Bu Nasıl Final?
Supernatural’da çok görkemli sahneler izledik. Özellikle 5’inci sezonda Winchester biraderlerin Michael, Lucifer kapışmasında taraf oluşları, aynı sezonda 4 büyük Baş Meleğin görünmesi hala unutulacak gibi değil. Ancak hikayenin en tepe noktasına ulaştığı ve yıllardır yüzünü göstermeyen Tanrı’nın nihayet ortaya çıkışı sonrası senaryo bu şekilde mi işlenmeliydi ya da görkem bu kadar mı düşük tutulmalıydı? Burada sıkıntı var.
İki ışık efektiyle Tanrı vs Darkness finali yapılmamalı. Zaten Tanrı hiçbirimizi tatmin etmedi bu net… Bu kadar pasif, kırılgan, yenilgen, hatta ölebilen bir Tanrı’ya kim saygı duyar? Kaldı ki Dean bile saygı duymadı. Adam gece uyurken şarkı söyleyen Tanrı’ya “Kapa çeneni” diyerek şeklini yaptı.
Tanrı’nın varlık enerjisi azalmaya başladıkça Darkness’ı öldürmediklerine pişman olan ekibimiz nihai, bir saldırı için Roweena’nın maharetli ellerine muhtaç oldular. Tanrı’nın da yönlendirmesiyle Darkness’ı durdurabilecek şeyin bir “Ruh Bombası” olduğu kanaati edindiler. Teoriye göre, hapsedilmiş tüm ruhlardan bir bomba yapıp onların enerjisinden oluşan “Işık” – “Karanlığı” yok edebilirdi. İşte Alpha ve Omega kavramı da buradan geliyor sanırım.
Peki nasıl kullanılacaktı bu bomba? Tabi ki Darkness’ın zaaf beslediği Dean’in içine yerleştirilecekti. Muhtemelen Dean’in Amara’yı öpme girişiminde bulunmasını falan umdular. Sonra da Bum!!!
Fazla basit…
Neyse…
Özetle geldiğimiz noktada:
– Baş melek kalmadı, Metatron ve Lucifer bu bölümde öldüler, ya da öyle sanıyoruz, Raphael, Gabriel daha önce ölmüşlerdi, Michael zindanda ve artık baş melek olmaktan çok uzak, Uriel de zaten baş melek gibi değil.
– “Allah İblis’lere Rahmet Eylesin” gibi bir cümle kuracağımı hiç sanmazdım, onlar da mefta, geriye kalan 1-2 saçma sapan varlık dışında Demon’lar da Knock-out
– Cadılar da Roweena hariç dibi boyladı.
Neyse Dean’i gönderdik Darkness’ın yanına. Sam ile vedalaştılar, Sam yine geyik boynuzu kıvamındaydı. Öyle yarı ağlamaklı falan. Neyse anlaşıldı, Dean Darkness’ın yanına gitti.
Görünen o ki Darkness, yani Amara, Tanrı’nın yarattığı güzellikleri algılamakla meşguldü. Yani bir yandan bunları yaratmak için kendisini kilit altına koyan kardeşine büyük bir öfke duyuyordu, diğer yandan da yarattıklarının güzelliği karşısında hayranlıkla bakıyordu. Dean, Darkness’a geldiğinde Darkness Dean’in içinde bir ruh bombası olduğunu fark etti. Ancak Dean’e olan zaafı nedeniyle bir müdahalede bulunmadı.
Bu noktadan sonra Dean ile Amara arasındaki konuşma aslında biraz da duygu sömürüsüyle geçen bir diyaloga dönüştü. En nihayetinde Dean, iş yapan çenesiyle Amara’ya, Tanrı’nın aslında kendisini hala çok sevdiğini, onu hapsetmek istemediğini ama bunu yapmak zorunda kaldığını anlattı ve ikna etti. Dahası, aslında Amara’nın da bu yaratılanları yok etmek istemediğini ve tek kalmak istemeyeceğini vurguladı. Amara buna hak verdi.
Son olarak Dean, Tanrı’ya mesaj yolladı ve Amara ile Tanrı gerçek manada karşı karşıya gelip kardeş konuşması yaptılar. Bir süre sonra da olay tatlıya bağlandı. Amara, Tanrı’nın ölümünü durdurdu. Tanrı, Amara’dan özür diledi. Bundan sonra onu yalnız bırakmayacağını belirtti. Savaş sona erdi. Tanrı son olarak Dean’in içindeki Ruh Bombasını alarak favori evladını kurtardı…
Sam Dean’in öldüğünü sanıyordu dünya kurtulduğu için, ancak Dean geri dönmeden önce İngiltere’den bir hatun, kendisini Man of Letters’dan olduğunu belirtip bizimkilerin evine daldı, sonra Sam’e tehditler falan… Sam durmadı, üzerine yürüdü derken silah patladı ve bum…!!!