Buffy the Vampire Slayer dizisi final yapalı neredeyse 10 yıl oluyor. Ancak Joss Whedon‘ın yarattığı “Buffyverse” günümüzde hala TV’nin tüm fantastik yapımları gibi biz izleyenleri de etkilemeye devam ediyor. Seriyi yakın zamanda tamamlamış biri olarak Buffy the Vampire Slayer ile ilgili yazacaklarıma öncelikle dizinin bizi ters köşeye yatıran -şok eden- sahneleriyle başlamak istedim.
***Bilmem özellikle belirtmeye gerek var mı ancak bu yazı tüm bölümleri izlemeyen bünyeler için spoiler niteliği taşıyor olabilir.***
İşte 7 sezonun en beklenmedik olayları;
#10- Spike’ın Buffy’e Tecavüze Yeltenmesi
Altıncı sezonda Spike ve Buffy arasında yer yer romantik olsa da genel olarak her manada şiddet içeren bir ilişki başladı ve bitti. Spike ruhu olmamasına rağmen Buffy’e aşık oldu; duygusal bir boşlukta olan Buffy’de bu sevgiyi kendini daha iyi hissetmek için kullandı. Sevgililik durumu yoktu elbette ortada, ilişki daha çok “fiziksel” idi. Buffy; Spike’ı kullandığını anladığı anda bu ilişkiye son verdi. Ancak Spike’ın bunu kabullenmesi çok kolay olmadı. Seeing Red bölümünde Buffyverse’de izlediğimizi bir an evvel unutmak istediğimiz “hardcore” bir olay yaşandı; Spike Buffy’e tecavüze etmeye kalkıştı. Karşısındaki kadın Buffy olmasaydı başaracaktı da. Oldukça rahatsız edici bu sahne maalesef “şok” edici olmakla beraber dizinin en “aşırı” sahnelerinden birisi. (Faith’in Xander’a tecavüz etmeye daha sonrasında ise boğmaya çalışmasını da burada hatırlatmak isterim).
#9- Buffy’nin Hiç Görmediğimiz Kız Kardeşi!?
4. sezon finalinde bir kızkardeşin ortaya çıkacağına dair ipuçları verilmiş olsa da Dawn ile ilk kez 5. sezonun ilk bölümü olan Buffy vs. Dracula‘da karşılaştık. Daha önce varlığından haberimiz olmayan bu kızkardeşe nedense herkes her zaman oradaymış gibi muamele ediyordu, oldukça kafamız karıştı bizim de. Sezonun ilerleyen bölümlerinde Dawn’ın aslında “Anahtar” olduğunu, keşişler tarafından korunması için Buffy’e gönderildiğini ve Buffy’nin onu canı pahasına koruması için etrafındaki herkesin anılarına Dawn’un varlığının yerleştirildiğini öğrendik. Sahte bir karakter, sahte bir geçmiş… Bir diziye yeni bir karakter sokmanın hikayesi bundan daha iyi şekilde kotarılamazdı bence 🙂
#8- Cennetten “Kurtarılış”
Willow, Xander, Anya ve Tara Buffy’i içine düştüğünü sandıkları “cehennem” boyutundan kurtarmak için çabalarlarken niyetleri oldukça iyiydi aslında. Buffy’nin mistik ölümünün ardından aynı Angel’ın olduğu gibi yüzyıllarca işkencelere maruz kalacağı bir cehennemde olduğunu sanıyorlardı. Buffy döndükten sonra uzun bir zaman hayata adapte olamadı, bunun sebebini hep birlikte merak ediyorduk. Ve sonunda Buffy Spike’a gerçeği söyledi “Cehennemde değil Cennetteydim ve mutluydum; benim cehennemim bu gerçeklik”.
#7- Warren’ın Tara’yı Öldürmesi
İşte bunun geldiğini tahmin etmeliydik! Buffy evreni içerisinde şahsi olarak nefretimi kazanmış, en sevmediğim “kötü” Warren Buffy’i öldürmek için silahını ateşledi ama Tara’yı vurdu. 6. sezonda büyü bağımlılığı sebebiyle arası açılan Tara ve Willow ayrılıklarıyla bizi üzmüşlerdi; en sonunda işleri yoluna koyup tekrar birlikte olmaya başladılar, mutlu birkaç gün geçirdiler. Ancak bu mutluluğun uzun sürmeyeceğini bilmeliydik; Tara Warren’ın silahından çıkan “kaza” kurşunuyla daha ne olduğunu anlayamadan hayatını yitirdi. Tara Willow’a bakarken göğsünde beliren kan izi ve Willow’un üzerine sıçrayan kan ile kalakalması bu sahneyi unutulmaz hale getiriyor.
#6- Spike’ın Ruhunu Geri Kazanması
Spike motosikleti ile Sunnydale’den ayrılırken ben açıkçası onun kafasındaki çipi çıkarmanın bir yolunu aramaya gittiğini düşünmüştüm. Ancak çektiği eziyetlerin, kazandığı dövüşlerin ardından altıncı sezonun son bölümü olan Grave‘de Spike istediğine, daha doğrusu Buffy’nin istediğini sandığına, ödülüne, yani “ruh”una kavuştu.