Somebody Somewhere: Elbet Bir Yerlerde Hayata Dair Bir Umut Var

1838

İşte hayatta kendisini bulmaya çalışan insanlardan biri daha. Karşınızda Samantha “Sam” Miller. Kardeşi yüzünden yeniden doğduğu, büyüdüğü kente dönmüş durumda. Ailesiyle yaşadığı sorunlar da bir yana, 40’lı yaşlarına geldiği bu yaşamda kendi yolunu nasıl bulacak? Ailenin ve dostluğun önemini bizlere bir kere daha hatırlatan içten bir hikâye, Somebody Somewhere…

Somebody Somewhere: Konusu

Sam, on yıldan fazla bir süredir ayrı kaldığı memleketi Manhattan-Kansas’a hasta kız kardeşine bakmak için geri dönmüştür. Fakat ne yazık ki Holly hayatını kaybetmiş ve Sam kendini anlamsız bir boşluğun içinde bulmuştur. Gündüzlerini bir test değerlendirme merkezinde kompozisyon okuyarak, gecelerini ise Holly’den kalan evin kanepesinde uyuyarak geçirmektedir. Tabii bu arada aileyle ilgili sorunlarla da uğraşması gerekir: Alkolle sorun yaşayan bir anne, her şeyi içine atmayı tercih eden bir baba, hiçbir şeyden memnun olmayan bir abla. Bir gün test değerlendirme merkezinde lise yıllarından Joel ile konuşması, anlamsız hayat rutininden de kurtulmasına bir başlangıç olur. Joel, Sam’i iş sonrası alışveriş merkezindeki kilisede düzenlenen koro çalışmasına davet eder. Joel’in koro çalışması adı altında yaptığı bu buluşmalar, toplumun kalıplarına uymayan insanları bir araya getirip kendilerini ifade edebilmelerini sağlamaktan başka bir şey değildir. Sam dâhil olduğu bu buluşmada yeni arkadaşlar edinirken, en büyük tutkusu olan şarkı söylemeye de yeniden kavuşur. Yeni arkadaşlarıyla birlikte hayatı ve kendini keşfetmek için harekete geçer.

Somebody Somewhere: Oyuncular ve Karakterler

Dizinin ana karakteri Sam, 40’lı yaşlarının ortasında gerçek bir Kansaslı. Ölen kız kardeşi Holly belki de kendisini en iyi anlayan kişiydi, bu yüzden onun eksikliğini fazlasıyla hissediyor. Herkese karşı dürüst (bu dürüstlük bazı durumlarda tehlikeli olabiliyor), yeri geldiğinde bir o kadar esprili ve de eğlenceli bir insan. Fakat hayatta ne yapacağına, ne yöne ilerleyeceğine dair hiçbir fikri yok. Ta ki bir zamanlar lise korosunda birlikte yer aldığı Joel ile karşılaşana kadar. Dizide Sam karakterine komedyen ve şarkıcı Bridget Everett hayat veriyor.

Dizinin en sevilen karakterlerinden biri olarak nitelendireceğimiz Joel ise Sam’in yeniden kendini bulmasını sağlayan en önemli insan. Belki fazla ortak noktaları yok ama müzik sayesinde bir şekilde bağ kurmayı başarıyorlar ve birbirlerinin en iyi arkadaşı olmayı becerebiliyorlar. Empati yapabilen, coşkulu, iyimser ve bir o kadar da yardımsever bir kişilik. Fakat terzi kendi söküğünü dikemez misali, sorunlarla karşı karşıya kaldığında kendini içine kapatmayı tercih ediyor. Muhtemelen izleyen herkeste “keşke benim de arkadaşım olsan” etkisi yaratan Joel karakterinde Jeff Hiller’ı izliyoruz.

Dizinin belki de en sevimsiz karakteri olan Tricia ise Miller ailesinin en büyük kızı. Evli ve bir kızı olan Tricia küçük bir ev dekorasyon mağazasının da ortaklarından. Kız kardeşi Holly’nin kaybını Sam kadar derinden hissetmiyor. Amaçsız hayatından dolayı Sam’i sürekli sorgulayan Tricia aslında kendi hayatından da bir o kadar memnuniyetsiz. Dizide bu role hakkını veren isim ise Mary Catherine Garrison.

Sam’in babası Ed ise Tricia’nın aksine bir o kadar sevimli ve sıcakkanlı bir insan. Sam, ailenin içinde bir tek onun yanında kendini rahat hissedebiliyor. Gerçi Ed her ne kadar yanındakilere o rahat alanı oluştursa da kendisi bir türlü bunu başaramıyor. En büyük problemi ise olayları hep kendi içinde yaşaması ve bunları dile getirmemesi. Eşinin alkol sorunu ciddi bir boyut kazanınca Ed’in hayat düzeni de bir anda sarsılıyor. Dizide Ed Miller rolünü Mike Hagerty üstleniyor.  

Dizinin yine sevilen karakterlerinden biri de hiç şüphesiz Fred Rococo. Joel’in koro çalışmalarında sunumlarıyla öne çıkan Fred, bir üniversite profesörü ve toprakla da ilgilenen bir bilim insanı. Zeki ve mantıklı bir bakış açısına sahip olan Fred sadece Sam’e değil, tanıştığı insanlara da yeri geldiğinde akıl hocalığı yapan bir karakter.

Dizide Sam’in annesi Mary Jo rolünü Jane Drake Brody üstlenirken, Tricia’nın eşi Rick rolünde ise Danny McCarthy’yi görüyoruz. Heidi Johanningmeier ise Tricia’nın ortağı Charity rolüyle karşımıza çıkıyor.

Maalesef bu hayatta ölüm diye bir şey var ve çoğu insan yaşadığı kayıpların ardından kendisini büyük bir boşluğun içinde buluyor. İyisiyle kötüsüyle tüm yaşamını sorgulamaya başlıyor. İşte Bridget Everett’in kendi hayatından esinlenilerek ortaya çıkan Somebody Somewhere de bir kaybın ardından kendi yolunu bulmaya çalışan bir kadının hikâyesini, gösterişten uzak ama bir o kadar da sıcak ve samimi bir şekilde yansıtıyor. Dizide yaşanan olaylar kimi zaman güldürüyor, kimi zaman sinir ediyor, kimi zaman da hüzünlendiriyor. Sam ve Joel’in arasında oluşan o arkadaşlık bağı ise gerçekten görülmeye değer. Dizide seçilen müzikler de bir o kadar etkileyici.

Somebody Somewhere, her şeye rağmen ailenin ve dostluğun ne kadar önemli olduğunu da bizlere bir kez daha hatırlatıyor. Duplass kardeşlerin de yapımcı olarak yer aldığı, 2. sezon onayını alan yedi bölümlük bu HBO dizisi bence bir şansı kesinlikle hak ediyor.