Red, White & Royal Blue Film Eleştirisi

1182
Red, White and Royal Blue (Prime Video)

Casey McQuiston’ın aynı isimli çok satan romanından uyarlanan Red, White & Royal Blue, 11 Ağustos’ta Prime Video’da yayınlandı. Merkezine eşcinsel karakterleri alan romantik komedi filmi kitabın karakter derinliğine sahip olmasa da, iki saatliğine kafa dağıtmak isteyenlere oldukça sürükleyici bir seçenek sunuyor.

Her şeyden önce, şunu söylemem gerekiyor. Bilmiyorum beni duyup, söylediklerimi ciddiye alan olur mu ama ben yine de doğru olduğunu düşündüğüm şeyi söyleme ihtiyacı hissediyorum. Prime Video Türkiye’nin kendince bir sansür uygulayarak bu filmi Türkiye’de yayınlamamış olması bence bir skandal. Netflix Türkiye de platformun en çok izlenen dizilerinden biri olmasına rağmen Heartstopper dizisi yokmuş gibi davranıyor, asla promosyonunu yapmıyor ama en azından diziyi yayınlıyor.

Prime Video Türkiye Instagram hesabına gidip bakarsanız tüm paylaşımlarının altında insanların Red, White & Royal Blue filmini sorduğunu göreceksiniz. Herkese de hiç inandırıcı olmayan bir şekilde “lisans ve telif hakları nedeniyle” filmi yayınlayamadıklarını söylemişler. Amazon orijinal yapımı olan filmde ne lisansı, ne telif ücretinden bahsediyorsunuz acaba… Ki siz yayınlamasanız da binlerce, belki on binlerce Türk izleyici illegal yollardan filmi çoktan izledi zaten… Neyse. Bu bir sansürdür ve bence bu uygulama kabul edilemez bir uygulama. Umarım bu yanlışınızı bir an evvel telafi edersiniz.

Red, White & Royal Blue: Konusu

Red, White & Royal Blue, kısaca, ilk kadın Amerikan başkanının oğlu Alex ile İngiltere prensi Henry arasındaki aşk hikayesini anlatıyor. Alex ve Henry başta birbirlerinden nefret ediyorlar, sonra arkadaş olmaya zorlanıyorlar, bu zoraki arkadaşlık önce gerçek arkadaşlığa, sonra da tutkulu bir ilişkiye ve en nihayetinde de tarih yazan bir aşka dönüşüyor.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Red, White & Royal Blue Film İnceleme Videosu

Yazar Casey McQuiston, 2019 yılında yayınlanan kitabının son sözünde, hikâyenin gerçeğe yakın ama gerçek olmayan bir evrende geçtiğini ve bu hikayeyle insanlara anlık da olsa neşe ve biraz olsun umut vermek istediğini söylüyor. Film de aynı yolu izlemiş, Red, White & Royal Blue karşımıza çok az çıkan cinsten bir kuir romantik komedi filmi. Genç bir adamın, beyaz atlı prensiyle tanıştığı bir peri masalı hatta… İşte bu yüzden de keyif almak için fazla ciddiye almadan ve çok da sorgulamadan izlemeniz gerek.

Teksas’ta seçimi demokratlar kazanıyor arkadaşlar, bizim dünyamızda böyle bir şeyin olması bence İngiltere kraliyet ailesinden bir kişinin açık şekilde gay olmasından daha imkânsız bir olay.

Red, White & Royal Blue

Filmde Amerikan Başkanının oğlu “First Son” Alex rolünde Taylor Zakhar Perez ve Prens Henry rolünde Nicholas Galitzine yer alıyor. Ve bence başrol çiftimiz, filmin en güçlü tarafı. Bir defa kitaptaki karakterlerle karşılaştırınca, oyuncu seçimleri gerçekten çok iyi yapılmış. Benim kitabı okurken gözümde canlandırdığıma çok yakın fiziksel özellikleri var iki oyuncunun da.

Ve daha da önemlisi, iki oyuncunun kimyası çok iyi. Hem filmde çok iyi hem de film dışındaki izlediğim tüm röportajlarında da çok iyi. Birbirine çok uygun bir çift seçilmiş. İkisinin oyunculuğunu beğendiğim gibi, bence romantik sahnelerde de, filme 16 yaş sınırı getirilmesine sebep olan seks sahnelerinde de oldukça inandırıcıydılar.

Filme, kitaptaki hemen hemen bütün önemli olayları sığdırmaya çalışmışlar. Bunu yaparken de, süre kısıtı nedeniyle büyük oranda yalnızca ana çiftimize odaklanılmış, diğer karakterler biraz üstünkörü geçilmiş ve bazı olayları da birleştirmişler. Şimdi bu aslında bir taraftan iyi, çünkü önemli olan ana çiftimiz zaten. Onlara daha fazla zaman ayırmak için diğer karakterleri çıkarmak doğru karar. Ama sevdiğim bazı karakterleri filmde yeterince görememek beni biraz üzmedi değil. Hatta bazı karakterler tümden yok.

Aslına bakarsanız, keşke bu kitabı film olarak değil de, bir mini dizi olarak uyarlasalardı. 5-6 bölümlük bir mini dizi olsaydı bence çok daha iyi bir uyarlama olurdu.

Bu noktada şunu da söyleyeyim, filmin ilk yarısını, ikinci yarısından ve finalinden çok daha fazla sevdim. Bu kısımda Alex ve Henry’nin ilişkilerinin nasıl başladığı gayet iyi aktarılmış. Özellikle mesajlaşma kısımları ve bu kısımlarda kullanılan görsellik bayağı iyiydi. Ama bir noktadan sonra olaylar art arda gerçekleşmeye başlıyor, bazı detaylar üzerinde gereksiz uzun durulurken, bazı detaylar tamamen atlanıyor.

Mesela Alex’in seçim çalışmasına gereksiz uzun yer verilmiş bana sorarsanız, bunun yerine karakterlerimizin birbirlerini tanıdığı, aileleriyle ilgili problemlerini birbirlerine anlattıkları kısımlara daha fazla yer verilmesini isterdim ben şahsen. (Türkler olarak bizim hayatımız politika olmuş zaten, bir romantik komedide görmek istediğim en son şey biraz daha politika…)

Filmin en büyük eksikliği ise, bence, Alex ve Henry’nin birbirlerine yazdıkları e-postalara yeterince yer verilmemesi. Kitabı okumayan birisi bence bu e-postalardan yeterince bahsedilmediği için, Alex ve Henry’nin birbirlerine karşı duygularının derinliğini anlaması çok zor. Aslında Henry sanat ve tarih düşkünü bir karakter. Ve ikisi yazdıkları e-postaların sonunda birbirlerine hep önemli isimlerin, işte yazarların ya da sanatçıların, sevgililerine yazdıkları mektuplardan alıntılar ekliyorlar. Ben bu kısmı çok romantik bulmuştum. Ki zaten “tarih yazma” mevzusu da bu e-postalarda geçiyor ve aslında halkın desteğini de bu e-postalar sayesinde kazanıyorlar biraz da.

Karakterlerimizi daha iyi tanıyabilmek, korkularını ve hayallerini öğrenebilmek açısından işte bu e-postalara daha fazla yer verilmesini isterdim. Benim için filmin en büyük eksisi bu oldu. Alex ve Henry’e, ve ilişkilerine yeterince derinlik kazandıramamışlar.

Uma Thurman ve Taylor Zakhar Perez

Yan rollerde Uma Thurman Amerikan’ın ilk kadın başkanını, emektar oyuncu Stephen Fry da İngiltere Kralını canlandırıyor. İkisini de görmek güzeldi bence. Ben oyuncu seçimlerinde bir tek Alex’in babasına acayip takıldım. Çok silik bir figür seçmişler ki bence kitapta anlatılanla alakası yok, bu role kim yakışırdır biliyor musunuz? Jimmy Smits acayip yakışırdı.

Prime Video’nun yaptığı açıklamaya göre film şu anda tüm dünyada – Türkiye hariç – Prime Video’nun en çok izlenen filmi. Rotten Tomatoes oranına göre de “Certified Fresh” ilan edildi film, yine süper bir başarı. Film aynı anda hem izleyicilerin, hem eleştirmenlerin beğenisini kazanmışa benziyor ki bu izlenme oranlarında yansımış. Filmin yönetmeni Matthew Lopez de 2. filme sıcak baktığını açıkladı. Tüm bu başarı göz önüne alınınca, ben Red, White & Royal Blue devam filminin mutlaka gerçekleşeceğini düşünüyorum açıkçası.

Red, White & Royal Blue: Son Söz

Benim Red, White & Royal Blue için puanım, karakter derinliğini pek iyi yansıtamadığını düşündüğüm için, 10 üzerinden 6. Red, White & Royal Blue sürükleyici, sıkıcı olmayan bir film, arada çok komik sahneler de var. Romantik komedileri, BL içerikleri seviyorsanız, 2 saatlik kafa dağıtacak bir film arıyorsanız, Good Omens ve Heartstopper’ın 2. sezonları ardından boşluğa düşmüş hissediyorsanız bu film tam size göre. Kitabı okumadıysanız bile filmden keyif alacağınızı düşünüyorum.