zamandaki Bran olmalı…

Ya da?

Hodor’u Hodor yapan Bran da olmayabilir. Geleceği görebilmek mümkünse, geleceği görebilen bir Warg, yani Raven da bunu yapmış olabilir. Ama sanmıyorum. Hodor’u Hodor yapan biraz da Bran’a olan bağlılığı çünkü…

Her ne olursa olsun zaman mekan paradoksundan kurtulamıyoruz. Tıpkı Terminator filmindeki “Kyle Reese mi John’un babası yoksa John mu Kyle Reese’in oğlu” sorunsalı gibi. Yumurta mı tavuktan yoksa tavuk mu yumurtadan. Hodor mu Bran için Hold the Door yaptı yoksa Hold the Door yüzünden mi Hodor Hodor oldu…?

Bu paradoks dizinin geleceğini de etkileyecek muhakkak.

Eğer Bran, geçmişe müdahale edebilecek kadar güçlüyse (ki 2 bölüm önce babası Ned Stark’a seslenip onun dikkatini çektiğini görmüştük) bu pek çok olayı gündeme getirebilir. Bran sadece geçmişe dokunuyor mu yoksa onu değiştirebiliyor mu? Yaşanan yine yaşanmak durumunda mı kalacak yoksa geleceği baştan tasarlamak mümkün mü?

Ben kaderi değiştirme yeteneği olmaksızın geçmişe müdahale yeteneği olduğunu düşünüyorum, ancak bu bölüm işi biraz değiştirdi. Muhtemelen Bran geçmişi de değiştirebilecek bir güce sahip…

Şöyle açıklayalım:

Deli Kral Aerys II Targaryen’ın gaipten duyduğu sesler sebebiyle çıldırdığına yönelik bazı söylentiler vardı. En nihayetinde Bran’ın yaptıklarını gördüğümüzde Deli Kral Aerys’in gelecekteki bir Warg tarafından beynine girilmek suretiyle delirtilmiş olması ihtimali daha da güçleniyor. Hatta gelecekten geçmişe giderek Aerys’i delirten Warg’ın Bran olduğu yönünde teoriler de mevcut.

Haliyle, Westeros’un kaderini baştan aşağı değiştiren bir Warg’ın olabileceği söylentisi bile Bran ile ilgili düşüncelerin ve varyasyonların ucunun bucağının olmadığını gösteriyor. Bran henüz geçmişe müdahale edecek kadar rüyalarına odaklanmadı. Öncelikle “Tower of Joy” yani Lyanna – Rhaegar – Ned üçgeninde olanı biteni öğrenip gerçeğe vakıf olması şart. Sonrasında belki de geçmişe müdahale ederek kaderin akışını değiştirecek. Ancak değiştirdiği kader kendisininki olmayacak bence. Değiştirdiği gerçeklik, bizim şimdiki deyimimizle “Paralel evren”de yaşanan olaylar olacak.

Buradan yola çıkarak da şunu söyleyebiliriz; bizim şu anda izlediğimiz Game of Thrones evreni ve Westeros, bir başka Game of Thrones evreninin paralel evreni ve geçmişi…

Yani bir başka – paralel evrendeki Bran’ın geçmişi etkileyerek yaptıklarının sonucunu biz şuanda izlemekteyiz. Dolayısıyla Bran yarın bir gün geçmişi etkileyecek bir müdahalede bulunursa bizim şimdiki Game of Thrones evrenimizde bir değişiklik olmayacak. Değişikliğe uğrayan Game of Thrones evreni başka bir evren – paralel Game of Thrones evreni olacak…

Biraz karışık oldu kabul ediyorum. 2-3 kez okumanız gerekebilir ne demek istediğimi anlamanız için, şöyle şemalaştırırsam belki daha anlaşılır olur:

a-      Bizim izlediğimiz zamandaki Bran (Tahminen 14 yaşında)

b-      Gelecekteki Bran (Tahminen 30’lu yaşlarda)

c-       Geçmişteki Bran (Henüz doğmadı, doğumundan 20 sene öncesi)

a’nın yaptıkları c’yi etkiler, c yeni bir kader yaşar ancak a bundan etkilenmez.

b’nin yaptıkları a’yı etkiliyor. Biz şuanda b’nin yaptıklarının sonucunu yaşıyoruz.

a’nın yaptıkları a’yı etkilemez. Yani a, sadece b’nin yaptıklarından etkilenir, ama a’nın yaptıkları c’nin yaşayacaklarını şekillendirecektir.

Bu sebeple; mesela izlediğimiz şimdiki Bran geçmişe müdahale edip babası Ned Stark’ın ölmesini engellerse, şimdiki zamanda herhangi bir değişiklik olmayacak, bizim zamanımızda Ned Stark halen ölü olacaktır. Ancak c zamanındaki Bran’ın babası Ned Stark yaşamaya devam edecektir.

Zamansal döngü ve paradoks anlatmak cidden çok zor. Umarım anlatabilmişimdir.

Zaten etkileyici olan Game of Thrones hikayesine bir de paradoks girmesiyle keyif benim açımdan 2-3 kat arttı diyebilirim. Bakalım gelecek bölümlerde bizleri neler bekliyor.